GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
23 Temmuz 2022 Cumartesi

İki yalnız adamının rotası

İnceliklerin bir kenara itildiği, hızın kazandığı, detayın ötelendiği, derinliğin derine itilip boğulduğu bir çağ…

Ve bu çağda açlığın sınırında ayçiçek yağı, ekmek, akaryakıt ve et kuyruklarında rotasını bulmaya çalışan geniş kitlelerin kararsızlığı…

Eğer erkene çekilmez ise seçim gününe 11 ay kaldı. İnsanların gözünde ise genel siyaset var. Kime, neye oy vereceğine, oy verdiklerinin neler yapacağına henüz kafasında oturtamamış çok büyük bir seçmen kitlesi var. Güvensizlik had safhada… Ve şu anki tabloda en büyük parti kararsızlar partisi…

Gerek Cumhur İttifakı gerekse de Millet İttifakı kararsızlığı bir sinerjiye çevirmek adına çeşitli hamleler yapıyorlar. Bu sütunda daha çok olasılıklar üzerine konuşuyoruz. Çünkü iki büyük ittifakın seçim stratejilerini henüz bilmiyoruz.

Çarşı tam anlamıyla karışık…

ERDOĞAN’IN YOL AYRIMI
Türk siyaseti için bir tanım yapmak gerekirse bunun adı siyasetsizlik olurdu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni beka meselesi ile iliştiren AK Parti-MHP kombinasyonu, ittifakın dışında kalan neredeyse herkesin dış güçlerle ilintili olduğunu yada daha da ileriye giderek vatan hainliğine varan söylemler dile getiriyor. Ülkede oluşan sorunları dinlemede kulak tıkayan bir iktidar ve sorunları dile getirmede zorlanan bir muhalefet siyaset üretme noktasında oldukça zorlanıyor.

Millet İttifakı bileşenlerini tek konsantre nokta ise AK Parti hükümetini devirmek… Ancak her biri ayrı programı, politika anlayışı olan partilerin çoğu zaman “birbirinin ayağına basmama” adına siyaset üretmede zorluklar yaşadığı görülüyor. Özellikle CHP ve İYİ Parti…

İki ucu keskin bir bıçak… İncelik yok… Hızla değişen gündemler… Ülke sorunlarını çözecek derinlemesine bir program ufukta yok…

Diğer yandan ekonomik kriz derinleşiyor. Yoksulluk ve işsizlik artıyor. Daha da kötüsü ekonomik göstergelerin ne zaman düzeleceğine dair tek cümle eden de yok.

Tüm bu curcunanın içinde Erdoğan’a gelirsek…

Çoğu kişinin ötelediği bir konu var ve bu varsayımı bir kenara not etmek gerekiyor.

2023 seçimlerinde olası bir iktidar değişikliği durumunda Erdoğan’ın alacağı konumlanış kendisinin ve partisinin geleceğini belirleyici bir hal alacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile çok geniş bir siyasal manevra alanı kazanan ve hatta kimilerine göre düşmana bile verilmeyecek düzeyde yetkileri elinde bulunduran Erdoğan’ın iktidarı bırakmayacağı ve seçimleri erteleyeceği gibi değerlendirmeler yapanlar dahi bulunuyor.

Bunların hiçbirinin olmadığı yani iktidar değişikliğinin olağan biçimde sağlandığı bir durumda Erdoğan’ı ve partisinin geleceğini kurtaracak tek bir hamle var. O da güçlendirilmiş parlamenter sistem…

İktidarı kaybedeceğine kanaat getiren bir Erdoğan, elinde bulundurduğu siyasal gücü Millet İttifakı’na teslim etme noktasında tereddütler yaşayacaktır. Çünkü bu kadar çok yetkiyi elinde bulunduran muhalefet, Erdoğan için korkulu rüya olabilir… Erdoğan’ın seçimi kaybedeceğine ikna olduğu an -ikna edebilecek bir babayiğit var mıdır bilinmez- Millet İttifakı’nın yürüttüğü Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem tartışması başka bir noktaya evrilebilir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in meclisin yürütme konusunda daha işlevli hale geldiği bir sistem olduğu gerçeği ile AK Parti’nin her şeye rağmen yüzde 30’u bulan bir oyunun olduğu gerçeği düşünüldüğünde parlamentoda güçlü kalmak pekala Erdoğan’ın işine gelecektir. Erdoğan’ın siyaset alanında kendi varlığını sürdürebilmesinin yegane yolu da parlamentoda kendi varlığını korumak ve bir dahaki seçimlerde yeniden iktidar olmak için hazırlık yapabilecektir.

Bu yüzden Erdoğan kendi yarattığı sistem ile pekala bir yol ayrımına gelebilir. Ya 20 yıl boyunca çeşitli kazanımlarla elde ettiği ve yarattığı sistemi kendi elleriyle muhalefete verecek yada muhalefet ile ortak bir noktada buluşacak. Ve bu kararı “tek başına” verecek. Gerçekten de zor bir tercih olsa gerek.

MUHALEFET KILIÇDAROĞLU’NDAN MI İBARET?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son 7-8 aylık süreçte geçmiş yıllara oranla daha agresif bir siyaset hattı izliyor. Bürokratlara çağrı yapmaktan bazı kamu kurum ve kuruluşlarının önüne gitmeye kadar çeşitli düzeylerde “orantılı” sokak hamleleri yapan Kılıçdaroğlu, sosyal ağları da oldukça etkili kullanıyor.

Ve son dönemde dikkat çeken bir yön ise Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı taleplere Erdoğan hükümetinin kayıtsız kalmaması…

Kılıçdaroğlu son olarak KYK borcu olan öğrencileri gündeme taşıdı. 42 bin TL’lik öğrenim kredisi borcunun 157 bin TL gibi uçuk bir rakam olarak geri ödenmesine öğrenciler haklı olarak tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu ise konuyu gündeme taşıyarak “faizli KYK borçlarını ödemeyin, 1 yıl sonra iktidar değişecek ve biz size uygulanan faizleri almayacağız” dedi. İktidar ise bu konuda bir çalışma içerisinde olsa da tam anlamıyla bu konuda hazırlık yapmış değildi. Ve 3 hafta içerisinde KYK borçlarına uygulanan faizlerinin silindiğini Erdoğan duyurdu.

Sonrasında ise sosyal medyada Erdoğan’a değil Kılıçdaroğlu’na teşekkür tweetleri yağdığı görüldü.

Kılıçdaroğlu, KYK borçlarının yanı sıra elektrik faturalarında TRT payının ödenmesinin kaldırılması, asgari ücretin enflasyona göre yeniden güncellenmesi, emeklilere bayram ikramiyesi, 3600 Ek Gösterge, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ve daha birçok konularda iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Ve bunu da meclis konuşmaları ve sosyal ağlar üzerinden yapıyor.

Normalde iktidar her bir konuyu muhalefeti beklemeden pekala tek başına çözebilirdi. Fakat bunun hazineye yük getirmesi sebebiyle vaatler hep bir vaat olarak askıda kalmaktaydı. İş dünyasına ve kendine yakın sermaye çevrelerine kredi, vergi borçlarının düşürülmesi ve hibe gibi konularda elini oldukça bonkör tutan Erdoğan iktidarı, kendisine oy veren alt tabakaya karşı eli sıkı davranmaktaydı. Tek başına EYT konusu bile bu eli sıkılığın en önemli örneklerinden biridir. Son dönemde ise asgari ücrete yapılan zam ve farklı kademelerde sorunları bulunan milyonlarca vatandaşı ilgilendiren konularda yapılan iyileştirmelerin Erdoğan’ın geçmişe nazaran seçim ekonomisi yapmaya itildiğini gösteriyor.

Muhalefet ise ekonomi konularında siyaset yürütmede oldukça yetersiz. KYK konusu iktidarın gündemine taşıyarak bir biçimde sonuç alınmasını sağlayan muhalefet, Kılıçdaroğlu’nun twitter hesabından ibaret mi? 6’lı masanın diğer bileşenleri özellikle vatandaşın yaşamını ve cebini ilgilendiren konularda iktidara basınç yapma noktasında çok net tutuk davranıyor. Halbuki bir plan ve program çerçevesinde milyonlarca vatandaşı ilgilendiren konular üzerine çok kapsamlı bir çalışma yürütülse iktidar pekala köşeye sıkıştırılabilir. Kılıçdaroğlu’nun performansına 6’lı masanın da dahil olması durumunda işin rengi değişebilir. Bu haliyle bile gündemi belirleyen Kılıçdaroğlu’nun tweetleri olabiliyor.

Erdoğan’ın iktidarı eskiye oranla daha kırılgan bir yapıya dönmüş durumda. İktidarın ömrünü uzatmak adına birbiri ardına hamleler yapan iktidar, bir yönüyle Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hamlelere göre de bir konumlanma almak durumunda kalıyor.

Kısacası, seçimler yaklaştıkça siyasetin iki yalnız adamı kendi rotasını bulmaya, kendi yolunu açmaya çalışıyor. Bu gemilerden biri güvenli biçimde limana yaklaşacak, biri de su alıp batacak. Hangi geminin su alacağını ve hangi geminin güvenli biçimde limana yanaşacağını ise kararsız seçmenler partisi verecek.

Bu geminin tek kaptanı var. O da halk…