Yıl 1984, Bornova Anadolu Lisesi’nde henüz orta üçüncü sınıf öğrencisiyiz.
Okuldan sonra Göztepe servisiyle eve doğru yol alırken...
Ailesiyle İzmir’e taşınarak okula yeni kayıt olan Ali adlı arkadaşımıza soruyoruz...
-Nerede oturuyorsunuz Ali?
-Vali Konağı’nda...
-Evet Vali Konağı’nda ne tarafta?
-Vali Konağı’nda...
-Tamam Vali Konağı’nda ama nerede oturuyorsunuz?
-Biz Vali Konağı’nda oturuyoruz!
Yıllar sonra bile arkadaşlar arasında hala kahkahalarla anımsadığımız bu sohbetteki dönem arkadaşımız Ali...
O sırada yeni Vali olarak İzmir’e atanan Vecdi Gönül’ün oğlu Ali Saffet Gönül idi.
Bugün çok değerli bir psikiyatri profesörü olan Ali meğer sakin sakin ve son derece terbiyeli bir üslupla “Vali Konağı’nda oturuyoruz” derken...
Mithatpaşa caddesinde aynı zamanda bir semt adı da olan Vali Konağı bölgesini değil;
İzmir Valilerine konut olarak tahsis edilen görkemli Vali Konağı’nda oturduğunu anlatmaya çalışıyormuş.
***
Biz İzmirliler o Vali Konağı’nı hep çok sevdik ve çok saygı duyduk.
130 yaşındaki zarif gövdesiyle İzmirliler’i selamladığı için çok sevdik.
Kent kültürü açısından büyük manevi değer taşıdığı...
Başta Atatürk olmak üzere devlet büyüklerine ev sahipliği yaptığı için saygı duyduk.
Tam da bu nedenle Vali Konağı’nın son halini anlatan...
“İzmir’de Talan Var” başlıklı yazımız büyük infial yarattı.
İzmirliler Vali Konağı’nın harabeye dönüp, tepeden tırnağa soyulduğunu gösteren çarpıcı fotoğraflar karşısında şok oldu.
Ege’de Sonsöz Vali Konağı’nın başına gelenler karşısında mesaj yağmuruna tutuldu.
Yazı sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı; Türkiye’nin dikkatini çekti, haber konusu oldu.
Okurlarımız “Gözlerimize inanamıyoruz” diye isyan etti.
Çocukluğu Vali Konağı’nda geçmiş Hilmi Eğilmez de kaleme sarılmış; babası eski İzmir Valisi Turgut Eğilmez’in görev yaptığı dönemde konağı tarihi eser olarak tescil ettirdiğini anlatarak...
“Bana göre bina ranta kurban ediliyor. Yerine 7 - 8 katlı bir bina yapmayı amaçlayanlar var ama binayı alenen yıkamıyorlar içten içten tahrip olup sanki kundaklanmasını bekliyorlar” diye yazıyordu.
“İnşallah sağır kulaklar duyar, kör gözler görür” diyen de vardı...
“İmdat yok mu duyarlı bir yetkili Allah rızası için” diye çığlık atan da.
Yüz binleri tetikleyen bu olayda apaçık görüldü ki;
İzmirliler Vali Konağı’na sahip çıkılmasını istiyor.
Hem de hemen.
***
Yazılan öfke dolu yüzlerce yorumda başka bir acı tablo daha ortaya çıktı.
Çok üzücü şekilde semt sakinleri aylarca ne kadar uğraştılar, nereye başvurdularsa da...
Vali Konağı açıkça talan edilirken kime telefon ettilerse, nereye şikayette bulundularsa bir karşılık alamamışlardı.
2017 yılında İzmir Valisi Erol Ayyıldız görevde iken onarım ihtiyacı duyulduğu için boşaltıldıktan sonra...
Kamuoyunun nedenini anlayamadığı şekilde Katip Çelebi Üniversitesi’ne tahsis edilen Vali Konağı...
Son beş yılda akıl almaz bir fütursuzlukla kaderiyle başbaşa bırakılmış...
Kapısı, bacası, bahçesi açık ve tamamen korumasız bir halde, adeta yağmaya terk edilmişti.
***
“İzmir’de Talan Var” başlıklı yazıda kentte etkili ve yetkili sıfatı taşıyan herkesi göreve çağırmıştık.
28 İzmir vekilinden sadece CHP milletvekili Murat Bakan verdiği bir soru önergesiyle konuyu TBMM’ye taşıdı, İzmirliler adına hesap sordu.
İYİ Parti milletvekili Aytun Çıray arayarak bilgi aldı ve paylaşımda bulundu.
Murat Fatih Ülkü sözcülüğünde dört İzmirli avukat Vali Konağı’nın korumaya alınması için ilgili mercilere dilekçe verdi.
Ve de İzmir Valisi sayın Selim Köşger Vali Konağı ile ilgili bir proje hazırlandığını, ihaleye çıkılacağı açıklamasını yaptı, ivedilikle.
Yazık ki İzmir’de başka bir lider, belediye başkanı, sivil toplum örgütü ya da meslek odasından ses gelmedi.
Sadece İTO Başkanı Mahmut Özgener Vali Köşger ile görüştü, hassasiyetlerini paylaştı.
İzmir’in ağabeyi diyebileceğimiz isimlerden Adalet eski Bakanı Hasan Denizkurdu konuyu AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’a bizzat aktardı, takip sözü aldı.
Duyarlılık gösterenlere İzmirliler adına teşekkür ediyorum.
***
Ama bir kişi var ki sesi değil, soluğu dahi çıkmadı; bekliyor.
O da Vali Konağı’nın kılına zarar gelse hesap vermek zorunda olan Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse.
Bu yazının yazılış amacı şu soruya yanıt bulmaktır;
Sayın Valimiz Selim Köşger’in elinde bir restorasyon projesi olduğunu ve ihaleye çıkılacağını süratle açıklamasını anlıyoruz elbette.
Ama günün sorusu ihaleye ne zaman çıkılacağı, kimin alacağı, ne zaman biteceği değildir.
Soru, özel bir tahsis ile kendilerine emanet edilmiş İzmir Vali Konağı için...
Her santimini özenle koruması gereken tarihi bir yapı için en azından kapısına bir bekçi görevlendirmeyi bile akıl etmemiş...
Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin İzmir’e hesap verip vermeyeceğidir?
***
Çok merak ediyoruz doğrusu.
Bu işin bir soruşturması, müfettişi, cezası olmayacak mı?
Rektör Beye, “Arkadaş, sana verilen emaneti neye benzettin... Vali Konağı’nın üniversitenize tahsisi iptal edilmiştir, sizden geri alıyoruz denmeyecek midir?”
Yoksa Rektör Bey çok pardon diyecek...
Milli servet olarak harap edilmiş Vali Konağı’nın tadilatı için yeniden servet dökülecek...
Milli servet bu kez de Vali Bey’in açıkladığı projeye bakarsak...
Bahçede barbekü zevki yapılması, yenenlerin hazmedilmesi için yürüyüş yolları yapılması için mi harcanacak?
Hesabı kim verecek?
Tarihi Vali Konağı kim tarafından, hangi amaçla kullanılacak?
İşte bunu çok merak etmekteyiz.
***
Sonuç olarak İzmirliler’in gözü açık uyumuyor, burası önemli.
Ama İzmir’de birilerinin uyuduğu da çok açık, burası çok daha önemli.
Öte yandan aman hepsi bir yana diyip, “Haydi bahar geldi, çiçek açtı” moduna girsek...
Yeni Türkü’nün seslendirdiği Bahar Şarkısı’nı söyleyelim desek;
“Kuşlar çinko damı gagalarken...” diye de mırıldanamayacağız.
Çünkü laf aramızda Vali Konağı’nın çinko damı da atta gitmiş...
İşte burası oldukça önemli.