GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
28 Mart 2022 Pazartesi

İzmir’de talan var

İzmir’e “Uyuyan Prenses” demişlerdi de inanmamıştım.

Haklıymışım aslında; çünkü yaşananlar uykuyla filan bile tarif edilemez.

Bu olsa olsa bir koma haline benzediği için...

İzmir’e“Komadaki Prenses” demek de mümkün.

Aslında belki de bu yazıya...

“Duyduk duymadık demeyin” diye başlamak...

“İzmir’de talan var” diye bağırarak devam etmek daha doğru olurdu.

Evet komadaki İzmir; aç kulağını ve de gözünü...

Gözünün önündeki talanı gör bir zahmet.

***

Gelen telefonda söylenenlere inanmakta güçlük çektim başta...

İzmirli porselen sanatçısı saygın bir okurum idi telefonun ucundaki kişi.

“Vali Konağı talan ediliyor, kimse sesimizi duymuyor. Çok üzülüyoruz, dün gece de konağın elektrik kabloları çalındı. Her gün bir şeyleri söküp götürüyorlar” dedi sinir harbi içinde isyan ederek.

Allah biliyor ya...

Abartıyor olabilir mi diye geçirdim içimden ilk önce.

Yani İzmir’in simge yapılarından tarihi Vali Konağı binasından bahsediyordu sonuçta.

Göztepe’de deniz kenarında yer alan, her gün onbinlerce İzmirlinin önünden geçtiği...

Mithatpaşa caddesi üzerinde o bölgeye adını veren...

130 yıllık görkemli Vali Konağı binası idi söz konusu olan.

Telefondaki sesin “İzmir Vali Konağı talan ediliyor” dediği yer...

1934 yılında Cumhurbaşkanı Atatürk, Başbakan İsmet İnönü, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey’i ağırlayan...

Sonraki yıllarda Vecdi Gönül, Kemal Nehrozoğlu, Cahit Kıraç ve daha birçok İzmir Valisi’ne konut olarak hizmet veren...

Onca özel davete, onca kokteyle ve törene ev sahipliği yapmış...

Körfeze karşı güneşin en güzel battığı, devasa bahçesiyle bir zamanlar içimizi açan o görkemli anıt yapıydı tarif ettiği.

Yaklaşık beş yıldır kullanılmadığını atıl olduğunu biliyordum.

Ama gözlerimle görüp inanamadığım, kahrolduğum o boyutta bir rezilliği elbette tahmin edemezdim.

***

Pazar günü kalktım gittim Göztepe’deki Vali Konağı’na.

Çocukluğumdan bu yana o bölgede oturduğum için...

İzmir’in Valileri konağa giriş çıkış yaparken etrafta yaşanan heyecanı garip bir gururla izlediğimi hatırlıyorum.

Her zaman büyük bir ciddiyet ve disiplin hakim olurdu  konağın çevresinde.

Sahilde yürüyüş yaparken polis güvenlik noktasından bile dikkatle geçerdik.

Çam ağaçları ve dev palmiyelerin olduğu denize bakan geniş bahçesine hayrandım.

Hep büyük bir merakla izlediğim Vali Konağı’na girip görmek muhabirlik yıllarımda hiç nasip olmadığı gibi..

Dün girebileceğimi de düşünmemiştim.

Dışarıdan bakınca bakımsız ama demir parmaklıklarla korunuyor izlenimi veren bu çok kıymetli konağın...

Yol geçen hanı olduğunu tahmin etmiyordum haliyle.

Binanın yan duvarlarından sarkıp koparılmış kablolar, yazı yazılı duvarlar dikkatimi çekti ilk önce.

Eskiden polis koruması bulunan denize doğru açılan yan sokakta bahçe girişinin gri demir kapısındaki zincir kopuktu.

Tedirgin şekilde hafifçe itince ardına kadar açıldı.

Pislik içinde sağa sola atılmış kablo artıkları, su boruları, ahşap pencere parçaları saçılmış harap haldeki dev bahçede buldum kendimi.

O heybetli Vali Konağı binası o kadar yalnız, o kadar hüzünlüydü ki...

Her an bir köşeden tinerci çıkabilir korkusuyla tereddüt ettiysem de gazetecilik refleksim ağır bastı.

Bahçedeki mermer merdivenleri çıkıp kapıdan içeri baktım.

Bir el bombası atılmış olsa nasıl harap olacaksa, o denli perişan haldeydi içerisi.

Değil kapı pencere, artık ne duvar kalmıştı ne de tavan Vali Konağı’nda.

Sanki duvarlarda define aranmış gibi her yer delik deşik, paramparçaydı.

Bütün kapılar, bütün pencereler ardına kadar açık.

Camlar, panjurlar kırık, taşınabilecek ne varsa çalınmış.

Yerler moloz dolu, sağlam bir metrekare alan bile kalmamış.

İçeriye greyder soksanız ancak bu kadar paramparça olurdu bina.

Aklım almadı doğrusu, kendi kendine böyle büyük zarar görmesi mümkün olmadığına göre...

İzmir’in simge tarihi yapılarından Vali Konağı nasıl bu hale gelmişti?

Kablo çalan birkaç serseri hırsız işi gibi gelmedi bana tüm bu korkunç yıkım...

Bir sonraki adımda eski tarihi binaların sıklıkla başına gelen tuhaf yangınlardan biri yaşanır mu diye tırstım doğrusu...

***

Peki ne oldu da Vali Konağı bu hale düştü, kimsesiz kaldı derseniz...

Hatırlarlatalım, dönem “Kandırıldık” yılları idi...

Önce Karataş sahilde Ege Ordu Komutanı’nın lojman olarak kullandığı yapının alakasız bir şekilde...

2010 yılında yeni kurulan Katip Çelebi Üniversitesi Rektörlük protokol binası olacağı açıklandı.

Aslında yerleşkesi Çiğli’de olan üniversite için deniz manzaralı rektörlük protokol binasına ihtiyaç duyulmuştu.

Gerçi rektörün Çiğli kampüsünde ayrı bir makamı daha vardı.

Ama aylarca süren dev bütçeli inşaat sonrasında alaturka tuvaletli bir makam binası yapıldı.

Üzerinden zaman geçti, hükümet yetkililerinin “Kandırıldıkları” anlaşıldı.

Katip Çelebi’de dönemin rektörü sakıncalı bulundu hem makam koltuğu, hem de rektörlük binası boşaltıldı.

Karataş’taki denize nazır rektörlük protokol binası uzun süre boş kaldı.

Nedendir, hangi akla hizmet bilinmez...

2017 yılında İzmir Valiliği’ninKatip Çelebi Üniversitesi’ne götürdüğü öneriyle...

Karataş’taki rektörlük binası ile İzmir Vali Konağı takas edildi.

Karataş’taki yapı Vali konutu olarak tekrar düzenlendi.

Göztepe’deki Vali Konağı da Katip Çelebi Üniversitesi’ne devroldu.

Ardından sahipsizliğin hoyratlığı duyarsızlıkla birleşti, ecdadın mirası yağma edildi.

***

Uzatmaya gerek yok, durum tüm çıplaklığıyla ortada...

İzmir’in güzide miraslarından tarihi Vali Konağı talan edilmiş, perişan halde.

Neresinden baksanız rezillik;

Utanılması gereken bir skandal.

Gerçekten ayıp, yazık, günah ötesi acıklı bir durum.

Neye benzemiş biliyor musunuz o görkemli Vali Konağı?

Adeta bir Hollywood dekoru gibi duruyor önümüzde.

Dışı var, içi yok.

Demokrasimiz gibi, yargı sistemi, merkez bankası, üniversitelerimiz gibi...

Her santimi harap halde, delik deşik olmuş, bitik...

***

Elbette öncelikle biz İzmirliler’e seslenmek isterim.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne...

Gözünü sevdiğim Konak Belediyesi’ne...

Belediye meclislerinde birbirini yiyen meclis üyelerine...

Kemeraltı bölgesini ayağa kaldırmak için çabalayan TARKEM’e...

İzmir’in sayın İTO’su, saygıdeğer EBSO’su, muhterem Ticaret Borsası’na...

Bütün EGİAD’lılara, bütün İZSİAD’lılara, tek tek bütün Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu üyelerine,

İzmir için seçtiğimiz 28 milletvekilinin her birine...

Ve elbette İzmir Valisi sayın Selim Köşger’e seslenmek istiyorum.

Allah aşkına...

Gelin İzmir Vali Konağı’nın kapısından başınızı uzatın...

Gözlerinize inanamayacaksınız, ‘yok artık’ diye gözünüzden iki damla yaş gelecek.

Sayın Valim eminim ki o gece gözünüze uyku girmeyecek.

Gerçekten çok üzüleceksiniz, içiniz acıyacak.

Kendisine emanet edilen güzelim Vali Konağı’nın gravyer peynire dönmesini seyreden...

2018 yılından beri görevde olan Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Saffet Köse’ye ise hiçbir şey demiyorum.

Denecek şeyleri buraya yazmayı uygun görmüyorum.

***

Sevgili İzmirliler,

Kentin göbeğinde gözümüzün önünde talana uğrayan Vali Konağı binası sadece bir örnek.

İtiraz hakkımızı kullanmamız, ses çıkarmamız, kimden gelirse gelsin fark etmeksizin...

Talana dur dememiz lazım.

Hani diyorduk ya, o çokbeğenilen sloganımızla “İzmir’de hayat var” diye...

O köprüden çok sular aktı...

Ne yazık ki artık “İzmir’de talan var...”dememiz gerekiyor.