GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
29 Mart 2022 Salı

Halkın gündemi...

Uzun zamandır İzmir dışındaydım.

Önce memleketim Ardeşen’e gittim.

Annemin yanına... Özlem giderdik.

Yakın akrabalarımla beraber…

Daha sonra Brüksel’e gittim. Oğluma, gelinime ve güzeller güzeli torunlarıma… Ada ve Ela’ya…

Kırk yıl önce çocuklarımı ilkokula götürmüştüm, İzmir’de, Halit bey ilkokuluna.

Kırk yıl sonra torunlarımı ilk okula götürüp getirdim Brüksel’de. Çok güzel bir duygu…

Bu günleri de gördüm şükürler olsun..

Memleketimdeyken, başka İlçelere de gitme imkanı buldum.

Hatta yaylalara çıktım. Dost arkadaşla sohbetler ettim. Şüphesiz beni görün neyi sorar? Tabii siyaseti..

Öyle de oldu.

Tespitlerimi özetle yazmak isterim…

***

Öncelikle geçim şartlarının çok ağır olması hemen herkesi tedirgin ediyor. Herkes şikayetçi.

Muvafığı, muhalifi..

Bu tablo “oy tercihlerine” yeterince yansıyor mu? İlginçtir hayır..

Geçmişte bu gibi durumlar hemen yansıyordu ve sonuçlar da ona göre tecelli ediyordu.

Şimdi birinci tespitim şudur:

Muhalefet yeterli heyecanı yaratamıyor. Yani kitleleri harekete geçiremiyor. “Bakkal, kasap, manav” ziyareti yeterli değil...

Hatta etkisi çok az… Şöyle meydanları binlerle dolduracak bir harekete ihtiyaç var ve bu yok… Yaygın deyimle “salıdan salıya dükkan açarak” bu iş olmuyor…

İkinci tespitim:

Seçim sonrasına yönelik muhalefetin “parlamenter sisteme geçiş” toplantıları da halkın pek gündeminde değil. O toplantılar da ilgi çekmiyor. Onları “seçimi kazanacak kişinin ve partinin” “seçim sonrası işi” olarak düşünüyor…

Üçüncü tespitim:

Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili hiç bir tereddüt yok.

“Açıklandı, açıklanmadı, ikinci defa seçildi üçüncü defa seçilemez” gibi tartışmalar halkın gündemin de yok. Hatta muhalif kesim bu gibi tartışmaları, Erdoğan’a yeniden “mağduriyet” imkanı vereceği düşüncesinde ve bu sebeple zararlı görüyor.

Dördüncü tespitim:

Halk hangi partinin ne oy alacağını da zannedildiği kadar merak etmiyor. Çünkü, halk partilerin mevcut sistemde etkisiz olduğunu biliyor. Hükümet kuramayacağını biliyor. Öyle olunca da partilerin durumu birinci derecede etki alına içinde değil.

Beşinci ve en önemli tespitim:

Cumhur İttifakı’nın adayı ayan beyan belli...

Millet ittifakının adayı kim?

İşte cevaplanması gereken soru bu.

Muhalif ve hatta muvafık kesimin dahi gündeminde olan soru budur.

Çünkü:

Tüm yetkilerin Cumhurbaşkanında toplandığını halk, pek çok kişiden daha iyi biliyor.

Uygulamalarda da bunu görüyor…

Şimdi:

Bu tespitlere ilaveten şunları da söylemek mümkün…

Öncelikle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağı konusu gerekçeler farklı olsa da kesin gözüyle bakılıyor…

İlaveten Kılıçdaroğlu’nun çeşitli beyanlarına dayanılarak, Belediye başkanlarını da aday göstermeyeceği hususunda da adeta tereddüt yok.

Herkes “Ne için seçildiyse o konun üstesinden gelsin” prensibini biliyor.

Çünkü Kılıçdaroğlu:

Sadece seçimi kazanmayı hedeflemiyor.

İlaveten ve bilhassa, ülkenin içinde bulunduğu “enkazdan öte hali pür melal” durumu biliyor ve bunu çözecek, “Devlet müktesebatı” olan bir adayla yola çıkılması gerektiğine kesinlikle inanıyor. Yani “devleti bilen, deneyimi olan, iç ve dış meselelere çözüm bulabilecek olan, tahrip edilmiş ve hatta yok edilmiş kurum ve kuruluşları yeniden ihya ve inşa edebilecek olan” kişi ile yola çıkılması gerektiğine kesinlikle inanıyor…

Çünkü halk, önümüzdeki seçimlerin ve bu seçimler sonucu meydana gelecek tablonun “mevcut sistemle” olacağını biliyor.

Yetkilerin de seçilecek Cumhurbaşkanında olacağını biliyor. Siyasetçiler bilmese bile…

Adımlarını da buna göre atıyor…

Şimdilik bu kadar…