GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
16 Temmuz 2023 Pazar

Günaydın

Oldum olası günü ikiye ayırmadım… Öğlene kadar ‘günaydın’, öğleden sonra ‘tünaydın’ ayrımı yapmadım. Dediğimde “Günaydın” dedim her zaman. Kimilerinin kinayeli ‘tünaydın’ cevabına da, aldırmadan!

Karşıyaka’da emekli tarih öğretmeni rahmetli Bedriye Candoğan’ın sahibi olduğu şirket’le, yurt içi ve yurt dışı çok seyahatlar yaptık…

Hele de… Bir Karadeniz gezisinde sahil yolu boyunca, ‘dereleri doğru sayanlara ödül vereceğini’ söylediğinde… İçimizden dereleri saymaya başlardık da, say say bitmek bilmezdi. Zaten ödül alan da görülmezdi!

Uşak’tan geçerken, şehir merkezine giden caddenin başındaki meydana… neden Fadime’nin Göbeği adının takıldığını sorar, kimse bilemeyince kendisi anlatırdı ;

Zamanın Belediye Başkanı o bulvarı açtırırken, çalışmaların başına gidermiş. Fadime’nin de o meydana hakim bir dairesi varmış. Başkan sık sık Fadime’nin evine gelir, oradan meydanı da kontrol edermiş. Halk bunu bildiğinden meydana “Fadimenin Göbeği” adını takmış!

Bedriye Hanımın daha çok anlatımları vardı…

Gezinin başındaki ile sonundaki insan manzaralarının kıyaslamasını da yapardı… Başlangıçta mesafeli olurlar, tanışıp arkadaşlık ilerleyince de mesafe kapanırdı. Gezi başında bir ‘Günaydın’ la geçiştirilen diyaloglar, gezi sonunda uzun bir ‘günaydınnn…’ a dönüşürdü!

***

28 Mayıs seçimlerinde de ‘günaydın’ların, uzun ‘günaydınnn…’ lara dönüşmesi bekleniyordu. Ama hevesler kursaklarda kaldı… Bu bir talihsizlikse eğer, yine yenilemedi. Yenmesi gerekenler de ‘inceleşti’. Doyurucu bir açıklamada da bulunulmadı!

Hıfzı Topuz’un “Ardından Yıllar Geçti” kitabına göre Atatürk : Beni iki kadın çok sevdi : biri ‘yalnız ben olduğum için’, öteki de ‘mevkim için’ diyordu…

Bakıyoruzda, önce kendilerini, sonra da başkalarını seçen o tek seçici “Duayen Milletvekilleri”, vekilliklerini garanti altına almalarına karşın… parti görevinden alınıca,

kimisi değişimden yana, kimisi de sütre gerisinde beklemede… Demekki, Atatürk’ün dediği “ben” ve “mevki” yine geçerli şimdi. Oysa, dostuk bir nehirdir yoluna devam eder… Ama nerede o?

Sürekli yaşanılan bir gerçekliktir ki…

Duayenler kendilerini biraz unutturabilmek için farklı denizlerde yüzmeseler bile… birilerinden yavaş yavaş uzaklaşacak olsalar da, hiç bir zaman gözden kaybolmayacaklardır! Onlar bilir ki, gözden ırak olan gönülden de ırak olur da.

Gelinen bu aşamada, artık kayaların içinden bir yol açmak gerekecek… Beklentideki kadrolar ve havai fişek etkili sözlerle de, bu gerçekleşemeyecek. Israr halinde insanlar kalplerinde, başarısızların dikenleriyle yaşamaya devam edeceklerdir ki, o da onların umurunda mı ki?

***

Şu sıralarda delege seçimleri yapılıyor...

Kimi mahallelerde liste ve tek liste baskıları yapıldığı da söyleniyor… Doğruysa eğer, buna karşı söyleyeceklerimiz şimdilik içimizden gelmiyor da… Ama, kırmızı, mavi, beyaz, turuncu listeler de havalarda uçuşuyor… Kimilerince de bu liste çokluğu, garipseniyor!

Asıl bu çoğulculuğu garipseyenleri, garipsemek gerekiyor. Yollar kapatılırsa insanlar, hangi yol açıksa oradan yürür… İdeolojik olmasa da, 2-3 yılda bir parti içi demokrasiyi, bir kaç saat da olsa bir ucundan yaşıyor… Bu da niye çok ve hor görülüyor?

Oysa, bir sol ya da sosyal demokrat olarak, Avrupa siyasi kültürünü içselleştiremeyip,

Ortadoğu politikacılığından sıyrılamamaktır.

Asıl garip olan da bu !

İyi Pazarlar…