GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
5 Kasım 2021 Cuma

Gökyüzünde süzülen sanal balıklar

Kısa bir süre önce Mark Zuckerberg, Facebook şirketinin ismini Meta Platforms Inc. olarak değiştirdiklerini açıkladı. Facebook dışında Instagram ve Whatsapp gibi çok popüler olan uygulamaları da bünyesinde barındıran firmanın aslında makul görünen bu değişikliği yapma zamanlamasıyla ilgili olarak farklı spekülasyonlar üretilse de biz konumuza doğrudan girebilmek için bu söylentilere kulak asmayacağız. Zuckerberg yaptığı açıklamada şirketin isminin bugün bile yaptıklarını tam olarak karşılamaz iken gelecekte hiç yansıtmayacağını, ileride özellikle metaverse şirketi olarak görülmek istediklerini, çalışmalarını ve şirketin kimliğinin yeniden inşasını da bunun üzerine kurguladıklarını ifade etti.

Hiç kuşkusuz Metaverse bundan sonra adını sıklıkla duyacağımız bir kavram olacak. Geleceğin interneti olarak düşünülen metaverse, en geniş tanımıyla kullanıcıların farklı cihazlar ve dijital ortamlardan erişebilecekleri 3 boyutlu bir sanal platform. Şöyle diyelim; oyun, eğlence, iş, okul, alışveriş veya sosyal paylaşımlar amacıyla kullandığımız ve sadece ekranlarımızdan bakabildiğimiz tüm şeylerin içine dalacağız, içinde bulunacağız. Bunun için mavi ya da kırmızı haplardan birine değil zaten kullanımda olan Sanal gerçeklik (VR), Arttırılmış Gerçeklik (AR) ve Karma Gerçeklik (MR) gözlüklerine ihtiyacımız olacak. Mevcut halleri çok kullanışlı olmayan bu donanımların daha ergonomik olması için çalışmalar devam ediyor. Sonraki aşamada ise gözlüklerin yerini lenslerin alacağı öngörülüyor. Şimdinin profil fotoğrafları ise kendi kendimize tasarlayabileceğimiz avatarlar veya animasyon karakterlere dönüşecek ve dijital dünyadaki varlığımızı hayal gücümüz kadar kurgulayabileceğiz. 



Bu alandaki öncülüğü almaya niyetli görünen Zuckerberg, geçen günlerde metaverse uygulamalarını örneklerle anlatmak için Facebook üzerinden bir canlı yayın gerçekleştirdi. Kendine benzeyen avatarı ile bir hologram olarak farklı ortamlarda gezerken eskrimden sörfe kadar pek çok şeyi deneyimledi. Deneyim (experience) bu yayının ve bu konu hakkında yazılan ve dünyanın farklı medya organlarında yayınlanan birçok yazının anahtar sözcüklerinden biri. Belli ki neyi, nerede, nasıl deneyimleyebileceğimizi anlatan pek çok örnekle karşılaşacağız. Evde kanepenizde oturup dururken 3 boyutlu olarak dünyanın farklı yerlerinden gelmiş pek çok öğrenciyle sanal bir sınıfa girmeniz, bir alışveriş merkezinde istediğiniz ürünleri incelemeniz, istediğiniz manzaraya sahip bir evde oturmanız mümkün görünüyor. Zuckerberg’in sunumunu seyrederken beni dehşete düşüren şey bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünen bu görüntüler değil bugünün algılanış biçimi oldu. Yan yana duran hologramlarımız sayesinde oyun oynarken arkadaşlarımızla sanki bir aradaymışız gibi hissetmek veya iş toplantılarında göz teması kurabilmek tarzındaki vaatler pandemiyle birlikte değişen alışkanlıkların bazıları için kalıcı olacağını düşündürtüyor. Elbette internet kullanıcılarının en büyük grubunu oluşturan çevrimiçi oyunlar dünyası veya evlerden çalışmaya devam eden beyaz yakalılar için heyecan verici olabilecek bu durum bende gerçek deneyimin ne olduğunu hatırlaması için Zuckerberg’in elini tam arkasında duran şömineye sokmak isteği yaratıyor. 

Metaverse hologramlar yoluyla oradan oraya gezmek demek olmayacak elbette. El, yüz ve vücut hareketlerini algılayan cihazlar tasarlamak, dokunma duyusunu “deneyimleyebileceğimiz” ince bir robot deri üretmek ve hatta akıllı cihazların beyin ile bağlantısını da sağlayarak koku, tat gibi duyuların da transferini sağlamak sonraki adımlar olarak ön görülüyor. 

Metaverse’in yaygın olarak kullanıma sokulmasına 10 yıldan fazla bir zaman var diye tahmin ediliyor ancak bu konudaki çalışmalar uzun süredir devam ediyor. Bu alanda yatırım yapan şirketlerin arasında yazılım veya donanım üzerine çalışan küçük Ar&Ge şirketlerinden Roblox, Autodesk, Amazon gibi teknoloji devlerine kadar pek çok sayıda firma var. Microsoft ise özellikle pandemi döneminde popülerleşen Teams programı üzerinden 3 boyutlu toplantılar yapabileceğimiz Mesh platformunu daha birkaç gün önce duyurdu. Bu uygulamada katılımcılar kendileri için oluşturdukları avatarlar veya animasyon karakterler ile toplantıya girebilecekler ve kullanılacak yapay zekâ uygulamaları ile bu karakterleri kendi sesleri ve hareketlerine en yakın şekilde “canlandırabilecekler”. Herkesin zaten bir maske ile dolaştığı iş dünyası için oldukça kabul edilebilir bir durum. O tarihe kadar -ağzımdan yel alsın- emekli olmayı başaramazsam tasarlayacağım avatarım için belirlediğim ilk prototipin bana hiç benzemediğini görerek biraz üzüldüm ama bu bambaşka bir yazının konusu olsun. 

Metaverse sözcüğünün Türkçe karşılığı henüz belirlenmiş değil. Bu terim ilk olarak Neal Stephonson’un 1992 tarihli bilimkurgu türünde yazdığı Kar Çöküşü isimli romanında kullanılmış. Yayınlanan pek çok yazının neredeyse tamamında metaverse kavramının öncü izleri 2018’de vizyona giren Steven Spielberg yapımı Ready Player One filminde aranmış ancak ben sizi bambaşka bir alanda iz sürmeye davet edeceğim. Tıpkı deneyim sözcüğü gibi Gökte Süzülen Balıklar simgesi de hem Zuckerberg sunumunda hem de konuyla ilgili yapılan yayınlarda karşımıza sıklıkla çıkıyor. Zuckerberg Sosyal Ağ filminde izlediğimiz sosyal ilişkileri biraz sorunlu bir tipten daha rafine zevkleri olan bir profile dönüşürken sürrealist resme ilgi duydu mu bilmiyorum ama imgesel bir hafızanın varlığı da inkâr edilemez. 

Balık simgesi farklı zamanlarda ve kültürlerde farklı anlamlarda kullanılagelmiş. Modern zamanlara geldiğimizde suyun hayatın kaynağı olmasından dolayı yeniden doğuşu, daha derinlikli bir farkındalığı, bilgeliği, zenginliği sembolize edebildiği gibi cinselliğe -özellikle de kadın cinselliğine- işaret ettiği de olmuştur. Gerçekliğin doğasının peşinde koşarken bilincin etkisini azaltıp düş gücüne yönelen, gerçeğin insandaki izdüşümünün peşine düşen sürrealistlerden René Magritte de gökyüzünde süzülen balık metaforunu kullanan ressamlardan biri. 


Rene Magritte, Suyun Dışındaki Balık

Gökyüzünde duran bir balık, sudaki yansıması, deniz ve gökyüzü bir perdenin arkasındadır bu tabloda. Sanatçının perde metaforu ile ilgili olarak şu sözleri tam da gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki farkların giderek bulanıklaştığı duruma ayna tutuyor adeta: “Etrafımız perdelerle çevrili. Dünyayı sadece bir suret perdesinin ardında algılarız. Aynı zamanda, bir nesnenin tanınması için örtülmesi gerekir.” 

Sanal balıkların bizi nereye götürdüğünü daha çok tartışacağız belli ki. Hayat kısa, balıklar uçuyor.