GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
19 Ocak 2016 Salı

Dünya boşa dönüyor!

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz, gazeteci ve hikâye yazarı Oktay Akbal’ın yıllar yıllar evvel söylediği gibi önce ekmekler bozuldu. Sonra da ekmeğin bölüşümüne dair ne varsa…

Oktay Akbal’ın 1946 yılında yayımladığı ilk hikâye kitabının da adı olan bu cümle, kitabın ilk paragrafında bakın nasıl başlamış ‘’Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey... Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düşünmeden ölüyor, öldürülüyorlardı. Savaş kelimesi dünyanın her yerinde en çok kullanılan söz olmuştu.’’

1946 yılından bugüne değin yani yetmiş yıl içerisinde, bu paragrafın içeriği pek değişmiş sayılmaz. Öyle değil mi? İnsanlar günümüzde de sebebini bilmedikleri savaşlarda düşünmeden ölüyor ve öldürmüyorlar mı? Savaş kelimesi dünyanın her yerinde, hala en çok kullanılan söz değil mi?

Dünya, güneşin etrafında tam yetmiş kerecik dönmüş. Bu, gezegenimiz için küçük bir sayı olsa bile, insan ömrünün ortalama uzunluğu ile kıyaslandığında, en az üç nesli içinde barındırıyor. Yetmiş yıl önce doğan bebeklerin bir kısmı, çoktan göçüp gitmiş. Onların torunları ve torunlarının çocuklarının büyük bir kısmı, muhtemelen hala hayattadır.

Ancak ne gam! Dünya yetmiş kere güneşin etrafında dönmesine rağmen, dünyanın içinde yaşayanlar, insanlık ve uygarlık adına doğru dürüst bir adım dahi atamadılar. Bilimsel gelişmeler, tıptaki ilerlemeler, teknolojik atılımlar vs., insanlık bir bütün olarak, savaşmadan, barış içerisinde yaşamayı ve kardeşçe paylaşmayı öğrenmedikçe, bunların hiç ama hiçbir önemi yok. Yani dünya boşuna dönen bir gezegen!

Hani, hayırsız bir evladın, yıllar sonra vali olup, küçüklüğünden beri ‘senden adam olmaz diye’ söylenen babasını ayağına getirtmesi ve ‘gördün mü bak, hani benden adam olmazdı’ deyince, babasının ‘ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim, bak babanı bu yaşta ayağına getirtiyorsun’ demesindeki gibi...  Benzetme yapmak gerekirse,  bilişim çağı diye şişinip böbürlendiğimiz bu çağda, Şeytan da Tanrı’ya, ‘ben âdemoğlu bilimde, teknolojide, tıpta ilerleyemez demedim ki! Âdemoğlu, insan olamaz dedim’ diye ironi yapıyor olmalı diye düşünüyorum.

Sahi, çocuklarımızdan umudum kalmadı ama en azından torunlarımız, savaş sözcüğünün hiç kullanılmadığı bir yetmiş yıla tanıklık ederler mi?