GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
9 Mayıs 2016 Pazartesi

Dogmatizm filizlenmesin, bağnazlık serpilmesin

“Olağanüstü ihtiyacımız olan bir dönemde, düşünce kalitemizin artmasına dönük, olağanüstü bir konuyu, olağanüstü açıklık, netlik ve yetkinlikle dile getiren yazınız için sizi can'ü gönülden kutlar, konuyu tartışmaya devam etme vaadiniz için ayrıca teşekkür ederim…”

Yahudi esnaf Yusuf Amca’ya yapılan haksızlığa tepki gösterdiğim yazıya Amerika’dan bile karşılık gelmişti. Facebook’ta 2 bine yakın paylaşım yapıldı bu yazı için… İnsan neden yazar ki? Elbette okutmak için…  Ancak son yazımızın facebook paylaşımı 100’ü bile bulmadıysa da hoşgörü duyarlılığı yazılarımız gerçekten çok okunuyor, çok destek buluyor. Yusuf Amca yazısı sonrasında – çok önemsediğim insanlardan telefon ya da mesaj aldık ki, açıkçası “iyi bir iş yapmışız yahu” dedik. Yazının girişine aldığımız Mimar büyüğümüz Güngör Kaftancı’dan gelen mesajlar gibi 50’den fazla mesaj var elimizde. Adnan Akyarlı büyüğümüz yüreklendirenler var… Kaba saba eleştirenler de… Eleştiriye evet, küfre hayır tabii ki…

Bir daha yineleyelim öyleyse bu zamanda en pahalı ürün, “işe yaramış olma duygusu…”

Öyleyse “Bilgi çağında bağnazlıkla mücadele” konusunu tartışmaya devam edelim…

Ne demişti Tanol Türkoğlu kardeşimiz: “Batılı toplumlar enformasyon/bilgi arasındaki bu ikilemi “eleştirel düşünce” olgusunu güçlendirerek aşmaya çalışmaktadır. Eleştirel düşünce refleksiyle yetişmiş beyinler karşısına gelecek her şeyi sorgular.”

Bu sorgulama olumsuz anlamda eleştirmekten ziyade olumlu anlamda idrak etmeye çalışma çabasıdır. Bu model doğal olarak her şeyin bir alternatifinin olabileceği bakış açısını bünyesinde barındırdığından dogmatik düşünme modeline saplanmayı engelleyici niteliktedir. Dogmatik düşünce penceresinden dünyaya bakan bir kişi için bağnaz demek pek de yanlış olmayacaktır. Bağnazlık denildiğinde aklımıza öncelikle inanç sistemleri gelse de bu aslında yaşamın her alanında kendini gösterebilen bir olgudur.

Bilgi çağı bize çeşitli sorunlarıyla birlikte hediye edilmiştir. Sosyal medyayı incelediğimizde gündelik olaylarla ilgili çeşitli dezenformasyon örnekleri ile karşılaşırız.

Dezenformasyon tuzağına düşmemek için “eleştirel düşünce” gücümüzü sürekli canlı tutmak ve güçlendirmek zorundayız. Öte yandan ifade özgürlüğü olgusu da bilgi çağında bireyin ve toplumun karşılaştığı sorunlardan birisidir. Herkesin kendisini ifade edebilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda bunu yaparken bir başkasına saygısızlık etmemeli, ona bir tehdit oluşturmamalıdır. Sadece eylem boyutunda değil, söylem boyutunda da.

Birey içinde yaşadığı toplumda, bu çerçevede kendisini ifade ederken başına bir şey geleceği korkusuyla yaşıyorsa o toplumda ifade özgürlüğünden bahsedilemez. İfade özgürlüğü düşüncelerini açıkça dile getirebilme, bunları savunmak için yasal sınırlar içinde eylem yapabilme, örgütlenebilme vb eylemleri ile sınırlı değildir.

Dijital Gettolaşma!

Altı çizilmesi gereken bir başka husus ise bireyin dijital etkileşim ortamlarında kendisi ile aynı tonda ses çıkaranlarla bir arada olmaya meyletmesidir. Bu bir yandan bireyin kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar, diğer yandan da farklı görüşte olanlarla medeni ölçülerde fikir tartışmasına girme gücü göstermesini gereksiz kılar. Buna dijital gettolaşma denir.

Dijital gettolarda yaşayanlar (savundukları fikirler ne kadar doğru veya yanlış da olsa) giderek dogmatizmin, bağnazlığın tuzağına düşmektedirler – çünkü gettoda ikinci bir ses tonu yoktur!

Unutmamalı ki sahip olduğu parasını paylaşınca bireyin cebindeki zenginliği azalır. Ancak bilgisini paylaşınca bireyin beynindeki bilgi zenginliği azalmaz!

Şimdi kendimize soralım bakalım: Bağnazca yaklaştığım bir konu var mı? Dogmatik düşünce içinde olduğum bir konu var mı? Çalışma, hareket ve evrim kanunları, samimiyet burada devreye girmektedir.

“İyi bir insan” Sürekli bir devinim halinde olmadığı sürece veri üretemeyeceğini, bu ürettiği veriyi yakalayıp kayıt altına almadan enformasyona geçiremeyeceği, bu enformasyonu işleyip bilgi üretmeden de gelişim gösteremeyeceğini unutmamalıdır. Gelişmenin olmadığı yerde dogmatizm filizlenmeye başlar; bağnazlık serpilir.

Öyleyse dogmatizm filizlenmesin, bağnazlık serpilmesin… Çocuklarımıza aptal sınav cevaplarını değil, sorgulamayı ve itiraz etmeyi öğretirsek memleket iyiye gider…