GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
25 Temmuz 2022 Pazartesi

Demokrasi paradoksu!

Bu kavram düşünce tarihinde çok sayıda düşünür ve sosyal bilimci tarafından kullanılagelmiştir. Rousseau, demokrasi paradoksu kavramını kabaca şöyle açıklar: Demokratik tercihlerin meşruluğuna inanıyorsam eğer, çoğunluk tarafından seçilen bir politikanın uygulanması gerekir. Ama çoğunluk demokrasi karşıtı politikaları destekleyebilir.

Yani demokratik değerlere bağlılık, öncülleri ve sonuçları bakımından bizi çelişik inançları savunmak zorunda bırakabilir.

Yine siyaset felsefesinde önemli bir düşünür olan Poper da demokrasi paradoksundan söz eder. Ona göre demokrasiden sadece hükümetlerin, yönetilenlerin çoğunluğu tarafından seçilmelerini anlamamak gerekir. Demokrasi böyle anlaşılırsa o zaman ortaya demokrasi paradoksu çıkar.

Çünkü çoğunluk özgür kurumlara inanmayan ve işbaşına gelince de bu tür kurumları yıkan otoriter eğilimli bir partiyi iktidara taşıyabilir. Kendini çoğunluk oyuyla hükümet alternatifine bağlamış bir kimse böyle bir durumda çözümsüz bir paradoksa düşer.

Demokrasi, demokratik olmayan görüşler dahil ifade ve örgütlenme özgürlüğünü norm olarak kabul eder. Demokratik olmayan görüşler pekâlâ demokratik yollardan iktidara gelir ve demokratik kurumları ortadan kaldırabilir.

Demokrasinin zafiyeti çoğunluğun her zaman demokrasiden yana olanı seçme garantisinin olmamasıdır. Nitekim tarih seçimle iktidara gelen çok sayıda diktatöre tanık olmuştur. Duverger’in konuyla ilgili kitabının adı da bu paradoksa güzel bir örnektir. “Seçimle Gelen Krallar”.

Görüldüğü gibi bu sorun hem güncel ama hem de tarihsel sürekliliği olan bir sorun. Demokrasinin ciddi sıkıntılar yaşadığı çağımızda da demokrasi paradoksu kendini göstermekte ve çok sayıda ülkede demokratik olmayan parti veya diktatörler işbaşına gelebilmektedir.

Bizde demokrasi paradoksunu en anlaşılır bir şekilde zamanın Başbakanı Menderes ifade etmiştir. Mecliste ezici bir çoğunluk elde edince, vekillere hitaben yaptığı konuşmada “Siz isterseniz, hilafeti bile geri getirebilirsiniz” demiştir.

Menderes’in yetmiş yıl önce söz ettiği kehanet Erdoğanlı yıllarda gerçekleşme aşamasına gelmiş bulunuyor.

Ülkemiz açısından düşünüldüğünde de demokrasi normlarına dayanarak iktidar olan parti veya gücün, iktidar dönemi içinde demokrasinin gerekli kıldığı kurumları ortadan kaldırma girişimleri demokrasi paradoksuna örneklerdir. Basın, üniversiteler, merkez bankası ve hukuk kurumlarının kısmi özerkliğinin ortadan kaldırılması, gücün tek elde yoğunlaşması anlamına gelmektedir.

Yönetilenlerin çoğunluğunun eğilimlerinin yönetime yansıması ilkesi, demokratik bir norm gibi gözükse de katılımcılık ve çoğulculuğu ihmal eden ve demokrasiden uzaklaşmaya neden olan bu model, her yerde olduğu gibi bizde de demokrasinin paradoksu sayesinde hayat bulmaktadır.