GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
26 Ekim 2010 Salı

Değişimin cinsiyeti... Kadın (2)

1980’’in ayak sesleri duyulduğunda ’“erkek karakterli değişim’” doyma noktasına ulaşmıştı ve azalan verimler kanunu işliyordu.’¶ Ancak toplumun iki kesimi, hem de çok önemli iki kesimi büyük ölçüde değişimin dışında kalmıştı. Afrika’’nın primitif kabileleri bile modernleşirken (değiştirilirken), bizim kadınlarımız ve Kürtlerimiz bundan nasiplendirilmemişti.

Bu nedenle dönemin başbakanı Sayın Bülent Ulusu adına yayımlanan bir genelgede, anayasa maddesinde veya kanunda değil; başbakanlık genelgesinde ’“Kürtçe konuşmak ve başı örtmek’” yasaklanmıştı.

O günlerde bu kararnameyi okuyanlar, dönemin ve günün koşullarının sıradan bir hassasiyeti olarak algıladı.. Gelip geçici buldu.. Vatandaş da, uygulayıcı da, öyle düşündü.. Fakat ne mümkün! Bugünlere gelindiğinde 1982 Anayasası’’nın değişmeyen çok az maddesi ve kanunu kaldı; fakat bu kararnamenin yarattığı bazılarına göre kaos veya yasağın tetiklediği ’“değişim’” süreci bitmedi ve hız da kesmedi.

Geçen süreye bakıyorum: 1977’’de seçim meydanlarını dolduran kalabalığın % kaçı kadındı, bunu hatırlayan varsa düşünsün. Aradan geçen süre içinde nasıl oldu da, neler oldu da meydanlarda, özellikle Anadolu’’da meydanlarda hiç görünmeyen kadınlar, 1993’’ten sonra erkekleri azınlıkta bırakmaya başladı.

Kadının bin yılları aşan sessizliğini bozan neydi? Kadını toplumsal sorunlara duyarlı kılan neydi? Bilmediğimiz bir buluş muydu, okumadığımız yeni bir fetva mıydı? Değişim bu kadar güçlü ve yaygın olduğuna göre ’“kadını kadın yapan neden’”, yoksa çok mu yakınımızdaydı da biz mi farkında değildik?

Bakıldı’… Manzara şuydu: Kadını ve sahibi(!) erkeği ikna eden yeni bir buluş yapılmamıştı, bunda kuşku yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse bir fetva yayımlanmasına yayımlanmıştı ama makamı şaşırtıcıydı. Başbakanlık yeni fetva mercii olmuş başıörtmek üniversitelerde yasaklanmıştı. Fakat bu fetvayı kaç kişinin okuduğu ve okuyanların ne anladığı ise net değildi. Çünkü bu fetva, şimdiye kadar yayımlanan fetvaların hiç birine benzemiyordu. Çünkü yazı, bazılarına göre fetva, bazılarına göre ise uluslar arası antlaşmalardan daha güçlü bir genelgeydi!

Başbakanlık hiç yoktan ve üslubuna alışmadığımız bir tarzda ’“Başı örtmek caiz değildir!’” demişti; nasıl olmuşsa olmuş Müslüman Cemaat bunu ’“Ey Kadın, başını ört!’” komutu gibi algılamıştı. Örtersin, örtemezsin.. dendi, bir kısmı fetvanın zahiri ile amel etti, bir kısmı da batını ile.. Ne olduysa ondan sonra oldu, sevgili okuyucu’… Töre, terbiye, düzen ondan sonra bozuldu..