GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Ekim 2010 Çarşamba

Sorunları sahiplenme becerisi

Partiler, erkene alınma olasılığı yüksek 2011 seçimlerine hazırlanıyor. Bu ortamda konuşulanlara bakılırsa ne kadar sorun varsa liderler bunları çözmeye hazır. Hem de ’“Hemen’”den de daha kısa bir sürede!
Bir yaşıma daha girdim, dersem inanır mısınız?
 
İnanmanızı öğütlerim, çünkü nice bir yıllar tükettik ömür sermayemizden, bu sorunlar çözülür diye ama hiçbiri çözülmedi. Bu dar vakitte mi çözülecek?
 
Referandum sonuçlarından çıkarılan derse bak! Ve aldıkları hizaya’…
 
İnanamıyorum.
 
Hem ’“Çözelim!’” hatta ’“Hemen çözelim!’” deniyor, hem de küçük bir sorun bir türlü aşılamıyor:
 
Uzlaşılamıyor!
 
***
 
Türkiye’’ye özgü koşullar, ona uygun gündemler yaratır.
 
Sorunsuz birey ve devlet yok. Amenna!
 
Lakin, iş çözüme gelince çok daha farklı bireylere ve devlete dönüşüyoruz. Sanki benzerimiz yok gibi bu dünyada.
 
Şikayet etmiyoruz dersek yalan olur. Ama insanlarımızın şu sorunlarla sarmaş dolaş oluşu yok mu, yabancı bir gözlemci için hayret ve heyecan verici bir araştırma konusudur.
 
İşsizler gün boyu kahvelerde, cafelerde’…eş dost sohbetlerinde ağırlanır. İkramda kusur edilmez ama nasıl iş bulunacağı sorusuna gelince kimsenin elinden de bir şey gelmez.
 
Medyaya bakılırsa ülke bölünmüş ve kan gövdeyi götürmektedir. Ama çarşıda pazarda Türk-Kürt birbiriyle dalgasını geçmekte, makara yapmaktadır.  
 
Anayasa, YÖK, Yüksek Yargı, YAŞ, seçim barajları’… münavebeli konulardır’… Önceleri ölümüne muhalefet edenler, bir bakarsın bugünlerde ölümüne savunma savaşımındadırlar. Sorunlar bu ciddiyette sahiplenilir, bizde.
 
Kürtçülük ve başörtüsü sorunu 1980’’de gündeme geldiğinde portakal ağacında C vitamini olanlar anne rahmine, oradan hayata, okula, askere, maişet kavgasına, yeni C vitamini tüketim birlikteliklerine’…yol aldılar, derken aradan geçen süre tamı tamına 30 yıl.
 
Şu işe bak! Çin 1980’’de ekonomisini değiştirmeye karar verdi ve uygulamaya başladı’… 30 yıl içinde hem kendini hem de dünya ekonomisini değiştirdi.
 
AB, 12 ülkeden 27 ülkeye çıktı’…
 
Koca SSCB, kendini tasfiye etti’…
 
GS, UEFA şampiyonu oldu, Süper Kupa aldı’…
 
Biz ise hala başladığımız noktadayız!
 
Bu arada ömrü vefa etmeyip erken yaşta terk-i dünya eyleyenler iki sualle Rablerine mülaki oldular:
 
-Başörtüsü konusunda ne düşünüyorsun?!
 
-Türkiye bölünür mü?!
 
***
 
Bu kadar çok sorun arasında bazı sorunlar çokça gündeme geliyorsa bu konular özellikle seçilmiştir. Üzerinde çok konuşalım diye; yoksa çözelim diye değil.
 
Bir sorun çıktığında her parti kendi evveliyatına uygun bir tavır alır, demagoglar arzı endam eder, salalar manşetlerden duyurulur. Köşe yazarları, ana haber ve tartışma programı ustaları vatandaşı konuya ısındırmaya çalışır’…
 
Vatandaş ne olduğunu anlamadan devreye yüksek bilgeler ve yargıçlar girer, olmazı olmazlaştıran söylevleriyle sorunu zihinlere kazımaya çalışırlar’…
 
Yurdum insanı memlekette son sözün kimde olduğunu bilir’…
 
Çözümler Paşa hazretlerinin buyruğuna kilitlenmiştir’…
 
Çok geçmez komut duyulur’…
 
Derin vatandaş, ferasetine güvenmektedir. Ama lisan-ı hali hanesini aşmamaktaır: 
 
’“Gözün aydın hanım, bir sorunumuz daha oldu. Sofrada yer açalım! Bunun çözüleceği yok, bari birlikte yaşamayı becerelim’” der, kendi derdine yanar.
 
***
 
Evvelen, bir sorun durup dururken ortaya çıkmaz.
 
Saniyen, her sorun ülke gündemine taşınmaz.
 
Salisen, bunu partiler grup kararı düzeyinde sahiplenmez.
 
Ahiren, iç güvenlik strateji belgesine ise hiç giremez.
 
Eğer sorun bu aşamalardan geçmiş ve hala çözülememişse, o zaman bu sorun milletimizin bekası ile ilgili olmalı! Bekanın istikameti değişmedikçe, partiler ekrandan yürüttükleri kavgalarla hiçbir sorunu çözemezler.
 
Ancak şu olabilir:
 
Türkiye’’nin sorunsal düzleminde sörf yapabilirler’…