GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Şubat 2012 Salı

CHP’de yeni olan ne?

AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte kurulan iktidar-muhalefet dengesi şöyle oluşmuştu: Batı kıyılarında yaşayan beyaz Türklerin partisi CHP, Kürtlerin partisi BDP, Türkiye’nin partisi AKP.
Ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ın Erdoğan’a Başbakanlığın yolunu açmasının ardından oluşan bu dengeden herkes memnun, siyasal yaşam sürüp gidiyordu.
Ta ki, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal gizli ilişkisi nedeniyle centilmenliğe aykırı bir yöntemle yerinden edilene kadar.
 
Çünkü, o ilişkinin açığa çıkarılışından sonra Deniz Baykal’ın istifasıyla boşalan Genel Başkanlığa gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’de başlattığı değişim dengeleri bozdu.
Batı kıyılarına sıkışan CHP yeniden Türkiye’nin partisi olmak için yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıktı.
 
CHP’yi halkla buluşturacak, toplumun bütün kesimleriyle barıştıracak sosyal demokrat politikalar hayata geçmeye başladı.
CHP’de başlayan değişimden rahatsız olan çevrelerin kullandığı dil ve üslup gösteriyor ki, CHP’ye karşı adı konmamış bir cephe oluşmuş durumda.
CHP’yi kıyıların partisi olarak görmekten memnuniyet duyan çevreler, ülkeye barışı, özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını getirmeyi hedefleyen sosyal demokrat politikaların
CHP’de tutunma ihtimalinden rahatsız.
CHP’yi babasının çiftliği zanneden zihniyet, yeni yönetimin Parti’yi halkla buluşturma çabalarından rahatsız.
 
Bu çabalar başarıya ulaşır mı şimdiden kestirmek kolay değil ama, hiç değilse yeni yönetim bunu deniyor. Ve sırf bu nedenle desteği hak ediyor.
AKP’nin yürüttüğü İslamlaştırma politikalarının önünü almak, ülkenin içine girdiği dağılma sürecini kesmek ve yeni bir toplumsal mutabakat sağlamak, siyasetin öncelikli hedefi olmak gerekir.
 
Bu hedefe ulaşmayı mümkün kılan siyasasal programın nasıl oluşacağı, sorunun niteliği ve sorunsalı, CHP içinde asıl tartışılması gerekendir.
Eski yönetimin yürüttüğü milliyetçi sağ politikalar ve savunuculuğunu yaptığı resmi ideoloji, muhafazakarların İslamlaştırma politikalarına alternatif olmak bir yana, halkın AKP’ye daha yakın durmasına yol açmıştır.
Önder Sav ve arkadaşlarının solculukla yakından uzaktan alakası olmadığını görmek lazım. Önder Sav, tek parti döneminin alışkanlıklarını benimsemiş bir siyasetçi profili çiziyor. ‘Sosyal demokrat olunacaksa biz oluruz, Kemalist olunacaksa onu da biz oluruz, CHP’nin gerçek sahibi biziz’ diyebilen bir anlayışı temsil ediyor.
 
CHP’de sürmekte olan değişimden söz ederken, “her şey yolunda gidiyor” demek aşırı iyimserlik olur. Ne var ki, AKP’nin tehlikeli gidişine karşı durmak için etkili siyasal örgütlenmenin yapılabileceği yegane örgüttür CHP. Bu nedenle, toplumsal talep doğrultusunda CHP’de değişim başlamıştır.
 
Değişim, genelde yönetilmesi zor bir süreçtir. Eski yönetimin gösterdiği direnç nedeniyle, kemikleşmiş yapıya rağmen süren değişimin çok daha zor koşullarda seyrettiği bir gerçektir.
16. ve 17. Olağanüstü Kurultay sonuçları itibarıyla CHP’de yenilenme hareketinin, halkı devrimci fikirlerle buluşturma arayışlarının önündeki barikatların yıkılmasını hızlandırabilir.
 
CHP’de yeni olan; Parti’nin makus talihini değiştirecek siyasal açılımların önünün açılmış olmasıdır.
Artık görev, sol dünya görüşü ile halkı buluşturmayı vaat eden kadrolarındır.