GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ali SÖZER
YAZARLAR
26 Aralık 2011 Pazartesi

Bürokrasi akademisi

İçinde bulunduğumuz bugünlerde ülkemizin en büyük sorunu Bürokrasi ve Zaman Hırsızlığıdır. Bilgisayar çağında bürokrasi devlet dairlerinde ve kurumlarda daha da büyümüş, adeta devleşmiştir.
 
Bütün bunlardan esinlenerek aklıma parlak bir düşünce geldi. Üniversitelerde toplumun adını bile bilmediği, hatta söylendiğinde telaffuz bile edemediği birçok bölümler açıldı. Toplumu yönlendiren ve geleceğe hazırlayan bu yüksek öğretim kurumları neden ‘’Bürokrasi Akademilerini’’ açmazlar. Konuştuğum üniversite öğretim adamları da bürokrasi karşısında çaresizliklerini dile getirmelerine rağmen.
 
Kendi yurttaşına güvenmeyen kurumlar elbirliğiyle teslim olmuşken, daha önce belediye başkanlığı yapan bir arkadaşınız olarak, belediyelerdeki bürokrasi canavarından ve yurttaşların öksüz saatlerinin çalınmasından söz etmek istedim.
 
Dikkatle incelerseniz belediyelerle, bürokrasi canavarı bir anonim şirket kurmuşlardır. Ama bu ortaklıkta bürokrasi canavarının payı daha büyüktür. Büyük ortak bürokrasi canavarı belediyelerden daha fazla mesai yapmaktadır.
 
Belediyeler ise bu dünyayı kendileri sanmakta ve bu yalana da inanmaktadır. Melez sözcüklerle halkı kandırıp, onları daha girişte, holde, memur odalarında, müdür başkan yardımcıları mekanlarında gezdirip eğlendirmektedir. Yurttaşların bağlı bulundukları kurumlar, odalar ve sivil toplu örgütleri de çaresizdir.
 
Artık site demokrasilerindeki agora meydanları kalmamış, kentin adına alınan kararlar alınamamaktadır. Onların yerine kurumlar, odalar, sivil toplum örgütleri, dernekler kurulmuş, kent adına karar alma ortamı hazır hale gelmiştir. Ama İzmir’de hala belediyeler, kurumlar, odalar, sivil toplum kurumları bir araya gelerek kent adına gelecek Kimlik hedefi oluşturulamamıştır. 
 
1990’larda Büyükşehir Belediyesi dahil beş belediye olarak yönettiğimiz İzmir, şimdi on iki parçaya bölünmüş, her belediye koruma ordularını kurmuş ve belediye saraylarını planlamış veya yapmıştır. İşte bürokrasi canavarının doğum miladı böyle olmuştur. Sosyal demokrat kimlik, kendi yurttaşlarına istihdam sağlayacak projeleri bırakarak, her mahallede halkı eğlendiren konserler yapmayı başarı saymıştır.
 
Öte yandan da yerel yönetimler merkezileşme eğilimine girmiş, içişleri, çevre ve şehircilik bakanlıkları, mülkiye müfettişleri, teknik takiplerin fazla mesaisine sokulmuştur. Rakip partilerin olur olmaz eleştirileri, kendi iç hesaplaşmalar zaten belediye başkanlarının kimyasını bozmuş ve onları hataya zorlamıştır. Onun için bu yanlış öyküler yeniden yazılmalıdır.
 
Belediyeler bürokrasi canavarı ortaklığından vazgeçmelidir. Yoksa çiçek-böcekten başka işlerle uğraşmayan geçmişteki belediye başkanları ‘’Efsane Başkan’’ olarak İzmir halkında takıntı olarak kalacaktır.