Hayatımızın…
İz bırakan (!) her acıklı anısı…
Gün geliyor…
Siz, biz, hepimiz acayip şaşırsak da…
Apansızın…
Aklınızın bile ucundan geçmeyen bir mutluluğa…
Davetiye oluyor…
O sevinç yumağı…
Geçmişin acıları göz pınarlarını ağlamaktan kurutsa da…
Bazen…
Geç gelen mutluluklar bile…
Şükür duaları arasında…
Kalplerdeki sevinci…
Bir ömür boyu “azmin timsali” örneği…
Göğüslerde madalya misali taşınıyor…
Bugün…
Öyle günlerden biri…
Sekiz ay önce…
“Acıklı Hayat”ını nasıl film yapacağını müjdelemişti…
Bir azim timsaliydi…
AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram…
Konuşurken…
Başardıklarını dile getirirken…
Hayatı “film” olurken…
Ve o filmi “dünya seyretmeye” hazırlanırken…
Hem memleketine…
Hem de kendine…
Soyadı gibi “bayram” yaşatmaya kararlıydı…
Neyse…
Biz “o filmi” başa alalım ve…
“Altın çerçeveli” bir “başarı” öyküsünü…
Şu sırada “dünya alkışlarken” bi’daha en baştan hatırlatalım…
Hazır mısınız?
***
70’lı yılların ilk yarısı…
Erzincan’ın…
Refahiye İlçesi’ne bağlı Üçören Köyü…
Türkiye coğrafyasının en güzel köşelerinden biri…
Belki de…
Gök mavi ile yemyeşil toprağın sarmaş dolaş olduğu tek yer…
Herkes harmanda…
Bayram Ailesi topyekun buğday tarlasında…
Emine de…
Kocası Bayram’a yardım ediyor…
Henüz bir yaşındaki dünya tatlısı yavruları Serkan’ı ise…
Uyusun diye ağaç gölgesinde…
Beşiğine yatırıyorlar…
Yüzüne de ince bir tül seriyorlar…
Haşere gelmesin diye…
Tam öğle vakti…
Rüzgar alıp götürdüğü için…
Hafiften yanık kokusunu ne genç çift hissedebiliyor…
Ne de komşuları…
Ne zaman ki…
Tarladaki başakların arasından alevler boy veriyor…
Aman Allah’ım…
N’oluyor demeye kalmadan…
Cehennem alevleri bi’anda her yeri sarıyor…
Serkan’ın beşiği, alevlerin yükseldiği yere çok yakın…
Ateşte kavrulan buğday taneleri gibi…
Eli, yüzü, kolları tutuşan bebeciğin feryadı…
Yeri göğü inletirken…
Talihsiz yavruyu…
Eşeğin sırtında…
Refahiye Devlet Hastanesi’ne yetiştiriyorlar…
Serkan bebeğin yanmadık yeri kalmamıştı…
O yavru…
Tam 40 gün yoğun bakımda tedavi görüyor…
41’inci gün…
Gerçek bir mucize yaşanıyor…
Yaşama tutunuyor minik Serkan…
Ne var ki…
Yüzü ve elleri o korkunç yangının izlerini taşıyacak ve…
Ömür boyu engelli kalacaktı…
***
Kimilerine göre…
“1 Nisan” tarihinde dünyaya gelenler şakacı olurmuş…
Gelgelelim…
1 Nisan 1974 doğumlu Serkan Bayram…
Hiç şaka yapamadı yaşamı boyunca…
Hayatının belki de en büyük acılarını…
Hep ellerini kaybettikten sonra yaşadı…
Karşılaşırsanız, gözlerine dikkatli bakın…
Hep hüzün perileri dans ediyor; göreceksiniz…
***
22 yaşında…
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu…
Hâkim olmak için can atıyordu…
Sınava girdi, kazandı ama…
Mülakatta “vücut bozukluğu” ile ilgili maddeye takıldığı için…
Hayalleri bi’anda yıkılıverdi…
Herkes o kadar çok soru soruyordu ki…
Belki inanmayacaksınız ama…
Çocukluğunda çektirdiği fotoğraflarda bile…
Kimseler görmesin diye…
Elleri hep elleri cebinde…
***
Yaşadığı tüm acılara karşın…
Çok zeki, çok dikkatliydi…
Son Başbakan Binali Yıldırım’ın özel avukatıydı…
Siyaset yapma arzusu delikanlılığından beri…
İçindeki en büyük ateşti…
Teklif geldi; AK Parti’den siyasete soyundu…
2015 seçimlerde Erzincan vekili olarak sandıktan çıkmayı başardı…
2018 ve 2023’te ise o artık İstanbul milletvekiliydi…
Evli, çok mutlu; iki yavrusu var…
***
Her şey sekiz ay önce başladı…
“Ömrümün dönüm noktası…” dediği gün…
Şahane bir teklif duruyordu masasının üstünde…
Hayatı…
Bir sinema filmi olacaktı…
N’itekim…
Üç çocuk babası…
48 yaşındaki AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram…
Türkiye’nin…
Asırlık parlamento sürecinde…
Hayatı film olan…
İlk ve tek milletvekili olarak tarihe geçiverdi…
Çünkü…
Senaryo çok güzeldi; duygu yüklüydü…
***
Madem her şey…
48 yıl önce…
Erzincan Refahiye’deki “buğday tarlası”nda başlamıştı…
Filmin adı da…
“Buğday Tanesi” olacaktı…
Filmin yönetmen koltuğuna…
Doğan Ümit Karaca oturdu…
Senaryoya Volkan Kapkın imza attı…
Milletvekili Serkan Bayram’ı…
Oyuncu Kutsi canlandırdı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o filme gönülden destek verdi…
İşte, o film…
Şimdi uçuşa geçti…
***
Türkiye’nin acıklı “Buğday Tanesi” için…
Dünyada…
Eşine ender rastlanan “başarı zinciri”ni yakaladı dersek…
Yanlış olmaz…
Ha’di gelin…
En janjanlı paketi en başta açalım…
“Buğday Tanesi”…
Önce…
Fransa’nın başkenti Paris’te…
Ardından…
Almanya’daki Frankfurt Film Festivali’nde…
“Sosyal Sorumluluk Proje Ödülü”nü…
Havaya kaldırdı…
Bitmedi…
Acıların ve azmin filmi “Buğday Tanesi”…
Şu sırada…
Netfix’te, 200 ülkede, 35 dilde ve 300 milyon izleyicinin…
Alkışını toplamaya hazırlanıyor…
Bir hafta sonra…
İngiltere Parlamentosu’nda filmin gösterimi yapılacak…
Milletvekili Serkan Bayram…
Hayatının filmini…
İngiliz parlamenterlerle birlikte izleyecek…
Ve…
İnanılmaz bir gelişme…
Dünya Sineması’nın kalbi Hollywood’un tanınmış bazı yapımcıları…
Milletvekili Serkan Bayram’la birlikte…
Dirsek teması çalışıyorlar…
Yeni bir senaryo ve…
Doğal olarak yenilenmiş bir “Buğday Tanesi” yolda galiba…
En azından…
Bu da alkışa değer…
Başarıya yol verelim; Türkiye’nin ihtiyacı var…
Nokta…
Hamiş 1: Türkiye’nin “hayatı film olan” ilk milletvekili Serkan Bayram, 9 ay önce O’nun azmini yazdığımda telefonda teşekkür etmiş; yetinmemiş 48 saat sonra İzmir’e, bizimle yüz yüze tanışmak için Ege’de SonSöz’e gelmişti…Zamana karşı yarışır gibi “her şeyi bi’anda anlatma” arzusu yaşatıyordu yüreğinde… Teşekkür etti; Ankara’ya döndü… Dün, sabah saatlerinde Frankfurt’tan aradı… Sevinçten uçuyordu… Biraz önce okuduklarınız o büyük sevincin hepimizin kalbindeki iz düşümüdür…
Hamiş 2: Belki, bi’çokları inanmaz ama “azim” bazen her şeyden önemli oluyor… Çünkü, “azim” kelimesinin tam karşılığı şu dört kelimedir: “Engelleri yenmede kesin karar”…
Sonsöz: “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara… İçidir hakikatin resmi, dışı sadece manzara… / Hz. Mevlana…”