GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
13 Mayıs 2021 Perşembe

Bayramlarımız bayram ola

Bu bayram sabahında ne çok isterdim...

Mutluluk cümleleri ile donattığım bir bayram yazısı kaleme alabilmeyi...

Hani o, büyüklerimizin çok bayramlar görün dediği...

Her türlü dertten azade, bayram gibi bayramlar yaşayabilmeyi...

Ülkemin refah içindeki günlerini dile getiren sohbetler edebilmeyi...

Öylesine ferahlı sohbetleri gurur cümleleri ile tamamlamayı, ne çok isterdim...

Bu bayram sabahına, davullarla zurnalarla, şarkılarla türkülerle uyanmayı... 

Çok sevdiğim dostlarımla, gözümün nuru çocuklarımla bir arada olmayı...

Ülkemde mutlu, gelecekten umutlu... Ağız dolusu gülebilmeyi ne çok isterdim...

Ne çare ki; gülemiyorum... Gülemiyoruz...

* Şairin dediği gibi...

“Gülemiyorsun ya, gülmek…

Bir halk gülüyorsa gülmektir…”

Her an namlunun ucunda, ölümle burun buruna... Corona ile kolkola dans ederken...

Bunca yokluğun, yoksulluğun içinde ... Elbette ki, candan yürekten gülemiyoruz…


“Nerede o eski bayramlar?” ifadesinin tam olarak anlam bulduğu, yaşadığımız bu zor zamanlarda...

Sadece adı bayram olan “sureta” bayramların resmi geçit törenindeyiz adeta...

Milli bayramlarımıza olan özlemlerimizi suskunluklarımızla feryat ederek dile getirirken...

Şimdi de dini bayramlarımızın tüm ritüellerini dondurduk, geleneklerimizi göreneklerimizi askıya aldık...

Bize, bütün bildiklerimizi unutturmaya çalışan bir ateş çemberi içindeyiz sanki...

Akıllara seza haller yaşıyoruz... 

Bayram kelimesi ile, sokağa çıkamamak, sevdiklerinle kucaklaşamamak kavramlarının... 
Bir arada telaffuz edileceği zamanları yaşamak da varmış kaderde...

Oysa bu bayram sabahında ne çok isterdim...

İki yıldır... Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz...

Corona zulmünün pençesinde çaresizlik içinde tarumar olmaktan...

Aşı tedariğindeki anlaşılmaz aksamalarla ölümle burun buruna kalmaktan...

Söz etmemiş olmayı ne çok isterdim…


Aşılamalarını tamamlayan ve hatta aşı stoğu yapan zengin ülkeler gibi...

Bu illetten kurtularak, maskelerimizi havaya fırlatmış olmayı ne çok isterdim...

“Turistin görebileceği herkes aşılanacak” sözleri yerine;

“Çocukların” görebileceği herkes aşılanacak,

Çünkü bu ülkenin en kıymetli varlığı...

Geleceğin en  büyük teminatı çocuklarıdır diyebilen...

Kadın- erkek eşitsizliğinden, yokluk, yoksulluk ve yolsuzluklardan söz edilmeyen...

Refah  seviyesi yüksek bir ülkede yaşamayı ne çok isterdim...    

Boğaziçi öğrencilerinin ve akademisyenlerinin aylar süren demokrasi direnişi ile...

Rize İkizdere doğa katliamına karşı topraklarını savunan köylünün direnişine şahit olmamayı,

Bu acı çekilen zamanların gerçek olmamasını ne çok isterdim…


Soydaşımız, dindaşımız, Uygur Türklerinin uğradığı zulümlerin ...

İsrail’in saldırısına maruz kalan Mescid-i Aksa’nın ve Filistinli din kardeşlerimizin yaşadığı acıların...

Yaşanmamış olmasını ne çok isterdim...

Velhasılı... Dünya kaynayan kazan, ülkem çıfıt çarşısı…

Bütün taşların yerinden oynadığı ve  acıyı bal eylediğimiz bu günlerde...

Karmakarışık duygular içinde olduğum bu bayram sabahında...

Dileğim odur ki; dünyamızın ve ülkemizin feraha eriştiği...

Sevdiklerimizle sarmaş dolaş olacağımız nice yıllarda...

Bayramlarımız bayram ola…

* Edip Cansever