GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
7 Şubat 2024 Çarşamba

Artık imar affı çıkarmayın

Büyük depremin ilk yıldönümünde bir kez daha yazalım. En önemli sorun imar affıdır.

Tam da 6 Şubat’ta açıklandı. İstanbul’un nüfusu azaldı ilk kez. İnsanların kaçışının temel nedeni deprem korkusu…

Büyük kentler içinde en yaşanabilir olan (şimdilik!) İzmir ise nitelikli/niteliksiz göç almaya devam ediyor.

Dünyanın nüfusu artıyor… Batı’da sorun yok değiş. Ama bizden başlayarak doğuya doğru gittikçe nüfus artışı çok büyük sorunları da peşi sıra getiriyor.

Ülkemizin spesifik sorunu ise daha önce de kaleme aldığımız gibi imar afları…

28 Haziran 1948’de çıkarılan “Bina yapımını teşvik kanunu” ve 11 Haziran 1949’da çıkarılan “Ruhsatsız yapıların yıktırılmasına ve 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanununun 13 üncü maddesinin değiştirilmesine dair kanun” ile başlayan imar afları günümüze kadar değişik isimlerle gelmiş.

20 Temmuz 1966’da çıkarılan “Gecekondu Kanunu” tüm kentlerin, 22 Kasım 1983’te çıkarılan “Boğaziçi Kanunu” İstanbul için ferman olmuş.

Daha sonraki yıllarda çıkarılan kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerle işin ucu kaçmış… Ve görüyoruz ki en büyük can kayıpları imar affı yaşanan bölgelerde.

Ne getirmiştir bu imar afları…  Türkiye’de kentlerin gelişim süreçleri incelendiğinde gerek kentleşmeye bağlı yaşanan göçler gerekse kentlerin plansız gelişimi nedeniyle şehirlerde çarpık kentleşme ve gecekondulaşma yaşanmıştır. Burada Çetin Altan’ı haklı çıkaran gusto ve yaşam kültürü eksikliğine hiç girmiyorum.

Çarpık kentleşmeve gecekondulaşmabu alanda da rant yaratmış… Bölgelerde yaşayan “seçmenler” için siyasiler (istisnasız tüm siyasiler) imar affı çıkarmak için bir an bile düşünmemişlerdir.

İmar affı, yürürlükte olan mevzuata uyulmaması nedeniyle meydana gelen yapıların durum ve konum itibari ile “bağışlanması” ve iğrenç, çarpık kentlerin korunması demektir.

Sahil şeridi de bundan nasibini almış, tarihsel sit alanlarına, güzelim kıyılara yapılan ikinci, üçüncü, yirminci konutlar da “bağışlanmıştır”

Yurttaşın yaşam kalitesini yükseltmenin birinci koşulu planlı kentleşmedir.

İmar afları alt yapı hizmetlerinin sağlanmasını zorlaştırmış, sosyal-kültürel alanların yaygınlığını azaltmış, afet toplanma alanlarının üzerine bile inşaat yapılmasına yol açmış, ulaşım ağlarının genişliği ve yeşil alanların şehir içindeki oranlarının da çağdaş normlara uygun olmamsını peşi sıra getirmiştir.

Özetle imar afları planlı kentleşmenin önündekibüyük engeldir.

Üçüncü şahıslara ait taşınmazlar üzerindeki kaçak yapıları düzenleme kapsamında tutan Devlet, halkın ortak malı olan Hazine ve Belediye taşınmazları üzerindeki kaçak yapıları düzenlemeye dahil etmiştir.

Ekonomik, sosyolojik, kültürel ve politik yükselme için bir şart olan planlı kentleşme, planlama alanında plan dışı yapılarla karşı karşıya bırakılmıştır. Örneğin kentin gelişme bölgelerinde olan bir alanda okul olması gereken bir arsaya yapılmış olan kaçak yapı yüzündenokul oraya yapılamamış.

Yeşil alanlardaki yapılar da planlı kentleşmenin önünde birer engel olarak duruyor.

Daha önce planlanmış alanlardaki yapılarda oluşturulan kaçak katlar, alt yapı ve ulaşım sorunlarına neden oluyor.

Yasal yollarla ev sahibi olanla kaçak yapı sahipleri aynı alt yapı hizmetlerinden faydalanıyor olması da ayrı bir garabet…

Kentlerin en büyük dertlerinden biri olan trafik sıkışıklığının da temel nedeni imar aflarıdır.

Metin Üstündağ’ın bugün sosyal medya hesaplarından yayınladığı bu karikatür aslında her şeyi anlatıyor.

Ve büyük depremler göstermiştir ki, en büyük can kaybı yaşanan bölgeler imar aflarının çıkarıldığı yerlerdir. Elbette açgözlü müteahhitler ve kurnaz yurttaşlarımız da bu işte önemli pay sahibidir ama asıl mesele imar affıdır.

Seçim günü yaklaştıkça “yeni imar affı” taleplerini duyuyoruz.

Bu ülkeyi azıcık bile seviyorsanız imar affı çıkarmayın