GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
13 Kasım 2023 Pazartesi

Akıl ve yurtseverlik…

Uluslararası Rotary 2420 Bölge kulüplerimizden Ortaköy Rotary Kulübünün geçmiş dönem başkanı ve bu dönem Barış Grubu Guvernör YardımcısıMehtap Sartıkbeş ay kadar önce aradı ve İzmir’in gururu, ışık taşıyan eli, her zaman feyz aldığımız HanriBenazüs’ü, Büyük Atatürk’ün fiziki varlığının aramızdan ayrılışının 85. Yıldönümünde İstanbul’a davet etme niyetlerini iletti.Ve bu dilek geçen Cuma akşamı Sarıyer Belediyesi Rauf Denktaş Kültür Merkezinde gerçekleşti. Ben de kimbilir kaç kez dinlediğim HanriBenazus’u bir kez daha “1923 Türkiye’si ve Mustafa Kemal Atatürk” başlıklı konferansta dinleme şansı buldum. Yine feyz aldım, gurur duydum, mutlu oldum.

Hanri Bey’in Gazi’nin Söke Manevralarını izlerken Ortaklar Kasabasında rakısının yanındaki leblebileri çaktırmadan yemeye çalışırken Atatürk ile olan konuşmasının hikayesi internette dolaşıyor, buraya alacak değilim. Ama feyz aldığım konuşmadan aldığım notları elbette paylaşacağım. İşte Hanri Bey’in konuşmasından altını çizdiklerim:

Bir insanı anlamak bu kadar zorken, bir lideri, hele hele kendi sınırlarını çoktan aşmış bir lideri, hem de kimi insanların bilinçli ve ön yargılı bir şekilde tüm tepkilerini O’nun üzerinde yansıtmaya çabaladıkları bir anda O’nu anlamak, anlatmak çok daha zordur.Bizler önce O’nun için söylenenlere değil, kendi gördüklerimize, duyumsadıklarımıza, inandıklarımıza önem vermek durumundayız.Ancak böyle kanıtlanabilir, kanıtlanabilecek olan gerçek ve güçlü olan O’nun gibi bir lider.

Kendi hayatını zorluklarla geçirebilen ve sürdürebilen yaşamlarını daha kolay hale getirebilecek çözümler arama peşinde koşarlar. Bu gayretleri kendilerini güvende hissetmek istemelerinin aracıdır bu.Ama Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider, bu açamazlar içindeki insanların kendilerini güvende hissetmeleri için kendi varlığını kısıtlamasız sunmasını bilendir.

Yapılanlar, yapılması programlananlar, zorluklar, yokluklar, uygulamada çıkarılan engeller arasında ısrarla sonuçlar üretme çabaları…Ve… Tüm bunların içinde kendini adeta tüketircesine halkının rüyası, hülyası, umudu için var olma savaşı veren bir lider…

Unutmayalım ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sinde, kurduğu emsalsiz Cumhuriyetinde kim ne çaba sarf ederse etsin, değişse değişse ancak takvim yapraklarında yazılı rakamsal farklılıklar olmaktan ileri gidemez.Unutmayalım ki, acıların kanlı gözyaşları yüreklerimizi dağlarken, o mavi gözlü dev “Dur” dedi tüm sefalete…

Susuz kalmış bir çiçeğin suya hasreti kadar, toprağın yağmura taptığı kadar, karanlığın ışığı kucakladığı kadar bir hasrettir her Türk evladına Mustafa Kemal…Daha genç bir subay olan Mustafa Kemal durduk yerde bir macera peşinde koşan sıradan birisi değil, tam aksine hayalini kurduğu, yüreğinde şekillendirdiği bir “Yeniden Doğuşu” hayata geçirmeyi düşünen bir idealisti.  Ne bir ihtilalci görüntü vermek isteyen ve ne de yönetime isyan eden sıradan bir maceraperest olmadığı da aşikardır.

Mustafa Kemal’i bir 29 Ekim 1923 sürecine zorlayan ve hatta başka bir yol kalmadığı inancına sürükleyen nedenleri anlamadan bizim ne gerçek Mustafa Kemal’i ve ne de tarihimizin ve talihimizin bir dönüm noktası olan cumhuriyet gerçeğini anlamamız mümkün olamaz.Doğaldır ki, Mondros Mütarekesi, Osmanlı Hükümetinin, tarihte iz bırakacak, en büyük başarısızlıklarından biriydi. Ancak mütarekeyi izleyen o günlerde, memleketin hiçbir yöresinde, bir direniş fikri, daha oluşmaya başlamamıştır. 

Herkes, soğuk bir ölüm nefesinin duyulabileceği; “Bir bitişin, bir sona erişin, bir hiç oluşun…” ezikliği altında idi.

Hepimiz 19 Mayıs’ı “sonun başlangıcı” olarak görsek de Cumhuriyet’i o günlere dek süre gelen yok oluş ortamını “başlangıcın sonu” olarak kabul etmek durumundayız.O’nun kuruduğu Cumhuriyetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlamak için Afganistan’ı, İran’ı, Irak’ı, Emirlikler’i, Suudi Arabistan’ı, Suriye’yi, Mısır’ı, Libya’yı, Cezayir’i, Fas’ı Müslüman Afrika ve Asya’yı şöyle bir düşünün. “O”nun ve Cumhuriyetin önünde hazır bir model de yoktu. Yolunu düşünerek, arayarak, deneyerek açtı. Şartlardan, gereksinimlerden, imkanlardan, tarihten yararlandı.

Ama; Para yok…Kredi yok… Yetişmiş yeterli sayıda eleman, uzman, araç, gereç yok… Üstüne üstlük Osmanlıdan borca batık bir miras kalmış…

Ama o günlerin altın kuşağında sadece iki şey vardı:Akıl ve Yurtseverlik…Bu iki güçle yola çıktılar… Mucizeler yarattılar…Peki, her şeyi başarabildiler mi?.Bana kalırsa onbeş yıla sağabilecek her şeyi fazlasıyla başardılar…Eksik kalanlarını tamamlamak sonraki bizim kuşaklara düşerdi…Peki… Biz sonraki kuşaklar görevlerimizi yapabildik mi?...Bunu her türlü duygusallığa, partizanlığa kapılmadan dürüstçe sorgulamamız gerekmez mi?...

Bilmemizi istemeyenlere inat diyorum ki... Babası öldü.Yetim büyüdü.Üvey evlat oldu.Karga Bekçiliği yaptı.Tutuklandı.Hapse atıldı.Sürüldü.İşsiz kaldı.Hastalandı, böbreklerinden.Vuruldu, göğsünden.Mesleğinden atıldı. İdama çarptırıldı.Kardeşleri öldü.Çocuğu olmadı. Boşandı.Karaciğeri iflas etti.

Evet...Mustafa Kemal Atatürk bu...Ne olur evladı olmayan bu yetimin, duygularını herkese anlatın...Anlatın ki, o yetimin, evlatlarımıza bıraktığı hediyenin kıymetini anlasın evlatlarımız. Cumhuriyet, çocuklara anlatıldığı gibi, folklorik bir müsamere coşkusundan ibaret değil çünkü...Anlatın ki, kökeninde barınan derin hüznü herkes kavrasın...

Kısacık ömründe bir insanın başına ne felaket gelebilirse hepsi gelmiş...Bunu anlatın...Direnen, teslim olmayan ruhu anlatın…Korkmayalım engellerden.Korkmayalım yalnız kalmaktan.Korkmayalım işimizi kaybetmekten...Korkmayalım parasız kalmaktan.Korkmayın onu hazmedemeyenlerden…Korkmayın doğrulardan. Yürek dediğimiz...Sadece organ değil…Artık bunu iyice anlayın ve anlatın. .

Unutmayalım ki;“Atatürk gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.”

***

 Bu kadar mükemmel bir konferans yorumlanabilir mi?Ne diyeyim iyi ki HanriBenazus’umuz var… Hanri Beyi İstanbul’da geniş bir kitle ile buluşturan Ortaköy Rotary Kulübüne teşekkür ediyorum.