GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
12 Kasım 2023 Pazar

İzmir’in spordaki haline bilimsel bakış

10 ciltten oluşan “Geçmişten Günümüze Kurtuluşun 100. Yılında İzmir” kitap dizisinde bu Pazar “Spor” cildine girmek istiyorum. Cildin editörlüğünü de yapan değerli Karşıyakalı hemşehrim Prof. Dr. Ahmet Talimciler’in Girişteki “İzmir Ve Spor İlişkisi: Geride Kalan Yüz Yılı Öncesi Ve Sonrası İle Nasıl Ele Alabiliriz?” başlıklı yazısının yanı sıra yine Prof. Talimciler’in, “İzmir: Sporla Olan Bağlantısı Her Daim Farklı Olan Kent” yazısı yer alıyor.

Doç. Dr. Sevda Korkmaz’ın “İzmir Gündelik Hayatında Spor” , kıymetli meslektaşım Ali Suavi Yardımoğlu’nun “İzmir’de Spor Basınının Dünü-Bugünü: Kent-Spor Etkileşiminin Medyadaki Yansımaları” ve de Tuğrul Akşar’ın “İzmir Futbolda Neden Yok?” adlı çalışmaları ciltteki diğer makaleler…

Bugün sizlerle Prof. Dr. Ahmet Talimciler’in “İzmir ve Spor İlişkisi: Geride Kalan Yüz Yılı Öncesi ve Sonrası ile Nasıl Ele Alabiliriz?” başlıklı makalesinden altını çizdiğim bölümleri paylaşmak istiyorum. Ahmet dostumun harika tespitlerini kaçırmayınız…

***

Bu topraklarda modern anlamda sporun başladığı kent olma özelliğine sahip olan İzmir’in, yüz yılın ardından yaşadığı dönüşüm sürecinin toplumsal hayatın diğer bütün alanlarında olduğu gibi sporu da etkilememesi kaçınılmaz bir durumdur. Spora ilişkin olarak hazırlanan bu cildin giriş yazısı niteliğini taşıyan bu metinde öncelikle içinde yapıldığı toplumdan beslenen bir olgu olarak sporun, İzmir kenti özelinde nasıl bir gelişim seyri izlediği üzerinde durulacak ki bu noktada yüz yıllık sürecin gerisine de gidilmek suretiyle sporun, başlangıcındaki toplumsal, ekonomik ve kültürel koşulların neler olduğuna odaklanılacaktır ve yine bu dönemin yaratmış olduğu etkilerden söz edilecektir. Sportif etkinliklerin içinden geçilen ekonomik ve siyasal yapıyla doğrudan bağlantılı olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda spora yüzünüzü çevirdiğiniz noktada aslında sadece sporu görmeyeceğinizi de daha baştan kabullenmiş olursunuz.

Spor, tarih boyunca ideoloji ile yakından bağlantılı olan bir alan olarak varlığını sürdürmüş olup kuşaklar boyunca etkisini aktarabilme yeteneğine sahip olduğu için her dönem iktidarların ve iktidar adaylarının ilgisini üzerine toplamayı başarabilmiştir. İşte bu yüzden de sporun inşa edilmiş bir alan olma vasfına sahip bulunuyor olması ve onunla geniş kitlelere ulaşabilme ve onları etkileyebilme gücüne haiz bir iktidar anlayışı her dönem için ilgi çekici olmuştur. Sporun bünyesinde başta aidiyet ve kimlik olmak üzere gerek psikolojik açıdan gerekse toplumsal açıdan farklı duygu, düşünce ve noktalara temas edebilmesi, bu alana atfedilen önemin daha da büyümesine ve üzerinde çok daha fazla durulmasını sağlamıştır.

***

Bir liman kenti olan İzmir’in Levantenler aracılığıyla modern spor etkinlikleri ile tanıştığını ve bu çerçevede de kentin bir taraftan ekonomik boyutlarda yaşadığı dünya ekonomisi ile eklemlenme sürecinin modern sportif etkinlikler aracılığıyla da başka bir boyuta taşındığını söyleyebiliriz. Ekonomi alanında yaşanan gelişme ve zenginleşme beraberinde toplumsal ve kültürel alanlarda da hissedilecek bir değişim sürecini meydana getirmiştir. Bu ise kentin mekânsal anlamda yeniden biçimlendirilmesinin yanı sıra gündelik hayat pratikleri içerisinde de kendisini gösterecek bir dizi etkinliğin yerleşmesi ile sonuçlanacaktır.

Yakından bakıldığında bu dönem içerisinde İzmir kentinde liman bölgesinde başlayan yeni yerleşimlerin yanı sıra Bornova ve Buca ekseninde gelişen büyük malikanelerle birlikte yeni bir hayat tarzının filizlenmekte olduğu görülmektedir. İşte tam bu noktada İzmir’de modern spor aktivitelerinin de yapılmaya başlandığını ve sporun tıpkı tiyatro, sinema, opera, bale gibi sanatsal etkinliklerle birlikte bu kentin daha eğitimli ve zengin aileleri arasında yaygınlaşan bir alan olarak kabul gördüğünü tarihsel belgeler ortaya koymaktadır.

Sporu nasıl görmekte olduğunuz sorusu aynı zamanda içinde yaşanılan toplumsal hayat ve oradan filizlenip büyüyen diğer bütün toplumsal etkileşim alanlarına ilişkin de bir bakış açısı geliştirip geliştirmediğinizi de ortaya koyacaktır. Spor, içinde yapıldığı toplumdan beslenen ve ortaya çıkarttığı değerler aracılığı ile toplumsal hayatı besleyen bir etkinlik türüdür. Dünyanın en eski kurumlarından birisi olarak, insanoğlunun yaratmış olduğu kültürden etkilenmekte ve aynı zamanda kültürü etkilemektedir.

***

“İzmir: Sporla Olan İlişkisi Her Daim Farklı Olan Kent” başlıklı yazının giriş bölümünde, İzmir kentinin ekonomik ve siyasal açıdan yaşadığı dönüşüm süreci ile spor olgusu arasında nasıl bir bağ kurulabileceğine ilişkin açıklamalara yer veriliyor. Burada amaç spor tarihimizde nelerin veyahut İzmir kent örneği özelinde ilklerin neler olduğu üzerinde durmak değildir. Bununla birlikte modern spor denilen anlayışın bu topraklardaki ilk emarelerinin görüldüğü yerin İzmir kenti olduğunu ortaya koymanın yanı sıra hangi spor dallarında ne gibi etkinliklerin düzenlendiğine ilişkin örneklere de yer veriliyor. Spor ile siyaset arasındaki ilişki, gerek bazı spor dallarının icra edilmesinde gerekse farklı statülere sahip bulunan kişilerin bu icra esnasında karşı karşıya kaldıkları uygulamalara da yansımıştır.

Özellikle Cumhuriyet öncesi dönemin bu açıdan gözden geçirilmesi önem arz etmektedir. Burada önemli bir eksiklik, ülkemizde, hâli hazırda spor bilimleri ile uğraşanlar istisna, maalesef bu alana uzak durulması ve alandaki boşluğun giderek büyümesidir. Hem İzmir kenti hem de Türkiye’nin diğer kentleri özelinde on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan modern spor dallarına ilişkin gelişmelerin nasıl bir gelişim seyri izlediğinin ortaya konulması büyük önem arz etmektedir. Burada Türk ve Müslümanların yanı sıra İzmir kenti özelinde Rumlar, Yahudiler, Ermeniler, Levantenler ve diğer gayrimüslüm toplulukların, her birinin sportif etkinliklerle nasıl bir ilişki kurduklarının ortaya konulması hem İzmir spor tarihinin hem de Türk spor tarihinin güçlenmesine katkıda bulunacaktır.

***

1900’lü yıllar ile birlikte spor sahaları, özellikle futbol karşılaşmaları, ideolojik bir işlevi bünyesinde barındıran bir görünüm almaya başlar. İzmir kentinde kurulan futbol takımlarının kendilerine seçmiş oldukları renklerden başlayarak, söz konusu karşılaşmalara atfedilen değerler de giderek dönüşüm gösterir. Özellikle Rum takımları ile Türk takımlarının karşılaşmaları bu açıdan dikkat çekicidir.

Bir diğer önemli husus Osmanlı Devleti’nin son dönemine damgasını vuran İttihatçı hareketin İzmir kentinde Altay kulübü örneğinde olduğu gibi doğrudan yapının içerisinde yer almış olmasıdır. Futbol şu an olduğu gibi o dönemde de diğer spor dalları ile kıyaslandığında lokomotif olma özelliğini korumaktadır. Bununla birlikte İzmir kenti bu dönemde bisiklet, su sporları ve at yarışı alanlarında öncü bir rol üstlenmiştir.

Günümüzde var olmayan Altınordu basketbol kulübünün, Türkiye’nin basketbol lig tarihinin ilk şampiyonu olması büyük bir başarıdır. Karşıyaka Spor Kulübü’nün bu başarıyı 1987 ve 2015 yıllarında tekrarlaması ve basketbolda bir marka haline dönüşmesi İzmir kenti için de son derece önemlidir.

Bir dönem Türkiye su topu ve yüzme müsabakalarının değişmez arması olan Karşıyaka Spor Kulübü’nün bugün bu alanlarda yer almıyor olması ve Karşıyaka’da olimpik ölçülerde bir yüzme havuzunun yer almaması büyük bir eksikliktir. Oysa bir zamanlar İzmir körfezinin Karşıyaka sahili içerisinde denizde oluşturulmuş havuzda müsabakalar icra edilmiş ve buradan ulusal başarılar kazanan sporcular yetişmiştir. Karşıyaka Belediyesi’nin Mavişehir’deki kapalı spor salonunun yanında yapmayı planladığı yüzme havuzu projesi bu açıdan önemli bir katkı sağlayacaktır. Umarım yelken şubesinin faaliyet gösterdiği alanda geçmişte olduğu gibi deniz içerisinde bir yüzme havuzunun hayata geçirilmesi de sağlanabilir. Böylece İzmir kentinin turistik açıdan tanıtım yapabileceği müthiş bir olanak da hayata geçirilmiş olur.