GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Mart 2014 Perşembe

Akil dolu bir hamle!

Yakın zamana kadar kamuoyunun en tarafsız ve en gerçekçi araştırma şirketlerinden biri kabul ettiğim bir şirket seçime 48 saat kala bir anket yayınladı.
Ki aleni bir yasağı ihlal etti.
Neden, niçin ve de nasıl?
Sanıyorum 2007 seçimleriydi! Yine seçime saatler kala o şirketin kurucusu bir anket yayınlamış ve de o anket çok az yanılma payıyla sandıkta da tescil edilmişti.
Lakin bir dönem CHP’de genel sekreterlik makamına kadar yükselen ancak Baykal düşmanlığını zaman zaman CHP düşmanlığına dönüştürecek kadar ileri yorumlara imza atan o zat, son süreçte Başbakan’ın ‘Akil Adamlar Listesi’nde yer alarak şaşırtmıştı. Hatta bölgemizin koordinatör 'akil adamı' olarak İzmir ve çevresinde de boy göstermişti.
KONDA ve Tarhan Erdem’den söz ettiğimi anlamışsınızdır.
Hiç kuşku yok ki; 30 Mart Türkiye’nin kader seçimi…
Sadece partilerin ve liderlerin değil ülkenin kaderi oylanacak o tarihte sandıklarda…
Dünyanın gözü bu seçimde…
Bir süredir devam eden derin kavgalar, 17 Aralık sonrası ortaya atılan onlarca tape, görüntü, soruşturma, dava…
Ülke adeta sırat köprüsünden geçerken, böylesine kritik seçim öncesi iktidar partisini uzak ara önde gösteren bir anketi yayınlamanın mantığını anlamakta zorlanıyorum.
Yüksek Seçim Kurulu’nun ortaya koyduğu gayet net bir yasak var ortada…
Diyor ki YSK:
- Oy verme gününden önceki on gün içinde (20-29 Mart) yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayın araçları ile kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler, bilgi ve iletişim telefonları yoluyla mini referandum, gibi adlarla, bir siyasi partinin veya adayın lehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyunu etkileyecek biçimde yayın ve herhangi bir surette dağıtım da yapılamayacak. Bu sürenin dışında yapılacak kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler ve mini referandum gibi yayınlarda; tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uyulması da zorunlu olacak.
Bu kurallara aykırılık tespiti halinde ise konu Cumhuriyet Başsavcılıklarına, RTÜK'e, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilecek.
*
Şimdi, KONDA’nın bu yasağı alenen delmesinin nedeni ne olabilir? Bugüne kadar kazandığı saygınlığa saygınlık katmak mı yoksa halen orta yerde duran, kararsız görünenleri etkileme çabası mı? Yani toplum/siyaset mühendiscikliğine mi soyunuyor Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır? Anketlerle en küçük bir ilgisi olan herkes bilir ki; seçim öncesi servise konulan araştırmaların tamamında manipülasyon esastır. Ve Türk siyasetinde ‘kararsız kitleyi’ etkilemek için kullanılan en eski numaralardan biridir. Hal böyleyken…
Aklıma başka da bir neden gelmiyor doğrusu. KONDA bu riski aldığına göre…
Buna desek desek ‘Akilli dolu bir hamle’ diyebiliriz herhalde…
Aleni bir seçim yasağını cesaretle delip ahlaki bazı sorunlara aldırmadan, iş ve siyaset etiğini de ayaklar altına alarak toplum mühendiscikliğine soyunanların da 30 Mart’ta derslerini almalarını dilerim. Umarım da alırlar.
Mesele iktidar partisinin önde olması, arkada kalması değildir.
Mesele bir yasağın aleni bir şekilde delinmesi, bir parti lehine sonuç açıklanmasıdır. Yani milletin iradesini yönlendirip, sandıktan önce hile/şike yapılmasıdır.
Bu anket KONDA’ya, Tarhan Erdem’e ve de Bekir Ağırdır’a yakışmamıştır.
Demek ki YSK yasağını delmenin maddi/manevi sorumluluğunu göze almışlar.
Ya da göze almaları sağlanmış!
Ne demişti İstiklal Marşı Şair’i…
Bir hilal uğruna ya Rab.
Ne güneşler batıyor.
Belki de seçimden sonra biz de şöyle yazacağız.
Bir iktidar uğruna ya Rab…  
Ne şirketler batıyor!
İstiyoruz ki temiz bir maç olsun.
Zaten devlet olanakları, müteahhit bütçeleri, hazine yardımları, medyanın tarafgirliği gibi sebeplerle dengesiz bir mücadele izliyoruz. Son dakika şikeleriyle daha da dengesizleştirmeyelim.
Şike, teşvik pirimi tartışmaları açmayalım sandıklar açılmadan…

Son süreçte o kadar çok güven kaybı yaşadık ki! 
Yargıya, polise, hükümete, medyaya, MİT’e, Cemaat’e, muhalefete… Tutunacak dalımız kalmadı desek yeridir. Az biraz güvendiğimiz, masa başı iş yapmaz dediğimiz, diyorsa doğrudur diye inandığımız insanlar da böyle yaptığına göre…
Bize aynen şunu demek düşer.
Sen de mi Brütüs!