GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Mart 2014 Salı

30 Mart’ın teferruatı!

Öyle bir noktaya vardı ki iş! Neresinden tutacağımızı bilemek olduk. Suriye savaş uçağının düşürülmesinden siyasi rant umanlar, ülkeyi bataklığa sürükleyecek gelişmelerden medet bekleyenler var. Anlaşılan o ki birileri gündemi değiştirmek istiyor.
Bir türlü değişmeyen, değiştirilemeyen gündemi…
Çelişkinin en yamanına şahit oluyoruz.
Düne kadar el üstünde tutulanlar yerin dibine sokuluyor.
Yerin dibindekiler el üstünde, baş üstünde tutuluyor.
 
Gazeteler, gazeteciler, bakanlar, vekiller, cemaatler, cemiyetler…
Tükürülenler iştahla yalanıyor. Tornistanın daniskasını izliyoruz gün be gün.
Düne kadar can düşmanı olanlar ‘dostumun dostu dostum, düşmanı düşmanım’ prensibiyle yeni işbirliklerine ittifaklara imza atıyor.
Meydanlar üzerinden meydanlar okunuyor. Ülke meydan meydan bölünüyor.
At iziyle it izi karışıyor. Bulanık suda balık avı yapılıyor.
Velhasıl Cumhurbaşkanı Gül’ün de ifadesiyle 10 yıl öncesinin fersah fersah gerisindeyiz.
“10 yıl önce AB diyorduk, reform diyorduk. Bağımsız yargıdan, hukukun üstünlüğünden söz ediyorduk. Özgürlük alanlarının genişletilmesinden, açılımlardan dem vuruyorduk. Yasakları yasaklamaktan, yolsuzlukların üzerine gitmekten, yoksulluğu yenmekten…”
Ya bugün? Bunların hangisinden söz edebiliyoruz?
Yoksa tam tersi bir istikamette çok tehlikeli bir yolculuk mu yapıyoruz?
Twitter gibi dünyanın, milyonların tercihi olan kitle iletişim araçlarını kapatarak…
MİT’e sınırsız yetkiler vererek…
İnterneti denetim altına almaya çalışarak… Yargıya tahakküm etmeye, emniyeti kontrol etmeye, medyayı bir havuzda toplamaya çalışarak…
Birileri bu tabloya ‘Yeni Türkiye’ diyebilir. Ama ben bu tabloda yeni bir şey göremiyorum. Yasaklardan, gerilimden, tapelerden, görüntülerden başka…
Artık son düzlükteyiz... 30 Mart’a saatler kaldı.
Sözüm ona yerel seçime gitsek de…
Sözüm ona muhtarımızı, belediye başkanımızı seçecek olsak da…
30 Mart’a yüklenen misyon çok ama çok farklı…
Sanki genel seçim gibi…
Sanki referandum gibi…
Kimilerine göre bir devrin sonu olacak 30 Mart.
Kimilerine göre yepyeni başlangıçların miladı…
Sonuç ne olursa olsun…
Başka sonuçlar doğuracak bir seçim olacak 30 Mart?
Diyelim ki Başbakan Erdoğan beklenenin üzerinde bir oy aldı.
Yüzde 40’ı aştı… Hatta 45’i geçti.
O zaman Ağustos’taki Köşk seçiminde aday bizatihi kendisi olacaktır.
Ve başta cemaat olmak üzere parti içindeki klikler açısından da önemli bir anlamı olacaktır bu seçimin… Cemaat biraz daha kabuğuna çekilmek zorunda kalabilir AK Parti içindeki olası, potansiyel tehditler de itinayla ayıklanabilir. Tabi ki Erdoğan tarafından…
Diyelim ki yüzde 40’ın altına düştü.
Yüzde 38,5’in yani 2009’un altına…
Hatta biraz daha ileri gidelim… 2002’inin de altına… Yani yüzde 34,5’in gerisine…
Böyle bir oranın da bugünkü konjonktürde başarı olarak sunulması mümkündür.
Lakin muhtemelen böyle bir oranda AK Parti içinde iç isyan çıkabilir.
Ülke siyaseti açısından erken genel seçim zaruri hal alabilir.
Belki Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte ama en geç Kasım’da bir erken seçimden söz edilebilir.
Hala sokaklarda muhalefetin yetersizliğinden dem vuruluyor.
Erken genel seçim geçmişte olduğu gibi iktidarların ömrünü bazen bir dönem daha uzatabilir.
En az güç kaybıyla gidilecek bir seçimde tek başına iktidara yetecek bir oy oranına ulaşmak pek tabi ki mümkündür. Velhasıl Ertuğrul Günay’ın İzmir’de verdiği fotoğrafın analizini yapmaya çalışmıştık birkaç gün önce… Hani AK Partili gençler ve kadınlar tarafından basılan o toplantının anlamını çözmeye kafa yormuştuk.
Ve demiştik ki; Pensilvanya’nın kontenjanından vekil yazılan İlhan İşbilen’in de o fotoğrafta olmasının anlamı gayet açıktır. Günay’ın AK Parti’ye katılmak için ara verdiği ‘Müslüman Sol’ hareketine kaldığı yerden devam edeceğinin işaretidir o fotoğraf.
Gelinen noktada çok da haksız olmadığımız ortaya çıkmaya başlıyor.
Günay’ın ilk etapta 10 vekille siyasi hayatımızda yeni bir yol açmaya niyetli olduğuna ilişkin detaylar netleşmeye başlıyor.
30 Mart bu açıdan da bir milat olmaya aday…
Yeni siyasi hareketler, partiler, yeni yollar için doğru bir zamanlama…
Gördüğünüz gibi Bayraklı’da, Bornova’da, Konak’ta seçimi kim kazanır sorusuna gelemedik bile… Zaten bu kadar gelişmenin ardından başkan kim olacak, hangi parti kazanacak, hangi aday ne gibi projeler düşünüyor gibi sorular olsa olsa 30 Mart’ın teferruatı olur. Gördüğüm odur ki 30 Mart adayların sonuca en az etki ettiği, edeceği seçim olacak?
Ve de 24 saatin siyasette çok uzun kabul edildiği bir süreci yaşıyoruz.
Her an bir tape daha düşebilir bir film kopabilir bir operasyon gelebilir bir savaş çıkabilir bir kriz patlayabilir. Daha ne olsun!