GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
7 Haziran 2022 Salı

54 yılın aşkına!

Yılların su gibi akıp gittiğini…

Şu üç “ilahi işaret” kanıtlıyor…

***

Çocuklarınız yuva kuruyor…

Torunlarınızın nişan yüzüğünü takıyorsunuz ve…

Ne acıdır ki…

Her zamankinden daha fazla…

Cenaze namazlarında arkadaş uğurluyorsunuz…

***

Biz, o gün…

Tam 54 yıl sonra…

Kültürpark İzmir Sanat’ın bahçesinde birbirimize sarıldık…

Dolu dolu yarım asırda biriktirdiğimiz anıları…

Sanki hemencecik bitip, tükenecekmiş korkusuyla…

Hız hızlı anlattık, birbirimize…

Kahkahalar canlı ama…

Ah, o beyaz saçlar yok mu?

Siz, bi’şicikler demeden…

Nasıl da koyuyor masanın üstüne hakiki tevellüdü…

***

Oysa…

Biz aynı sınıfın 39 öğrencisiydik…

Taaaa, 54 yıl önce…

(Özel Türk Koleji’nin Alsancak Şubesi 1967/1968 ders yılı Lise 1 / 4H)

Şimdi dilimizde…

Coşkun Sabah’ın o ölümsüz şarkısının…

Ezberimizden asla çıkmayan göz yaşartan nakaratı gibi…

“Anılar, anılar, şimdi gözümde canlandılar…

Anılar, anılar, beni bu akşam ağlattılar…”

***

Kadim dost Cihat Tatari, önder oldu…

Dostlukla pekişen Lise 1’deki sıra arkadaşlığının 15 özel ismi…

Hüseyin Gündüz Öklem, Ahmet Karabilgin, Şerif Ahmet Uzunel, Mehmet Reha Erengin, Salih Serdar Akdurak, Feridun Uybat, İsmail Hakkı Duran, Rıza Kamil Aşkan, Bilgin Erdöl, Ömer Reşat Akman, Ecmel Önal, Önder Mumcu, A. Ulvi Bolel ve bendeniz Mehmet Karabel

O gün, öğle sonrası…

Kültürpark İzmir Sanat’ın bahçesinde birbirimize sarılıverdik…

Gözlerimiz nemli…

54 yıl aradan sonra…

***

Hepimiz…

Çoktan yarısından fazlasını geride bırakmışız saçı / sakalı akpak yapan  60’lı yılların…

O’ssun varsın…

Kalbimiz genç ya…

***

Hayat tesadüflerle doludur, derler ya…

Çok doğru…

Cihat Tatari, duygusal bir atmosferde dile getirdi…

O buluşmanın tatlı hikayesini:

“Özel Türk’ten mezun olduk; hepimiz üniversitelere dağıldık… 70’li yılların başı… Hayallerimizde cep telefonu diye bir buluşun kırıntısı yok… İş, güç, yuva filan derken… Koca sınıfın bağları koptu… Hüseyin Öklem’le karşılaştım, tesadüfen… O sınıf mümessiliydi, 54 yıl önce… Sınıfı toplamaya karar verdik yeniden... Bir hafta içinde iletişimi tamamladık ve 54 yıl sonra bir ilk’i gerçekleştirdik…”

Tanrı, verdiği gibi alıyor…

Kaderin önüne geçilmiyor…

Yazgıyı silip düzeltmek ise olanaksız…

Özel Türk’ün…

54 yıl önce…

Yolu Alsancak Şube’nin “4H” sınıfından geçen bizlerin arasından…

Dokuz arkadaşımızı yitirdik…

Kemal Yemişçi’yi… Ercan Albayrak’ı… Esat Say’ı… Tankut İnaner’i… Erol Mıhçı’yı… Şükrü Tatari’yi… Hasan Orhan Dereli’yi… Osman Zeki Zeytinoğlu’nu ve Alpslan Sayarman’ı… Rahmetle anıyoruz… Mekanları Cennet olsun…

***

Nasıl da tatlı tatlı çekiştirdik, öğretmenlerimizi?

Tarih hocamız Handan Soykubat’ı… Efsane Matematik hocamız Ahmet Hatipoğlu’nu… Beden Eğitimi hocamız Hikmet Kandeğdi’yi, Müzik hocamız Çetin Erdal’ı… İngilizce hocamız Hediye Yazıcı’yı… ve bir diğer efsane Kimya Hocamız Bahattin Ersoy’u, saygıyla yad ediyoruz…

***

On beş kişi karşılıklı oturduk…

Yarım asır sonra buluşma ve kucaklaşmanın…

Harbiden yarattığı bir şok var…

Ama…

Güzel şok, Allah’ına kadar…

Aslında “Nostalji” dedikleri bu değil; biliyor musunuz?

Bu buluşma, tam anlamıyla…

Hasrete nokta koymaktı…

Çünkü…

Kimilerine göre…

Derin özlemi sona erdirmenin altında…

İnkar edilemez bir gerçek vardı…

Çünkü…

“Zaman kalpleri yufkalaştırıyordu…”

***

Bitiriyoruz…

Biz, 54 yıldır birbirini hiç unutmayanlara…

Feyzullah Koçak’ın şu dizeleri ile…

Sarılıp, bi’daha ayrılmama sözü verelim:

“Ömür su gibi akıp, gidiyor…

Yaşayacaklarını yaşayamayacağın kadar,
Ya da yaşadıklarını hatırlayamayacağın kadar,
Çok çabuk geçiyor zaman…
Kayıp giden ömrünü ellerinle tutasın geliyor…
Kelimelerle anlatamayacağın kadar,
Ya da anlatmaya kelime bulamayacağın kadar,
Yaşamın değerini bil çok geç olmadan…”

Nokta…

Sonsöz: “Deniz derindir, durulmaz… Dostluk ebedidir, unutulmaz… / Hz. Mevlana…”