GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
29 Mart 2016 Salı

10 yıllık azmin hikayesi!

Atalarımız ‘Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir’ der.

Bu söz bir konudaki kararlılığı, engellere rağmen sonuca ulaşmayı ifade eder. Size 10 yıllık geçmişe sahip olan bir hastane hikayesinden bahsetmek istiyorum. Dr. Merih Şan’ı CHP’de siyaset yapan hemen hemen herkes tanır. Eski İl Başkanı Kemal Karataş’ın bir dönem en yakın adamı, Deniz Baykal ekibinin mali açıdan güçlü kolu, finansörü ve hatırı sayılır kişisidir.

İzmir’in birçok yerinde farklı isimlerle adeta “AVM’lerin sokak aralarına girmiş haline benzer” tıp merkezleri ve poliklinikler çalıştıran Şan’ın Martı Hastanesi’nin hikayesini de bilmeyen yoktur.

2014 yerel seçimi öncesinde CHP’den istifa ederek DSP’ye geçen, bir ara “Büyükşehir Adayı” olarak lanse edilen Şan’ın siyaset eksenli ticari hayatının büyük bölümünü alan bu hastane hikayesinin ayrıntılarını ise bilmeyen çoktur.

Dr. Şan, girişimci ruhu ve ileri görüşlü özelliği sayesinde 1962’den 2006’ya kadar Tekel’e ait tütün deposu olarak kullanılan Yenişehir’deki atıl binayı hastane yapmak amacıyla satın alır. Dönemin Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın da oluru ile çalışmalar başlar. Başlar başlamasına da bir sorun vardır. O da süreci yıllarca içinden çıkılamaz hale getiren “beş metrelik çekme mesafesi” konusudur. O zamanın İmar Komisyonu binanın yeni yönetmeliğe göre yoldan 5 metre geri çekilmesi gerektiğini söyler. Fakat bina eski yapı olduğu için projeyi yapanların “efendim binayı yeniden yıkamayız, çekilecek alan kolanlara, merdivenlere denk geliyor”  itirazları da sonuç vermez. Sonuçta Konak’tan “şartları yerine getirmek kaydıyla” geçer. 

Aradan geçen zamanda istenilenler yapılmaz. Bir dönem öylece kapanır ve Konak’ta eski bakan-yeni başkan Dr. Hakan Tartan dönemi başlar. O dönem de hareketli, bereketli ve oldukça yoğun geçmesine rağmen bir sonuç alınamaz. Fakat binanın Tunçağ döneminde başlayan inşaatının “ince işleri” Tartan döneminde tamamlanır. Ama ortada hastanenin faaliyete geçmesi için ne bir ruhsat ne de bir çalışma izni vardır. Tunçağ döneminden sonra koskoca Tartan dönemi de “araya giren hatırlı kişilere rağmen” sonuç alınamaz.

Bu kez üçüncü bir dönem başlar. O da içinde bulunduğumuz iki yılını devirmiş olan Sema Pekdaş dönemidir. Tabi bu arada meclis üyeleri değişir, ekipler şekillenir, gruplar yerleşir. Mesele yeniden gündeme gelir. Pekdaş, sorunun çözülmesini ister. Fakat meclisteki AK Parti Grubu olumsuz görüşünü bildirir. Meclis içindeki CHP’li muhalif yapı ise 10 yıldır tartışılan konunun “ayrıntılı incelenmesini” ister. Konu gündemde kalır ve tartışıldıktan sonra duruma olumlu bakılır. Bu sefer de Başkan Pekdaş ve bazı meclis üyeleri  “ne olur-ne olmaz” diyerek meclise katılmaz, yerine vekilini bırakır. Ayrıntılı bir şekilde inceleme yapan grup  “evet”, AK Parti ise bu kez “çekimser”  kalır. Sonuç olarak hastane projesi meclisten geçmiş, artık yatırımın önü açılmıştır.

Peki bundan sonra ne olur? İşte bundan sonrası daha da ilginç… İzmir Büyükşehir Belediyesi Konak’tan geçen planı kabul etmez ve geri gönderir. Bunun üzerine yatırımcılar ve girişimciler doğru Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yolunu tutar. Bakanlık, 15 Mayıs 2015’te Konak Belediyesi'nden yapı kullanım izin belgesi ve tüm tadilat projeleri ister. Belediye ise istenilen belgeleri gönderir.  Meselenin artık Konak ile bir bağı, Büyükşehir ile bağlantısı kalmamıştır.

Meselenin şimdiki hali nedir? Son hali ise şudur;  Dr. Şan ve şimdilerde projenin yeni sahiplerinin başvurusu ile bakanlık belediyenin vermediği onayı vermiş, projeyi ise onaylamıştır. İnşaat işlerinden sonra çalışma ruhsatı için Sağlık Müdürlüğü’nün kapısı çalınır. İddialara göre, Dr. Şan’ın Gaziemir’deki tıp merkezinde yanında çalıştırdığı göz doktoru Cüneyt İzzetinoğlu’nun eşi İl Sağlık Müdürü Ayhan İzzetinoğlu’nun talimatı ile imza için dosya ilgili birime gider. İl Sağlık Müdür Yardımcısı Canan Gülbayrak ise meselenin çetrefilli olduğunu düşünerek imza atmaz. Dosyanın Ankara’ya gönderilmesini ve bakanlığa görüş sorulmasını ister. Kurumda yaşanan kriz sonrası ise görevinden istifa eder. 

Bundan sonra olacak olan ise yeni bir kişi bulunması ve yatırımın önünün taze, ıslak imza ile açılmasıdır.

Ardından herkes rahatlar ve tüm sağlık-siyaset camiasına 10 yıllık mesele çözüldüğü için  “hayırlı işler” demek düşer!