GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
2 Şubat 2024 Cuma

'Değişim' diye diye!

Okuyup, öğrenmekle ilgisi yok…

Yaşadığımız şu kadim topraklarda…

Okuyup, yazmadan önce…

Anne / baba demeye başladıktan sonra…

İlk öğrendiğimiz kelimelerden biridir ve…

Tüm semavi dinlerde inananlar için yaratılmıştır…

Çok güçlü bir tesiri vardır…

İnsanı iliklerine kadar titretir ve beş harflidir:

“Günah”

Tam anlamı…

Tanrı buyruklarına karşı olan…

Dince suç sayılan ve (yine inananlar için) öteki dünyada…

Cezayı gerektiren iş ya da davranış olarak…

Ezberletilmiş insanoğlu için…

Mesela…

“Hayvanlara eziyet etmek günahtır…”

 

Ya insanların kalbini kırmak, paramparça etmek?

Öbür tarafta kesilen cezayı bilmiyoruz ki…

***

Dönelim günümüze…

Madem hayvanlara her türlü eziyet…

Kutsal kitaplarda “günah” olarak değerlendiriliyorsa…

Seçime “58 gün” kala…

Bazı siyasilere açık ve net uygulanan “eziyet”in…

Bugünkü karşılığı ile…

“Mobbing”in(*) de…

Mutlaka…

“İlahi bir cezası” olması gerekiyor…

İyi de sözünü ettiğimiz ceza…

Kutsal kitaplara göre…

Nefes alıp verdiğimiz bu dünyada kesilmiyor…

Galiba öbür tarafa bırakılıyor!

***

Mesela…

25 yıl (Çeyrek asır) hayatını Eskişehir’e vakfeden…

Prof. Yılmaz Büyükerşen…

“Aday adaylığı” başvurusu yapmasına karşın…

Gözünün yaşına bakmadılar…

Ben yazdım bir ay önce…

“İzin verin; belki o koltukta hayata veda etmek istiyor!” diye…

Bu dokunaklı cümlenin…

CHP’nin Çatı Katı’nda oturanları etkiler diye içimden geçirdim…

O da olmadı…

Büyükerşen Hoca…

15 gün önce…

CHP’nin aday tanıtım toplantısında…

Dayanamadı şöyle konuştu:

“Nasıl bu parti adam olacak diye düşünüp durmuşumdur… Kafamın bir köşesinde kalmış… Gördüm ki; geçimsizlik, anlaşmazlık, kıskançlık, iftiralar, ters yorumlar, herkes birbirinin ayağının altına karpuz kabuğu koyma gibi eğilimler içerisinde…”

Sözde, “Koltuğunuza kim yakışır?” diye sormuşlar…

O da Genel Sekreteri’ni işaret etmiş filan…

Geçin bunları Allahaşkına…

235 yaşındaki Amerika Birleşik Devletleri’ni…

“Savaş ve Barış” kararlarını verme hakkına sahip…

81 yaşındaki Joe Biden tarafından yönetiliyor…

Dahası var mı?

Var!

Biz İzmirli’yiz…

Bizi siyasi partilerin seçtikleri “başkan adayları” ilgilendirir…

Partisi görevini yapmıştır ama…

Sandıktan çıkan “başkanlar” ile…

Biz yaşayacağız…

Sevinçte ve kederde aynı kentte…

Gelgelelim…

Sandık başına gitmeye “57 gün” kaldı…

CHP’nin İzmir adaylarına…

Yoğun eleştiri var…

Neden; çünkü:

“Önseçim yapmaya cesaret edemediler!”

Sonucu aslanlar gibi açıklanan bi’anket var mı?

O da yok!

Söz verilmişti…

Hangi aday için performans ölçümü yapıldı?

Örgütün bile…

Hiçbir şeyden haberi yok!

İyi de…

“26 Kasım 2023” tarihinde şunları söyleyen ben miyim?

Memnuniyet anketlerine başlıyoruz… Yerel seçimlerde başarılı olmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız… Örgüt gözetiminde önseçimden bir adım geri atmadık, atmayacağız…”

Hani bir şarkı vardı…

Emel Sayın pek de güzel şakırdı:

Rüyalar gerçek olsa seni her gün görürdüm… / Sabah olmasın diye güneşi durdururdum…”

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer

CHP rozetiyle…

Bu kentin “seçilmiş” en büyük kamu koltuğunun sahibidir…

O’nu yerinden…

O’nu halka sormadan(!) sadece CHP alabilirdi…

CHP de aynen onu yaptı!

Ama…

Önemli bir ayrıntı unutuldu…

Nasıl bi’sonuç çıktı Tunç Soyer’in anketlerinde?

Bilen, gören var mı?

Kaldı ki…

Adı ne olursa olsun…

İzmir gibi bir kentin Reisi’nin işini bitirecekseniz(!)

Direkt söyleyin kendisine…

Ama…

Bunu MYK’ya “beş kala” yapmayın…

İşte günah budur…

(Bu satırları bi’yerlere çekmek isteyenler için söylüyorum…)

Yanlış yaparsınız…

Ver kardeşim kararını…

“Seni bi’kez daha aday yapmayacağım” de ve uygula…

İzmirlile’e de…

Çok zorlanıyorsan vicdanen ve…

Bu yazının başlığında olduğu gibi…

“Günah” yüklenmek istemiyorsan…

Yiğitçe, aslanlar gibi…

“Seni aday göstermiyorum… Gerekçelerimiz de şu… şu… şu…” dersin…”

Olur biter…

En azından onurlu olur…

Kaldı ki…

CHP…

Yalnız İzmir’in değil…

Aynı zamanda…

Demokrasinin de kalesi değil mi?

Eee, o zaman nerede demokrasi?

***

Sahi, az daha unutuyordum…

Tunç Soyer’e…

Taaa, bi’ay önce “Sana veda edeceğiz!” demek çok mu zordu?

Gönül alarak…

Veda etmeyi öğretmediler mi size?

Ha’di O’nu yapmadınız…

Şunu neden uygulamadınız?

Parti Meclisi öncesi yapılan MYK’dan…

Beş dakika önce…

“Sen yoksun…” dersen…

Şu kadim İzmir’de…

Beş yıl önce CHP’ye en az “iki milyona yakın” oy verenlere karşı…

Biraz “yakışıksız” çokça da “günah” olmuyor mu?

Madem istemiyorsun; bunu “zarif” yap ama…

Yakışmayan “yöntemler” kullanarak…

Vicdanları törpületme…

***

Özgür Özel ile Tunç Soyer bir süre önce buluşmuşlardı…

O görüşmede…

Tunç Soyer, CHP liderine açıkça:

“Benimle ilgili düşünceniz nedir; aday olmak istiyorum” diyor... Özgür Özel’in yanıtı ise, “Anketlere bakılacak, son anket gelmedi” şeklinde oluyor...

Bu ne demek?

Örtülü biçimde, “Seni aday göstermeyeceğiz!” demek…

Neden örtülü cevap?

Belli ki…

Seçime giderken “hava bozulmasın” istemişler…

***

Bitiriyoruz…

CHP’nin kaptanı Özgür Özel’in…

Bırakın aylarca…

Belki yıllarca unutulmayacak şu sözü var ya:

“Değişimi görmek isteyen İzmir’e baksın…”

Evet haklı…

“Değişim” dediğin, meğer gerçekten şöyle oluyormuş:

Karşıyaka’dan başvuru yapan Nurşen Balcı

Kilometrelerce uzaktaki Karaburun’a aday yapıldı…

Helil İnay Kınay

Bornova’yı istedi; Karabağlar adayı oluverdi…

Urla’dan başvuru yapıp yola çıkan…

Gazetecileri davet edip neler yapacağını anlatan Mustafa Günay

Bi’anda Güzelbahçe adayı olmadı mı?

Hele hele…

Başvurusunu Urla’dan yapan Lal Denizli

Birdenbire…

Nasıl da Çeşme adayı oluverdi?

Demek ki…

CHP’nin kaptanı Özgür Özel…

“Değişimi görmek isteyen İzmir’e baksın…” derken…

Gerçekten…

Çok haklıymış…

(*)Mobbing: Tam karşılığı bezdirmek… Bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması…

Nokta…

Hamiş: Biliyor musunuz? CHP Aday Belirleme Komisyonu’nun Başkanı SHP eski Genel Başkanı ve Ankara Büyükşehir önceki Belediye Başkanlarından Murat Karayalçın,  dün şunları söyledi; adeta Özgür Özel’in kulaklarını çınlattı: “Doğru olan önseçim yapılmasıydı… Ben bunu önermiştim…”

Sonsöz: “Gülmeler ağlamalarda gizlidir… Ey saf ve temiz kişi, defineyi yıkık yerlerde ara… / Hz. Mevlana…”