GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
19 Kasım 2023 Pazar

'Adalet mülkün temelidir…'

Savaşların alt üst ettiği, insan hayatının hiçe sayıldığı, adaletin mumla aranır olduğu, siyasi ve ekonomik entrikalarla dolu bu dünya düzeninde...

Halâ hayata tutunmaya ve ümitvar olmaya çalışan bir toplumun yaşadığı şaşkınlıklara ve hayal kırıklıklarına şahitlik ediyorum… 

Göz yummanın ve kulak tıkamanın pek kolay olmadığı ayyuka çıkan bu flaş haberlere göre… 

Dilan-Engin Polat çifti ve benzerlerinin girişimcilik kulvarında yaptıkları o büyük hamlelerini… 

Kısa sürede gerçekleşen önlenemez ekonomik yükselişleri ile hızla değişiveren sosyal hayatlarını… 

Lüks villalarında dolarlar arasında çektikleri paylaşımlarını, kliplerini ve dillere dolanan enerji repliklerini, topluma ezber ettirirken… 

Mali şube ekiplerince el konulan lüks otomobilleri nitelikleri ve nicelikleri ile yazılı ve görsel basında gözler önüne seriliyordu.

Güzellik ve zenginlik teması ile göz önünde olmayı büyük bir keyif haline getiren bu sosyal medya fenomenlerinin eski ve yeni yaşantılarını…

Gözaltına alınmalarını, sorgulanma süreçlerini takip etmekle meşgul  bir memleket gündeminde, beyhude geçen günleri üzüntü ile izliyorum.

Zenginin parası züğürtün çenesini yorar misali; ağır bir ruh yorgunluğu içinde…

Azını çoğa sayan, sınırlı bütçesi ile ihtiyaçlarının sınırlarını belirlemeye çalışan, açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalan asgari ücretlinin…

Ve…

Dur durak bilmeden çalıştığı yıllar ve binbir hevesle ürettiği günler burnundan fitil fitil gelen emeklinin… 

Sükutu hayalini, kaybolan sevincini ve gittikçe düşen yaşam enerjisini gözlemliyorum.

***
Bir diğer taraftan…

M. Kemâl Atatürk’ün kurduğu 100 yıllık Cumhuriyet Türkiyesi’nde… 

“Adalet mülkün temelidir” sözü ile temelleri atılmış bir hukuk devletinde anayasanın değişmez hükümlerini… 

Anayasamızda yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesini ve TC Devletinin bir hukuk devleti olduğunu hiç unutmadan…

Anayasa Mahkemesi’nin kapatılıp kapatılmaması konusunun ve bu konudaki farklı düşüncelerin nasıl ve neden ortaya çıkmış olduğuna…

Ve… Kentsel yenileme başlığı altında konut ve mülkiyet hakkı ile ilgili çıkan yasa üzerine yapılan tartışmalara akıl erdirmeye çalışırken…

Geçmiş zamanda yaşadığım unutulmaz bir güne gidiyorum… 

2014 yılında EBSO Vakfı Kadınlar Birliğinin konuğu olan şair-yazar Sunay Akın’ın unutulmaz söyleşisinde dinlediğim şahane bir hikaye geliyor hatırıma.

Sunay Akın’ın o muhteşem anlatımını kendi ifadeleri ile buraya aktarıyorum. 

***

“1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam Ormanları'nda gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur.

Manzara güzel, hava nasıl ferahtır.

Yazlık sarayımı burada yapalım! der, sessiz ve sakin kapanıp okumayı çok seven, kütüphanesiyle ünlü kral..

Değirmeni satın alıp yıkın, yerine saray yapın! der adamlarına..

Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler.

Değirmenci malını satmak istemez.

Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır;

Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız? diye sorar. 

Yanlış anlamadım efendim.
Adamlarınıza da söyledim.
Değirmenim satılık değil! der değirmenci.

Beyefendi inat etmeyin! Paranızı fazlasıyla vereceğim, diye ısrar eder Kral..

Değirmenci direnir;

Sen koskoca kralsın, paran çok.
Git Almanya’nın istediğin yerinde saray yap! 
Burayı benden önce babam işletiyordu.
O'na da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım.
Değirmenin bahçesinde dedemin, babamın mezarları var.
Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim.
Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil!

Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler;

Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun yoksa?

Değirmenci;
Senin kral olduğunu biliyorum ama ben de bu değirmenin sahibi Sans-Souci’yim.

Kral öfkeden deli olur;
Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın.
Bakalım o zaman ne yapacaksın?

Değirmenci hiç telaşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde Adalet’in sloganı olacak ünlü lafını söyler;

SEN KRALSIN AMA.. BERLİN'DE DE HAKİMLER VAR!.

Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve o düzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, ayni tarihe geçen sözünü söyler;

Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir! 

Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Kral II. Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir.

“SANS - SOUCI SARAYI”

Saray ve değirmen günümüzde hala bir “Adalet Simgesi” olarak o tepede arka arkaya duruyorlar.

Ne güzel bir adalet ki.. Kralın arka bahçesinde bir değirmenci olabiliyor.

Ne güzel bir adalet ki, bir kralla, bir değirmenciyi komşu ve dost yapıyor...

Belki de sabahları Prusya Kralı II. Frederick, arka bahçeye çıktığında, değirmenci O'na seslenirdi;
Hey Frederick, sımsıcak ekmek yaptım, göndereyim mi?
Belki, Prusya Kralı II. Frederick anlatırdı;

Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi..

Yıllar sonra genç bir Osmanlı subayı, bir yılbaşı gecesi Berlin’de bir davete katılır.
Arkadaşlarına bu hikâyeyi anlatır ve teklif eder;

Haydi gidelim ve bu sarayı görelim! 
Değirmen de hala duruyormuş, sarayın arkasında.. 
Kimse yılbaşı balosunu bırakıp o soğukta dışarı çıkmak istemez.
Genç subay kararlıdır.
Tek başına çıkar gider.
Tek başına bu eşsiz anıta bakar..
O genç subay, Mustafa Kemal’dir.
Ve Kurucu Lider Mustafa Kemal ATATÜRK, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm mahkeme salonlarında, yargıçların arkasındaki duvara asılacak sözü yazdırır;

“ADALET, MÜLKÜN TEMELİDİR!”
***
Bir gün mutlaka herkese lazım olacak adalet mekanizmasına sımsıkı sahip çıkmak dileği ile…