GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
31 Temmuz 2023 Pazartesi

İntizar nedir, bilir misiniz?

Yazı başlığı yaptığım intizar kelimesinin bildiğimizin dışında  bir başka anlamı olduğunu öğrendiğimde pek çok şaşırmıştım. 

Halk dilinde, beddua etmek olarak bilinen intizar kelimesinin…

Beklemek, gözlemek ya da ummak manasını da taşıdığına… Eski edebi eserlerde ya da metinlerde denk gelmek mümkün.

Lakin bu gün… Bu tedavülden kalkmış kelimeyi bana hatırlatan…

Muğla - Milas İkizdere köylülerinin Akbelen ormanlarından göklere yükselen feryatlarıydı…

Ve o feryatların her biri… Birer intizardı… Sabırla bekleyiş, sabrın bittiği yerde ise ilenişti. 


Bu feryatların her bir cümlesinde… İntizar kelimesinin her iki anlamı da can buluyordu.

Yeniköy - Kemerköy termik santraline yakıt sağlayacak linyit kömürü elde etmek gayesi ile…

Maden alanlarının genişletilmesi kararı sonucunda… Doğup büyüdükleri ata topraklarının talan edilmesini…

Binbir çeşit ağacın, türlü çeşit nebatın ve yaban hayatının yaşadığı… Çevreye nefes veren o canım ormanların yok edilmesini…

Ekolojik dengenin bozulmasını içlerine sindiremeyen İkizköy halkı ile çevreciler…

Yüzlerce yıllık köylerini, dede mirası tarlalarını, bağlarını bostanlarını maden şirketlerine teslim etmemek için…

Ve… Akbelen ormanlarındaki her bir ağaca sahip çıkabilmek için, iki yıla yakın bir zamandır bıkmadan usanmadan nöbet tutarken…

Gözyaşları içinde… Torunlarının geleceğine sahip çıkabilmek için… Dört  yıldır olanca güçleriyle direniyorlar

Ve… 24 Temmuz tarihli yürütmeyi durdurma talebinin kabulünü… Umutla bekliyorlardı.

Ve yürütmeyi durdurma talebinin üçüncü kez reddedildiği ve umutlarının tükendiği yerde ise…

Muğla Milas İkizdere köylüleri; dört yıldır devam eden umut mücadelesine yenik düşüyorlar…

Kesilip yere devrilen her bir ağaçla birlikte yerle bir olan umutlarının ardından…

Bu memlekette umut etmenin ne kadar zor olduğunu dile getiren, umutsuz feryatları ile

Kuş cıvıltıları içindeki bağlarını bahçelerini, yemyeşil dağlarını, ovalarını viran edenlere

Yüreklerinin en derininden gelen en onulmaz cümlelerle intizar ediyor yine de bir umut bekliyorlardı. 

***

TV ekranlarından yayılan yürek dayanmaz görüntüleri izledikçe…

Sait Faik Abasıyanık’ın o müthiş betimlemeleri ile dolu “Son Kuşlar” hikayesini yeni baştan okumuş gibi oluyordum..

Sait Faik’in gözlemlemeleri ile 1952 yılında kaleme aldığı, doğanın önemine  dikkat çektiği bu hikayenin son sözü bu günleri anlatır gibiydi…

“Zaten kuşlar da pek gelmiyorlar artık. Belki birkaç seneye kadar nesilleri de tükenecek. Her memlekette kaç tane Konstantin Efendi var kim bilir? Kuşlardan sonra şimdi de milletin yeşilliğine musallat oldular.

Günün birinde gökyüzünde,  güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”


***



Bundan yetmiş yıl önce … “Benden hikayesi” diyen yazarın öngörüsünün gerçek olduğu

Bu ölümsüz hikayenin ana fikri ile… Milletin doğasına, yeşiline musallat olan hikaye karakterlerini güncelleyerek…

Ve gittikçe artan doğa düşmanlığının; akıl durduran, yürek yakan tesirlerini içselleştirerek…

Yazı başlığı yaptığım “intizar” kelimesinin her iki anlamını da… Yüreğimin derinlerinde hissederek düşünüyorum…

Ve… Bereketli kadim Anadolu topraklarını çöle çeviren, ekolojik dengemizi bozan bu doğa katliamına…

En kısa zamanda… “Yeter artık, dur!” denildiği günlere erişmeyi… Bekliyor ve diliyorum.