GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
15 Nisan 2020 Çarşamba

Salgından sonra Yeni Dünya düzeni mi kurulacak?

Salgından sonra kurulacak Yeni Dünya düzeni…

Bu cümleyi nihayet siyasetçilerden duymaya başladık. Ancak cümlenin öncesinde ve sonrasında derin boşluklar var. Neden ve nasıl sorularının karşılığı yok. Yoksa bu cümle, içerikten yoksun bir siyasi slogana mı dönüşüyor?

Gerek iktidar gerek muhalefet çevrelerinde, siyasetçilerin konuşmalarının bir yerlerinde bu cümleyi sıklıkla geçirmeye başlaması, sanki kamuoyunu bilgilendirmekten ziyade yeni gerçekliğe kendilerini alıştırma ihtiyacından kaynaklanıyor.

Böyle düşünüyorum, çünkü yıllardır “geliyorum” diyen bu değişime siyasetçiler “ergen” muamelesi yapıyordu. Zihinsel hiçbir hazırlıkları yok.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

Bu sözler kulağa hoş geliyor. Söylemesi de, duyması da güzel. Doğrusu, çok büyük laf…

Gelin görün ki böylesine çok sancılı değişimin ağır bedellerini dile getiren yok. Yoksulluk, işsizlik, yokluklar ve açlık, salgından beter etki yapabilir. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasını illaki hayra yormak, samimiyetten yoksun bir tavır… Hem de onca bela yolumuzu beklerken…

“Hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması” üzerine kafa yormaya üşenenler için sorgusuz sualsiz iyimserlik, kısa vadede rahatlık sağlayabilir…

Başka bir dünya mümkün…

Neden olmasın! Ancak asıl sorulması gereken soru; “İnsanlık ve uygarlık durumuna rağmen başka bir dünya mümkün mü?” olmalı.

İnsanlık ve uygarlık durumunu sorgulamadan “başka bir dünyanın mümkün olduğunu” söylemek, inandırıcı değil.

“Yeni Dünya düzeni” dediklerinin neye benzeyeceği henüz meçhul; ya kapitalizm paldır küldür çökecek, ya da uzatmalar bir süre daha devam edecek… Bütün bildiğimiz, öyle ya da böyle çökeceğidir. Sonrası, yapay zekâ ile müsemma dijital günler…

Bugün, “Yeni Dünya düzeni kuruluyor” mottosuyla ortaya çıkan iktidar zümreleri, kanımca, değişime giden süreçleri yönetemeyecekler. Çünkü onlar gelmekte olanı değil, gitmekte olanı temsil ediyorlar. İnsanlığı ikna etmeleri çok zor…

İktidardakiler, büyük bunalımda iktidarı kaybetmezlerse, yapay zekâ tarafından tasfiye edilecekler. Bir bakıma, kırk katır ile kırk satır arasında seçim yapacaklar.

Dünya, kontrolden çıkan sistemin başına buyruk hareketleri nedeniyle kaotik bir dönemin içine çekiliyor. Kaotik olanın belirsizliğinde söylenen her şey doğru veya yanlış olabilir.

Viral barikatları aştıktan sonra, nasıl bir değişim ile karşı karşıya olduğumuzu görebileceğiz.

Merkel diyor ki; “Sizlere her şeyin eski haline döneceğini ve normal hayatımıza dönebileceğimizi söyleyen ilk kişi olmayı gerçekten çok isterdim. Ama maalesef bu mümkün değil.”

Neyin mümkün olduğu ise şimdilik meçhul... Sadece muhtemel olanı konuşuyoruz.