GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
30 Mart 2020 Pazartesi

Karantina günlerinde ve akis odalarında

Uzun zamandır, toplum olarak kaygımız bu kadar yükselmemişti. Epey de çaresizlik içindeyiz şu sıralar. Nasıl kurtulacağız bu küresel beladan ve ne kadar sürecek… Hiç belli değil.

Gücümüz ve bilgimiz az, kaygımız çok olduğu zamanlarda komplo teorileri en cazip yardımcılardır. Onlarla her şeyi açıklayabiliriz. Kanıt gerekmez bu durumlarda, kanaatlerimiz kanıtlardan daha üstündür çünkü.

Mesela “bu virüsü ABD, üretmiştir” fikrine ne dersiniz. Ya da “Siyonistler dünyayı ele geçirmek istiyor” seçeneği de fena değil bence. Kapitalizmden baya soğuduk bu ara. Bir de doğayı hoyratça kullanan insan modelini eleştiriyoruz bolca.

İktidar ve kapitalizm eleştirileri gereksiz demiyorum elbet ama bu eleştiriler, kriz dönemlerinde komplo ve felaket senaryolarına dönüşme eğilimini de içerir. Çünkü çaresizlik içinde buna çok elverişli zihinsel bir ortam oluşur.

Üstelik eskisine göre, bu senaryoları üretme ve yayma olanaklarımız bir hayli fazla. Video hazırlayabilirsiniz, hazır olanları sosyal medya ağlarından yayabilirsiniz kolayca.

Post truht çağındayız. Hakikat sonrası veya gerçek ötesi şeklinde de çevriliyor bu kavram, ama gerçeğin saptırılması ile yaratılan sahte gerçeklik tarifi daha açıklayıcı. Kutuplaşmış siyasi ve sosyal ortamda kamuoyu oluşturmada kimsenin nesnel hakikatlere ihtiyacı yok zaten.

Sıkça iktidarın çelişkilerinden ve yalanlarından söz ediyoruz. Haklı bir eleştiri şüphesiz. İktidar elindeki araçları kullanarak sahte gerçeklikler yaratıyor. Hitap etmek istediği kamuoyunda istediği etkiyi yapabiliyor.

Aslında bu tek taraflı işleyen bir mekanizma değil. Her bir kutup kendi içinde bir şekilde sahte gerçekliğinin peşinde. Sürekli olarak sosyal paylaşım ağlarından aynı video, fotoğraf ve yazıları paylaşarak adeta iman tazeliyoruz. Kötüler var ve bütün sorunların kaynağı onlardır. Bu listeyi bazen, ihtiyaç halinde uzatabiliriz de.

Bizden kaynaklanmıyor rahatlığı verir bu algı biçimi. Kendi kutbumuz konusunda eleştirel konum almaktan da ve alandan da hoşlanmayız.

Sosyal medya aracılığıyla duymak, görmek ve yaymak istediklerimizi paylaşırız hep. Bu aynı zamanda kendi sesimizin, mesajımızın bize geri dönmesidir. İletişimciler buna eko/akis odası diyorlar.

Gazeteci, bilim adamı ve siyasetçiyi dinlerken bize yeni bir şey söylemesinden çok, bizim kanaatimizi pekiştirmesini bekliyoruz. Bu bizim kendi gerçekliğimiz. Sarsılması hiç hoşumuza gitmiyor.

Karantina günleri, daha az yüz yüze temas ama daha fazla bilişim araçları ile baş başa kalmaya yol açtığı için, akis odalarımız daha da hareketli şu sıra.

Ben komplo paylaşımlarından ziyade, bu durumu mizah ile izah eden paylaşımlardan daha çok keyif alıyorum doğrusu.