GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
22 Şubat 2020 Cumartesi

Eş dost kapitalizmi ve kamusal mekanların yağması

Kapitalizm, her ne kadar liberal öğretiye dayansa da, belli kuralları olan bir sistemdi… Kendi içinde evrilirken göreli bir refah sağlamayı başardı ve kaynak tüketiminde de sürdürülebilirlik arayışına girdi…

Ancak bizde, pek çok konuda olduğu gibi, eş dost kayırması daha ağırlıklı bir eğilim oldu… Hele seksen sonrası Özal hükümetleri ile başlayan, neo liberal politikalarla, bir yandan hayali ihracatı öte yandan da turizmi teşvik ederek hem dünya piyasalarına açılmak hem de yeni bir sermaye birikimi hedefleniyordu…

Bu dönemde hazine arazileri ve koruma altındaki koylar, hukuksuz bir şekilde ve kredi teşvikleri ile yağmalanıyordu... Turizm, bu hukuksuzluğu ve yağmayı örtecek masum bir yatırım olarak görülüyordu…

***

AKP iktidarı sırasında ikinci hukuksuzluk ve yağma dönemi başladı... Bu defa beton sermayesi amiral gemisi oldu. İnşaat firmalarına büyük ayrıcalıklar sağlandı. İktidarın himayesindeki kişi ve kuruluşlar hem ayrıcalıklı imar şansını elde ediyordu hem de kredi ve hazine arazileri tahsisi konusunda kollanıyorlardı…

Eş dost kapitalizmi olarak da tarif edilen bu modelde, kamu ihaleleri ve hazine arazilerinin tahsisi adrese teslim tarif ediliyordu. Havaalanları, otoyollar ve hastaneler hep iktidar yakını şirketlere havale ediliyordu.

Hazine arazilerinin tahsisi, bölge planlarının değişikliği de zaten siparişe göre şekillenmeye başlandı. SİT, orman, mera alanı vb. hepsi anlamını yitirdi. Sipariş varsa akşamdan sabaha haritalar değişiveriyor artık...

Eş dost kapitalizmi ve kamusal mekanların yağması, otoriter bir rejimle mümkündür. Bu rejimde önce denge sağlayacak kurumlar ortadan kaldırılır veya etkisizleştirilir…

***

Demokrasi, oy verme ve sandığa indirgenince, sıradan vatandaşların kamu politikaları üzerindeki etkisi de çok zayıflar…

Otoriter rejim, otoriter popülizm ile desteklenir… Dünyaya meydan okumakla kalınmaz, iç düşmanlar da tarif edilir. Bu iç düşmanlar bazen çok geniş yelpazede tanımlanabilir. Muhalif olan herkes FETÖ ile ilişkilendirilebilir, Gezi Olaylarına katılanlar ve hatta çevre duyarlılığı olanlar da hedef gösterilebilir…

Eş dost kapitalizmi ve otoriter popülizm, vatandaşlardan ziyade seçmene seslenir. Hazine arazileri boş alandır, ekonomiye kazandıracağız. Yeni alanlar imara açıldıkça zengin olacaksınız. Turizmin gelişmesi için daha çok yatırıma ve tesise ihtiyaç var…

***

İstanbul’u tüketenler bir süredir gözünü İzmir’e dikmiş durumda. Özellikle Yarımada’daki hazine arazileri ve meralar, onlara besili bıldırcın gibi gözüküyor. Onun için her yıl bölge planları değişip duruyor.

Yurttaşlık (ve de yurtseverlik) sadece oy vermek değil, katılmak ve biraz da gürültü çıkarmaktır…

Teröre yatkın, damgasını yeme riskine rağmen…