GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Mayıs 2018 Çarşamba

İsviçre çakısı gibi…

Sosyal medyada rastladığım bir yorumdu bu.
24 Haziran sürecindeki seçmenin haleti ruhiyesini  göstermeye yetiyordu esasen…
Saadet Lideri Karamollaoğlu’na imza verip Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’ye oy atmayı planlayan, İyi Parti’den sandık müşahitliğine soyunup baraj sorunu yaşaması halinde HDP’ye oy vermeyi düşünen bir seçmen kitlesinden söz ediyorum.
16 Nisan’ın Hayır cephesinde durum bu…
Neredeyse herkes potansiyel bir İsviçre çakısı…
Dört partinin ‘sıfır baraj’ anlayışıyla oluşturduğu ittifakın ardından bilhassa Batı seçmeninden korkulduğu için dışarıda bırakılan HDP’ye özellikle CHP tabanından ciddi bir oy beklentisi söz konusu.
Yani HDP’nin tutukluluğu devam eden CB adayı Selehattin Demirtaş’ın üzerinde bir oyla TBMM’ye girmesi olasılık dâhilinde.
CHP adayı İnce’nin ikinci tur için Kürt seçmenle kurduğu/kurmaya çalıştığı yakınlık perde gerisinde HDP’nin belirli bir oranda CHP orijinli emanet oyu sandığa yansıtmasını sağlayabilir.
CHP tabanı 2011’de kaset skandallarıyla sarsılan MHP’ye, 7 Haziran ve 1 Kasım’da baraj sorunu yaşayan HDP’ye yaptığını bu kez ittifak dışı bırakılması nedeniyle yeniden HDP’ye yapmaya hazır görünüyor.
Öte yandan İyi Parti’nin kuruluşuyla tabanı ciddi biçimde oyulan MHP’ye benzer bir katkının AK Parti seçmeninden gelmesi de söz konusu… Dahası AK Parti’ye 2011 ve öncesinde taşınmış olan MHP seçmenin  (AK Kurtlar) “Cumhur ittifakı” nedeniyle eski partilerine sahip çıkmaları olası görünüyor.
Nasılsa Reis’in seçilmesine elde kalan MHP’liler destek veriyor.
Nasılsa TBMM’nin fonksiyonu yok denecek kadar azalıyor. O zaman AK Kurtlar MHP’ye hem teşekkür hem vefa anlamında küçük bir katkıyı neden çok görsünler ki!
Yani MHP’nin siyaset sahnesinden silinmemesi için cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a genel seçimde MHP’ye oy verme eğilimi ciddi bir şekilde sandığa yansıyabilir.
Erdoğan bu durumu görüp müdahale etmezse tabi ki…
24 Haziran’ı önceki seçimlerden ayıran çok şey var. Seçmen 16 yıllık iktidarın simgesi haline gelen cumhurbaşkanına kilitlenmiş durumda.
Erdoğan için “tamam mı devam mı” seçimi…
Aynı zamanda genel seçim yapılacak olsa da 24 Haziran, Erdoğan ve rakipleri arasında bir müsabaka olarak görülüyor.
Vekil adaylarıyla, mecliste hangi partinin kaç sandalyede oturacağıyla ilgilenen yok.
İttifakların ardından baraj sadece HDP’nin sorunu olarak görülüyor. Hani yeni sistemde TBMM’nin ağırlığı azalacak diye bir yorum yapılıyordu ya… Bu şimdiden hissediliyor.
24 Haziran’ın partilerden çok cumhurbaşkanı adaylarının yarışı olarak görülmesi TBMM fotoğrafında önemli değişikliğe yol açabilir. Örneğin Erdoğan seçimi kazansa bile AK Parti 7 Haziran seviyesinin altını görebilir.
İşte o tabloda TBMM yeniden öne çıkabilir. Yani yeni dönemin dizaynı için kilit bir rol oynayabilir.

Tüm bunlar olasılık elbette.
Ama uzak bir olasılık değil…
İlk turun daha çok muhalefetin adayları arasında yaşanacağını bir önceki yazımda ifade etmiştim.
Batı’da CHP, Muharrem İnce hamlesiyle Meral Akşener’e kaptırdığı oyları minimize edebilir.  Meral Akşener ise CHP’nin kurumsal açıdan sorun yaşadığı ‘milliyetçi-muhafazakâr’ bölgelerde önemli bir alternatif olarak öne çıkabilir. Bu açıdan İnce’nin adaylığının Akşener’i görece daha zor ama daha kalıcı bölgelere kaydıracağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Adaylık için imza sorununu aşan Temel Karamollaoğlu ise doğrudan Erdoğan’ın mahallesinden getireceği oylarla dengeyi bozan isim olmaya aday görünüyor.  
Muhalefetin ilk tur hedefinin Erdoğan’ı kritik yüzde 45 seviyesinin altında çıkarmak olduğunu düşünüyorum. Muhalefet bunu başarırsa 8 Temmuz Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Kendi adıma seçim sürecine olağanüstü bir müdahale olmaz/yapılmazsa 24 Haziran’da bu işin bitmeyeceğini 8 Temmuz’a kalacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
Yarışın 8 Temmuz’a kalması farklı senaryoları beraberinde getirecektir.  Özellikle 24 Haziran’da oluşacak TBMM tablosu, 8 Temmuz’a giden yola ışık tutacaktır. Yani iktidar partisinin alacağı oy, ittifak cephelerinin kazandığı sandalye sayısı, 8 Temmuz sürecinin motivasyonu için önemli hale gelecektir.
Daha önce de ifade ettiğim gibi… Türkiye muhalefetinin en büyük sorunu özgüven eksikliği… Kazanabiliriz düşüncesinin yeterli doz ve düzeyde olmaması…  24 Haziran’da oluşacak tablo muhalefetin bu eksikliğini giderebilir. Motive olmuş bir muhalefetin Erdoğan’ın altından bile alacağı oylar söz konusu olacaktır.
Bu arada muhalefetin aldığı oyun tamamı ikinci tur adayına taşıması da zor görünüyor.  Yani muhalefet cephesine giden oyların bir bölümü ikinci turda Erdoğan’a dönebilir.  Erdoğan “milliyetçi, muhafazakar, ümmetçi” yaklaşımlarla belirli bir kesimi yeniden ikna edebilir.
Her durumda bizleri oldukça renkli, çok bilinmeyenli, çok adaylı, çok ihtimalli bir süreç bekliyor. Bu açıdan 24 Haziran’a 15 yılın sonucu en fazla merak edilen seçimi diyebiliriz. Sonucun bu denli merak edilmesinin de tek bir sebebi var. Güçlerin denk olması… Yani yüzde 51’e 49 dengesi!