GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
31 Aralık 2012 Pazartesi

Yargının yargılandığı yıl!

Biz gazeteciler çoğunlukla hayatın negatif/aksayan yönüne programlanmışızdır.
Bardağın boş tarafına bakarız bu yüzden de…
Bazen düşünürüm.
Hani olmaz ya…
Olsa mesela…
Hiç kan akmasa…
Barış dünyaya egemen olsa…
Kimse kimsenin hakkını yemese…
Adalet yerini bulsa…
Gazeteciler, gazeteler ne yazar o zaman?
Düşünün bir kez.
Savaş yok, kan yok, gözyaşı yok.
Mücadele yok, direniş yok!
Haksızlık, adaletsizlik yok!
Dere yataklarına yapılan evler yok!
Yoksulluk yok, asgari ücret yok!
*
Bardağın boş tarafında hiç ama hiçbir şey yok. Dahası bardağın boş tarafı yok.
*
Keşke olsa… Biliyorum imkânsızı anlatıyorum şu anda…
Eşyanın tabiatına aykırı anlattıklarım.
Adına dünya denilen ve bizim için yaşamımızla sınırlı bu alan belki de tüm bu dengesizlikler, adaletsizlikler üzerine kurulu. Belki de sırf birilerinin mutlu olması için başka birileri mutsuz ediliyor. Belki de bu dünya insanoğlunun mutlak huzuru için doğru bir yer değil.
İki kapılı bir han… Birinden girer bir süre kalır öbüründen çıkarsınız.
Ve o handa geçirdiğiniz o birkaç günde mutlu olmayı arzularsınız.
 
Yılın son gününde arabeske bağlamak değil niyetim.
2012’yi uğurlarken bir de bu perspektiften baktım İzmir’e, Ege’ye ve güzel ülkeme… Gülümseten, içimi ısıtan, mutlu eden neler gördüm, yaşadım diye düşündüm.
Pek bir şey bulamadım ya da çok az şey buldum diyeyim.  
 
2012’nin ilk iş gününde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ‘çete başı’ olduğu iddiasıyla İzmir adliyesinde ifade verdiği gerçeğiyle yüzleşmiştik.
2 Mayıs 2011’de 700 polisle basılan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kasım 2011’de 2. baskını yemiş ve 2012’nin ilk iş gününde İzmir’in başkanı daha sonra 397 yılla yargılandığı tarihi dava için ‘çete reisi’ olduğu iddiasıyla ifadeye çağrılmıştı.
O sırada 30’un üzerinde üst düzey bürokratı tutuklu bulunan Kocaoğlu için olduğu kadar İzmir için de bu gelişme son derece kaygı ve üzüntü vericiydi. Sadece siyasal gündemi değil kentin tamamında aylarca konuşulan yegane konu bu oldu hatta.
Aziz Başkan’ın ticari bir taksi ile tek başına İzmir adliyesine gelişi, başka belediye çalışanları olmak üzere İzmirlilerin ‘adalet talebiyle’ adliyenin etrafını sarışı yılın unutulmazlarından biriydi benim için. Hani derler ya… Nasıl başlarsa öyle gider diye. Batıl inancım olmasa da 2012 için sanki bu söz geçerli gibiydi.
Adliyede başlamıştık 2012’ye… Ve ağırlıklı olarak adli vakaların gölgesinde tamamladık diyebilirim. Nisan’ın başında tam 13 günlük yargılamalar… Haziran’da Cumhurbaşkanı Gül’ün bile görüş beyan ettiği İzmir Davası… Temmuz’da Eylül’de derken tutukluların tek tek tahliyesi… Buna da şükür dediğimiz ama halen ‘evlerine hapsedilen’ üst düzey bürokratlar: Pervin Şenel Genç, Hilmi Özen, Ali Sabuktay, Selçuk Savcı, Mehmet Sayar, Ata Karataş…
Geçen bir yıla bu pencereden bakarsak eğer; hem ülkemiz, hem bölgemiz hem de kentimiz için adaletin en çok sorgulandığı yargının en fazla yargılandığı yıl olduğunu görürüz.
Neredeyse Ege’de kapısı çalınmadık belediye kalmadı. Çanakkale’den Muğla’ya kadar hemen her ilde müfettişler, polisler ve savcılar kol gezdi. Teknik takipler, şok baskınlar, kamuoyunda büyük gürültü koparan davalar.
İşte Çanakkale, işte Balıkesir… Ayvalık, Edremit, Aydın’ın ilçeleri…
İşte Bodrum’da tutuklanıp görevden alınan belediye başkanı…
Her ne kadar sonra serbest bırakılıp göreve iade edilse de…
 
Ege’de İzmir’de manzara buyken ülkemizin genel durumu çok mu farklıydı dersiniz?
Genelkurmay Başkanının bile tutuklandığı, ‘PKK yöneticilerinin tanık, ordu komutanlarının sanık’ olduğu, adalet terazisinin şaştığı bir yıl oldu 2012.  
MİT’ten KCK’ya, Ergenekon’dan Balyoz’a, 28 Şubat’tan Şike’ye…
Davanın her türlüsünü gördük, yaşadık.
Yatakta yargılanan darbeci paşaları da unutmamak, unutturmamak lazım değil mi?
Gün olmadı ki gündemi yargı belirlemiş olmasın.
Ya dumanı üzerinde tüten bir operasyonu konuştuk ya da tartışmalı bir davanın bilmem kaçıncı celsesinde olanları…
Yıllarca süren tutukluluklar, operasyonlarla birlikte yürütülen psikolojik harekâtlar.  
Başbakan Erdoğan’ı bile çileden çıkaran (MİT-KCK soruşturması) süreçler.
*
Hemen herkesin muzdarip ve mağduru olduğu davalar, dosyalar. Adaleti tesis etmek şöyle dursun vicdanlarda karşılık bulmayan kararlar… At iziyle it izinin sapla samanın karıştığı, karıştırıldığı davalar. 2012 böyle başladı ve böyle de bitti.
Ne diyelim…
Umarım 2013’te iklim değişir, Akdeniz olur.
 
Yeni yılın sağlık, huzur, barış ve de adalet getirmesi temennisiyle…
Nice nice yıllara…