GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
21 Temmuz 2016 Perşembe

Yaralandık ama bir ve birlik olmayı öğrendik…

“Quae nocent docent”… “Yaralayan şey öğreticidir”.

Batı Anadolu Şarap Kültürü isimli kitabımızda yer alan birçok Latince deyim arasında yer alır bu deyim.

Darbecilerin memlekette terör estirdiği saatlerde İtalya’da Puccini Festivali’nin açılış operası Tosca’yı izliyorduk. II. Perdeden sonra iİzleyemedik tabii ki, gözümüz cep telefonlarından gelen haberlerdeydi... İstanbul’daki 1. Ordu Komutanı’nın “Biz bu darbenin işin içinde yokuz” sözlerini okuyunca işin küçük bir gruba ait olduğunu anladık.

Otele dönünce BBC’deki görüntülerin eşiğinde güzel memleketimde olup bitenleri dehşetle izlerken  “Haşhaşileri” düşündüm. Kendi yurttaşına bu kadar kolay silah sıkabilen bu teröristlerin de bize öğrettikleri vardı ve tekrarladım durdum. “Quae nocent docent”… “Yaralayan şey öğreticidir”.

Memlekete ancak Çarşamba sabahı dönebildik. Gözümüz kulağımız güzel ülkemizden gelen haberlerdeydi. Darbe girişimi bastırılmıştı ama ortaya çıkan görüntüler korkunçtu. İlk gece bunların “haşhaşi” olduğunu düşünmekte pek de yanlışlık yapmamıştım. Haşhaşiler.. "Haşhaşi" kelimesinin kökeni ve anlamı 19. yüzyıla kadar Batı dünyasında tartışma konusu olmuştur. Batı dillerinde "suikastçı, kiralık katil" gibi anlamlara gelen "assasini, assissini, heyssisini" gibi kelimelerin kökeni Farsçadaki "haşhaş" kelimesidir. Bu kelimenin çoğulu ise "haşhaşiyyun, haşhaşin" gibi kelimelerdir.

"Haşhaş", "kuru ot" ve "hayvan yemi" anlamına gelir. Sonraları kelimenin anlamı uyuşturucu etkisiyle bilinen haşhaş ile özdeşleştirilmiştir. Bilim adamları, Haşhaşiler'e bu adın haşhaş kullanma alışkanlıkları yüzünden verildiği kanısını benimsememekle beraber bu adın, şeyhin fedailerine vaat ettiği cenneti tattırabilmek için onlara gizlice haşhaş içirmesiyle ilgili olabileceğini düşünmüştür. Bunu da özellikle ünlü seyyah Marco Polo'nun Seyahatnâmelerinde geçen cennet bahçeleri hikâyesiyle temellendirmiştir. 1273 yılında İran'dan geçmiş olan Marco Polo'nun seyahatnâmesindeki hikâye kısaca şöyledir: “Kendi dillerinde şeyhlerine "dinin büyüğü" anlamına gelen Alaeddin diyorlardı. Şeyh iki dağ arasındaki vadiyi kapatmış ve burayı sütten, baldan ve şaraptan akan sular, güzel kadınlar ve çeşitli meyve bahçeleriyle donatmıştı. Dağın şeyhi müridlerinin gerçekten cennette olduklarını zannetmeleri için burayı kutsal kitaplardaki cennet tasvirine benzetmişti. Bizim yaşlı adam dediğimiz bu efendi fedailerine iksirinden içirerek onları dörderli, altışarlı gruplar halinde bahçeye taşıtıyordu. Gerçekten cennete gittiklerini zanneden müridlerini bir göreve göndereceği zaman şeyh "Gidip şunu şunu öldüresin. Meleklerim seni cennete götürecektir" diyordu. Şeyh'in cennetine geri dönebilme arzusuyla fedailerin göze almayacağı hiçbir tehlike yoktu.”

Herkese geçmiş olsun… Ülkemiz büyük bir badire atlattı. Bir daha olmaz dediğimiz askeri darbenin kıyısından döndük. Üzgünüz, kızgınız, yaralandık ama bir ve birlik olmayı öğrendik. 

***

Darbeyi planlayanlar, kamuda ve kritik kurumlarda önemli görevlere atanacak isimleri çok önceden belirlemişler. Listede; Hava Kuvvetlerinden birinin Maliye Bakanlığı Müsteşarı, Lojistik Komutanlığı’ndan bir görevlinin Hazine Müsteşarı, Hava Harp Okulu’ndan bir kişinin İş Bankası Genel Müdürü olacağı görülüyor. Normal bir kafanın yapabileceği plan mı bunlar? Tam bir Haşhaşi işi…

Kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu indireceklerse indirsinler… Borsa düşecekse düşsün… Dolar 3 liranın üzerine çıkarsa çıksın… Dolar kuru artacağı için enflasyon tekrar yükselmeye başlayacaksa başlasın.

Düşünsenize bir subay Hazine Müsteşarı olsa olur muydu?  Türkiye’nin en büyük bankasının başına Hava Harp Okulu’ndan birisi geçse memleketin itibarı ne olurdu? Yabancı yatırımcılar, yatırım bankaları, finans ve ekonomi formasyonuna sahip olmayan kişilerle görüşür müydü? Bir askeri yönetim gelseydi, bundan sonra doğrudan yatırım yapmak için Türkiye’yi kim seçerdi? Ekonomi kaç yıl kaybederdi? 

Sonuçta biz çalışkan bir milletiz, ekonomi ne kadar bozulursa bozulsun düzelir… Darbeden kurtulan Türkiye’nin ekonomisi eninde sonunda düzelir. Merkez Bankası’nın yaptığı faiz indirimi panik olmadığının bir göstergesi... Finans dünyasındaki dalgalanmalar sürebilir.  Yabancı yatırımcılar bir süre uzak durabilir… 

***

“Quae nocent docent”… “Yaralayan şey öğreticidir”. .. Bu darbe girişimi sırasında Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının gösterdiği tepki de bu Latince sözü doğrular nitelikte… Üyesi olmaktan hep sevinç duyduğum Türkiye Rotaryenleri adına UR 2440 Bölge Federasyon Başkanımız İsmail Rodoplu’nun medya için yaptığı açıklama duygularımızı yansıtıyordu.

Her zaman demokrasi… Ülkemizin ihtiyaç duyduğu çoğulcu demokrasinin yerleşmesi, hepimiz için bir gereksinimdir. Biz Türk Rotaryenleri olarak tüm dünyadaki Rotary kulüpleri ile aynı ortak hedefler çerçevesinde dünyamızı ve yaşadığımız çevreyi daha güzel ve yaşanır kılmak için gönüllü olarak çalışmaktayız. Ülkemizin ekonomik ve toplumsal gelişimi öncelikli çalışma alanlarımız içindedir. Ekonomik ve toplumsal gelişimin ancak demokrasi içinde olabileceğine inanıyoruz.

Biz Türk Rotaryenleri olarak, halkın iradesinin tüm demokrasilerde tek ve belirleyici unsur olduğuna inanıyor ve bu iradeyi dışlamak ve TBMM’yi devre dışında bırakacak her türlü girişime karşıyız.

Darbe girişimi Büyük Atatürk'ün en kıymetli eseri Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, bütünlüğüne ve demokrasimize kastetmiş, ülkemizi çatışma ortamına sürüklemiş,  demokrasiyi, hukuk devletini ve toplumsal barışı yok etmeye çalışmıştır.  Bu zor süreçte azim ve kararlılıkla cumhuriyetimize ve demokrasimize sahip çıkan kahraman güvenlik güçlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Demokrasiye karşı darbe girişiminde bulunan odakların uzun yıllardan beri eğitimden, yargıya, ordudan, polis teşkilatına ve bürokrasiye kadar devletin tüm organlarında yuvalandığının farkındayız.

Hukuk kuralları içinde kalarak devletin içine sızan tüm bu yapılanmaların temizlenmesini ve cezalandırılmalarını bekliyoruz. Ülkemizin ihtiyacı olan çoğulcu demokrasinin kalıcı olarak yerleşmesi hepimiz için gerek şarttır.  Bu alçakça girişim sırasında şehit olan asker ve polislerimize, devlet görevlilerine, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Büyük Türk Milletine geçmiş olsun...