GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
23 Aralık 2011 Cuma

Vekilin emeklisine para, işçi emeklisine hava

Gazetecilikte 30 yılın içinde olan biri olarak…
Bunun yaklaşık 20 yılında bir şekilde SSK ve Bağkur emeklilerini ilgilendiren ‘intibak yasası’yla ilgili haber yazmış/okumuş/dinlemiş bulunuyorum. Elbette sizler de.
Her gelen hükümetin söz vermesine rağmen, her ne hikmetse Meclis’ten bir türlü geçemeyen, yasaları zorlayarak hak elde etmek için açılan davalarla da bir türlü değiştirilemeyen yasa, 9 yılını deviren AKP iktidarının da 9 yıldır dilinde, malumunuz…
 
Adını, basitçe ‘uyumlaştırma’ olarak tanımlanabilecek ‘intibak’ kelimesinden alan yasaya niye ihtiyaç duyulduğunu uzmanlarından alıntılarla özetleyerek girişirsek yazıya…
1978 yılından 2000 yılına kadar SSK, Bağ-Kur ve memurlar için memur maaş katsayısı ile belli edilen bir emekli aylığı sistemi vardı. 4447 sayılı Kanun ile 2000 yılından itibaren SSK ve Bağ-Kur çalışanlarının emekli aylığının hesaplanmasında, memur maaş katsayısının kullanılmasına son verildi.
Memurların emekli aylıklarının hesaplanmasında ise sistem değiştirilmedi..
Bu nedenle ister 1978 ister 1988, ister 2008 yılında emekli olsun eşit derece ve kadrolu memurlar, kuruşu kuruşuna aynı emekli aylığını alırken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin eşitleri arasında emekli oldukları yılların farklılığı ne kadar çoksa, o kadar farklı emekli aylığı ortaya çıkmaya başladı.
Emekliler arasındaki maaş farkı, 2000 yılından itibaren de katlanarak artmaya başladı.
Çünkü, 1999’da millet 17 Ağustos depreminin yaraları ile uğraşırken, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın yoğun çabaları ve gayretleri(!) ile Meclis dört gün, gece gündüz çalışıp 25 Ağustos 1999’da 64 ana ve 9 geçici maddeyi kabul etti.
Bu kanunla bildiğiniz gibi, emeklilik için sürelerin yanı sıra yaş şartı getirildi ve de SSK ile Bağ-Kur’lular için emekli aylığının hesabı değiştirildi; emekli aylıklarının Tüfe (enflasyon) oranı ile GH (Büyüme-Gelişme) oranı dikkate alınarak hesaplamaya geçildi.
Bu daha iyisi değil, daha da kötüsü demekti.
Zira, aylık hesabında TÜFE ve GH dikkate alınırken, emekli aylıklarına sadece TÜFE oranının dikkate alınması kanunlaştırılmış oldu.
 
Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel’e kulak verirsek, ana sebep ‘gelişme farkı’nın verilmemesi…Tezel’e göre:
“Özellikle kendilerine süper emekli denen Üst Gösterge Tablosundan emekli edilen kişilerde had safhaya ulaşan ama tüm SSK emeklileri ile 2000 sonrası Bağ-Kur emeklilerinin emekli aylıklarının düşük olmasına sebep olan ana uygulama, emekli olanlara sadece TÜFE oranı kadar zam yapılmasıdır. Emeklilere (SSK ve Bağ-Kur) bu ülkenin gelişme (büyüme) oranından fark verilmemektedir. Bu da emekli olunan yıl ile bugün arasındaki süre uzadıkça emekli aylıklarının reel olarak gerilemesi söz konusudur.
İşte bu nedenle de eskiden beridir devam eden haksızlık ve 2000 yılından beri SSK ve Bağ-Kur’da eşitler arasında adaletsizlik var ve yıllar geçtikçe bu adaletsizlik-fark gittikçe büyüdü. Düşünün, bir şirkette genel müdürsünüz, amirsiniz, şefsiniz, işçisiniz, amelesiniz ve 1999 yılından önce, en yüksek emekli aylığı göstergesi olan 15175 gösterge ile emekli olmuşsunuz ama elinize şu an 600-700 lira aylık geçiyor. Öte yandan aynı sizin durumunuzda birisi bugün emekli olduğunda ise eline 2000 lira emekli aylığı geçiyor. Çünkü eski emekli olduğunuz için size ülkenin kalkınmasından pay vermiyorlar, büyüyen ülkede eski emekliler gittikçe küçülüyorlar.”
* * *
Ve gelelim 9 yılını doldurmuş, büyüyen Türkiye ile övünen Ak Parti iktidarına, bugüne…
Onlar da bundan önceki muadilleri gibi konuyu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmekte, eskilerden geri kalmadılar bildiğiniz gibi.
Şimdilerde fark yaratmaya çalışıyorlar. Ama ne fark!
En son geçen hafta CNN Türk’e konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, intibak yasasının tamamlandığını belirtip tüm dosyaların tek tek elden geçirileceğini söyledi. Gazetelere bin yıldır olduğu gibi yine ‘müjde’ olarak yansıyan bu açıklamanın gerçekleşme zamanı ne peki?
Cevap bakanın ağzından:
"2013 yılına kadar yetiştireceğiz. Ödemeler 4 yıl içinde kademeli olarak yapılacak"
Yaklaşık 2.5 milyon emekliyi kapsayacak bu eşitleme ‘ne kadarlık bir eşitlemedir’ diye soracak olursanız, Bakan Çelik’in bu suali de 'intibak yasası'ndan faydalanacak emeklilerin maaşlarında 20-250 lira arasında değişen zamlar’ şeklinde açıkladığıyla bitirip…
Gelelim dün akşama. Yüce Meclisimize…
Fransız parlamentosunda kabul edilen sözde soykırım inkarını suç sayan yasaya yönelik tepkilerin sürdüğü saatlerde, vekillerimiz; hangi partiden olursa olsun söz konusu kendi hak ve hukukları/paraları olduğunda… ‘Birlik ve beraberlik içinde’ çalıştıklarını gösteren bir çalışmaya imza attılar.
İlaçta katılım payı getiren düzenleme konuşulurken, yapılan son dakika değişikliğiyle, dışarıdan bu göreve atananlar da dahil, bakan ve milletvekillerinin emekli maaşlarını artırdılar.
Böylece… Emekli oldukları kuruma göre 3 ile 5 bin lira arasında maaş alan bakan ve milletvekillerinin emekli maaşları, ‘dört partinin ortak önergesi’yle önce 5 bin 600 TL'ye, sonra da ikinci bir önergeyle 7 bin 750 TL'ye çıkarıldı. Meclis'ten hızla geçen bu düzenlemeyle, daha önce farklı oranlardaki maaşlar da eşitlenmiş oldu.
Ama yetmedi…
Emeklilik hakkını elde edememiş eski vekillere de bu koşulları yerine getirmek kaydıyla yüksek rakamlı milletvekili emekliliği yolunu açan düzenlemeyle, bu vekillere prim desteği de sağlandı.
Bu şu demek oluyor. Herhangi bir işte çalışmayanların milletvekili emeklisi olabilmek için ödemeleri gereken primin tamamı, çalışanların da ödedikleri prim ile ödemeleri gereken arasındaki fark, bir yasama dönemi olan dört yıl süreyle TBMM bütçesinden karşılanacak. Yani senin/benim/bizim paramızdan, kuş kadarlık emekli maaşlarımızdan kesilen vergilerden, içtiğimiz suya/soluduğumuz havaya kadar ödediğimiz bin türlü harçtan…
Ama elbette çalışkan meclisimiz, her ne kadar, bir kısım emekliye verilmesi planlanan 20 ile 250 liralık zamları, 2013’te halledeceğini, toplu ödemeleri 4 yıla yayacağını söylese de…
Dün gece, biz kullarını da unutmadı, hakkını yemeyelim.
Biz kulların payına da minik bir ‘katkı payı’ düştü.
Yine birlik/beraberlik içinde geçirilen yasayla, SGK, aile hekimlerinin yazdıkları da dahil olmak üzere, reçetelerden 3 kaleme kadar ilaç için 3 lira, ilave her kutu için de 1 lira katılım payı almaya yetkili kılındı.
Reçetenizde 5 ilaç mı yazıyor; 5 TL ödeyeceksiniz yani; hepi topu bu, alazlanmayın hemen!
*
Rahmet üzerine olsun, Tevfik Fikret’in şiiri, içinizi rahatlatmaya yeter mi bilmiyorum.
Ben deniyorum.
Sabahtan beri milletvekillerinin geçmişlerine ‘üç Kulhuvallah bir Elham’ okuyup, bir yandan da bu dizeleri mırıldanıyorum:
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!