GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Aralık 2010 Perşembe

Üçüncü Yol ve Aydınlanma

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’’nun son yaptığı açıklamadan sonra, öyle görünüyor ki, Türkiye’’de bundan böyle üçüncü yol konuşulacak.
Bu yolların birincisini ve ikincisini soracak olursanız; birincisi, dinsel inanç gruplarının yoludur ki, kamusal alanda yaşamı din normları üzerinden tanımlama çabası içindedirler; ikincisi, etnik grupların yolu olup, etnisiteye dayalı insan haklarına göre kamusal alanı dizayn etmek arzusundadırlar. 
Dinsel inanç grupları, Başbakan Erdoğan’’ın öderliğinde otokratik devlete doğru yol alıyor. Hayırlara vesile olur inşallah!..
Etnik grupların yolları ise, genellikle ırkçı rejimlerin yollarıyla kesiştiğinden, önünde sonunda bir ırkı egemen ilan eder’…  Sonra da ayıkla pirincin taşını.
 
’“Kırk katır mı, kırk satır mı?’” diye kendisine sorulan yurttaş, bu iki seçenek karşısında çaresizlik içinde kıvranmaktadır.
Toplumun içine düşürüldüğü bu umutsuz, çaresiz duruma tepki ve çözüm önerisi yine Cumhuriyetin yurttaşlarından geliyor ve CHP’’de ses buluyor: ’“Üçüncü Yol.’”
 
Bu yol, ’“yurttaşların yolu’”dur; demokrasi, insan hakları ve özgürlüğe gider. Yani, insan hakları, grup hakları üzerinden tanımlanmaz. Devlet, insan haklarına dayalıdır. Kişi hak ve özgürlükleri tanımlanıp güvence altına alındıktan sonra, bu haklar temelinde, grup hakları konuşulur ve kamusal yaşamdaki normları belirlenir.
Bu yol, aynı zamanda, CHP’’nin sosyal demokrat düşünceye kapılarını sonuna kadar açtığı sürecin adıdır.
 
Sosyal demokratlar, sosyal devleti yeniden inşa etmek için, kişi haklarına dayalı demokratik bir düzen kurmak için, CHP saflarında buluşuyor. Kollar sıvandı.
Kişi haklarının önemsendiği, özgürlüklerin ve fırsat eşitliğinin herkese tanındığı, yoksulluğun kader olmadığı bir ülkede yaşamak hepimizin hasretidir. Cumhuriyet Aydınlanması, toplumu tam da bu amaçta buluşturuyor. Aydınlama düşüncesinin bu boyutu ile toplumda enine boyuna tartışılmasında yarar var.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve Atatürk ilkeleri, Aydınlanma düşüncesiyle birlikte ele alındığında, kendi bütünlüğü içinde anlaşılabilir ve anlatılabilir. Cumhuriyet projesinin temelinde yatan Aydınlanma düşüncesi, insan hakları fikrine dayanır. Bu anlamda, Kant’’ın ’“Aydınlama nedir?’” sorusuna verdiği yanıt, son derece zihin açıcı bir yanıttır:
 
’“Aydınlanma, insanın kendi kabahati sonucu ortaya çıkan ergin olmama durumunu aşmasıdır. Ergin olmama, kişinin kendi anlama yeteneğini başkasının yol göstericiliği olmadan kullanamaması demektir. Kendi kabahati olması da, bu ergin olmamanın, anlama yeteneğinin eksikliğinden değil, başkasının yol göstericiliği olmadan bu yeteneği kullanma kararlılığı ve cesareti eksikliğinden kaynaklanması demektir.’”
 
Aydınlanmanın ve 1789 Fransız Devrimi’’nin insanlığa kazandırdığı yurttaş ve halk kavramları, yurttaşın ve insan haklarının temel alındığı çağdaş devleti mümkün kılmıştır. Atatürk bunu görebildiği için Cumhuriyet devrimi gerçek olmuştur.
Bugün bize düşen görev, Cumhuriyet’’i, insan hakları ve demokrasiyle taçlandırmaktır.
Cumhuriyet’’i kuran Atatürk ve arkadaşları bize dogmatik bir miras bırakmadılar.
Düşünmekten, okumaktan, araştırmaktan korkmadan, yılmadan, doğru soruları sorarak ülkeyi bu cendereden çıkarmak, böyle bir sorumluluk duygusuna sahip olmak, Atatürk’’ün bize bıraktığı gerçek miras olmalı.
 
Türkiye, insan haklarının, özgürlüklerin ve sosyal devletin, ekonomi ile birlikte yan yana hedefe konacağı yeni bir döneme doğru, CHP’’nin öncülüğünde ilerliyor.
Yurttaşların devletine çıkan ’“üçüncü yol’”, CHP’’nin tarihsel misyonuna aykırı değildir.