GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
31 Aralık 2023 Pazar

Şarap sadece içki değildir!

Her ne kadar bu yıl seçimleri siyasal İslamcı iktidar kazanmış olsa da endişeli modernlerin, bir süredir endişeli alanda kalmayıp, seslerini yükselttiklerine de tanık oluyoruz. Çünkü siyasal İslamcı iktidar, hayatın her alanında modernizm karşıtı hamleler ile bu alanı daraltmaya çalışıyor.

Bunun en belirgin alanlarından birini kadın özgürlükleri, üniversiteler, kıyafet ve içki gibi alanlar oluşturuyor. Bunlar aynı zamanda özgürlükler ve bireysel hakların kısıtlanması anlamına geliyor.

Dine, dini kurumlara ve dini cemaatlere yönelik destek ve himayenin öne çıkmasının temel amacı, Türkiye’yi İslamlaştırmak ve Arap kültürüne yakınlaştırmaktır. Bu Cumhuriyet ile yükselen aydınlanma ve muasırlaşma projesinin tam tersi bir anlayıştır.

Hatırlamakta yarar var, Atatürk, Medeni Bilgiler kitabında Arap dininden söz eder. Buradaki ima, bu dinin Arap örfü ve geleneğini içermesi ve Türk kültürü ile modernleşmeyle uyumsuz olduğudur.

Dikkat ederseniz milli kadın voleybol takımı, dünya şampiyonu olduğu halde, iktidar tarafından hiç de benimsenmedi. Bir güreşçi ya da boksörün aldığı bronz ya da gümüş madalya kadar değeri yoktu Saray iktidarı için bunun.

Neyse bu konu uzun ayrıca bunu yazalım. Ama yılbaşı öncesi biz yine de içki ve şarap konusunda bir yazı deneyelim.

İslam İmparatorluğu olan Osmanlı padişahları içki içer miydi? Büyük çoğunluğu içerdi. Peki, son dönemlere kadar Anadolu insanın bir bölümü hem inanç sahibi olup hem içki içer miydi? Bu sorunun yanıtı da evet. Olayı, Mustafa Moroğlu'ndan, bir dost sohbetinde dinlemiştim. Olayın kahramanlarının hoşgörüsüne sığınarak, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yer Denizli'nin Güney ilçesi, yıl 75 veya 76. Dört kardeş birlikte şarapçılık yapmaktadır. Kamyonla çevre il, ilçe ve köylere dağıtım yapmakla görevli büyük ağabey, (yöresel lakabı ile Çamur Şevket) o yıllarda hacca da gider.

Arabanın çok az olduğu bir dönemdir. Günün birinde, yine şarap dağıtımı için Eşme yönüne giderken, ünlü Şehitler Çeşmesi önünde, mini etekli iki genç kadına rastlar.

Genç kadınlar, o yöredeki köylerde görevli öğretmenlerdir.

Tam arabaya binerlerken, duraktaki biri öğretmenlere, "Binmeyin, O hacı." der. (Kadın oldukları ve kıyafetlerinden dolayı olsa gerek.) Çamur Şevket bu uyarıya tepki gösterir:

"Binin, binin, bizde araba var, seneye ben yine giderim hacıya."

Örnek, belki biraz uç, ama muhteşem. Şarapçılıkla geçinen, ama kendini Müslüman hisseden; hacca gitmiş ama, kadınlardan ve kıyafetlerinden rahatsız olmayan bir kültürel sentezdi bu.

Ve Anadolu'ya özgü bir sentez. Çamur Şevket ise, yetmişli yıllarda pek çok kişinin yadırgamayacağı bir insan tipi.

Çamur Şevket, bugün Anadolu şarapçılığında önemli bir yere sahip olan Pamukkale Şarapçılık'ı yöneten, dört kardeşten birisi.

Yıllar önce, Bir Yudum Şarap Derneği'nin düzenlediği ve birçok şarap firmasının temsilcilerinin de katıldığı bir toplantıda, kardeşlerden bir diğeri olan, Pamukkale Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Tokat ile tanışma fırsatım oldu. Son derece mütevazı kişiliği dikkatimi çekti.

Yetmişli yıllarda, bu yıl kaybettiğimiz ve şarabın profesörü diye anılan, Prof. Dr. Nihat Aktan'ın öğrencisi olmuş. Daha sonra, Anadolu Şarapçılığını geliştirmek tutkusu, hoca ile öğrencisinin yollarını tekrar kesiştirmiş.

Saygı ve özlemle andığım Nihat Hoca ve arkadaşlarının bir dernek çerçevesinde yaymaya çalıştıkları, "Şarabın sadece bir içki olmadığı" fikrine Yasin Bey de yürekten inanıyor.

Bu toplantıda, dünyanın en ağır ve en haksız verilerinin, Anadolu Şarapçılığı üzerindeki baskısına rağmen, bu sektörde oldukça olumlu gelişmelerin yaşandığını öğrenmiştik.

Hadi Atilla İlhan ile bitirelim. “Şarabın gazabından kork, çünkü fena kırmızıdır.”