Önümüzdeki seçimin en önemli değişkenlerinden biri, İYİ Partinin rolü olacaktır. Bu defa ittifak olarak değil de müstakil olarak seçimlere katılmaya karar veren İYİ Parti hem seçimin kaderinde hem de kendi geleceğinin belirlenmesinde önemli bir risk aldı.
Geçen seçimde Millet İttifakı karşısında seçim kazanmada pay sahibi olan bu parti yönetimi çeşitli nedenlerle bu defa kazandırmak değil de adeta kaybettirmek için çaba sarf edecek, daha doğrusu başarı ölçüsünü buna endekslemiş durumda.
Meral Akşener ve kurmayları ittifakın partilerine zarar verdiğini ve müstakil olarak katılım ile daha avantajlı olacaklarını düşünmüş olabilirler. Ancak o iş o kadar basit bir denkleme dayandırılamaz.
Bu seçimlerin en kritik ölçüsü şüphesiz İstanbul sonucu olacaktır. Akşener de belli ki bu sonuçta, kazananın İmamoğlu değil de Erdoğan olması hedefini benimsemiş.
Buna gerekçe olarak da partisine mensup birçok belediye meclis üyesi, parti yöneticisi ve milletvekilinin istifasını CHP’li belediye başkanları ve parti yöneticilerine fatura etmektedir. Belki bazı telkinler veya pazarlıklar olmuş olabilir. Ancak İYİ Partideki çözülmenin nedenlerini bunlarda aramak kolaycılık olur.
Seçimlere müstakil olarak girmeye karar veren bu partideki profesyoneller gidişatı görmektedir. Yerel seçimlerden hüsranla çıkacağı neredeyse kesin olan bir partide profesyonel siyasetçileri tutmak zorlaşır.
Öte yandan bir de tercih sorunu da bunda rol oynamaktadır. İmamoğlu ve Yavaş’ın kaybetmesine yönelik bir tercihte İYİ Partili pek çok siyasetçi ve de tabii ki seçmen rol almak istemeyecektir. Bu AKP ile CHP’nin çekiştiği birçok seçim bölgesinde seçmen tercihlerine de yansıyacaktır.
İYİ Parti kadroları ve seçmeni, MHP gibi katı bir ideolojik bağ ile partisine bağlı değildir. Şüphesiz bir kısmı öyle olabilir ama ağırlıklı bölümü modern muhafazakârdır. Yani CHP’den çok AKP’ye karşıdır.
Özellikle şehirli ve batılı İYİ Parti seçmenini büyük bölümü, kazanma şansı bulunmayan seçim bölgelerinde ikinci tercihini kullanacaktır. Dolayısıyla ittifak içinde tutabildiği miktarda seçmeni müstakil yarışta tutması neredeyse imkânsızdır. Zaten şu andan itibaren güvenilir kamuoyu araştırmalarından biz İYİ Partinin oy oranlarında yükselişi değil düşüşü görmeye başlayacağız.
Özellikle de iktidar/Saray ile kader seçimi olacak olan İstanbul ve Ankara’da İYİ Parti seçmeninin büyük bölümünün ikinci tercihine yönelmesi sürpriz olmayacaktır. Kaldı ki İmamoğlu ve Yavaş isimleri bu partinin modern muhafazakar seçmenleri için soğuk duracakları isimler de değildir.
İsimlerden bağımsız olarak İzmir, Muğla, Çanakkale ve Antalya gibi batı metropollerinde de İYİ Parti hangi adayları çıkarırsa çıkarsın iddialı olamayacakları için, seçmeninin büyük bölümünün CHP’li adaya yöneleceğini söylemek için çok müneccim olmaya gerek yok.