GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
12 Nisan 2011 Salı

Ne dedi liderler? Yersen…

Aziz Başkan’ın 7. yılı nedeniyle düzenlenen basın toplantısına sürünerek gidip, aynı akşam ege tv’de ‘Söz Meclisten İçeri’ programında ‘son nefesimi’ verdikten sonra gribal durumlardan yorgan döşek yatınca… Haliyle yazı dünyasında bir hayli gerilerde kaldık.
Hoş, kalmasaydık da ne yazacaktık ‘siyasi falcılık’tan öte; o da ayrı bir mevzudur yani.
Aday adaylarıyla ilgili ‘kimin torbadan çıkacağı’ üzerine yorum yazan arkadaşlar alınmasınlar!
Siyasi liderler oralı bile değilken; başvuruda bulunan ya da lider tarafından ‘atanmayı’ bekleyenlerin üzerinden ‘o olur, o olmazsa bu olur, ya bundadır ya şunda/helvacının kızında’ meali yazılarla günü kurtarmak, köşe yazıcının bir nevi kaderi oluyorsa, iki dudağında demokrasi gülü bitmiş liderler utanmıyorsa; kader utansın, o da utanmazsa ileri demokrasimiz utansın arkadaşlar, ne diyelim!
*
Ben normale dönerken, aday adaylarının Ankara’da genel merkezler önünde ya da telefon başlarında bekleşmesi de nihayetinde sona erdi; bir kısmı muradına erdi, bir kısmı hayata/politikaya/partisine küstü.  
-Teşbihte hata olmaz- yeniden milletvekili adayı gösterilmeyi bekleyenlerin önemlice bir bölümü hatta… Eşekten düşmüş gibi oldu.
‘Göle attık bir maya/ya tuta ya tutmaya’ diyenler ise az buruklukla gündelik hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar elbet…
Biz köşe yazarları da önümüze konulan tabldotları eşeleyip yağı/unu/tuzu üzerine gurmelik yapmakla mükellefiz hala…
En karıştırılan tabldot da ‘size yepyeni bir menü sunacağız’ beklentisine sokulan,
Ak Parti’den nefrete doyamadığı için CHP’den gelecek aşa umut bağlamış İzmirlilerin ‘ne hissettikleri’ üzerine oluyor haliyle.
Yolda yürürken her üç adımda bir aday adayına çarpılan güzel kentimde, Kılıçdaroğlu ve ekibinin ‘yerseniz’ diye önümüze sürdüğü liste, daha ilk dakikada bombardımana tutuldu. Aday yapılmayanların öfkesini/kırgınlığını/kızgınlığını anlamak/adlandırmak kolay da, ölse AKP’ye oy vermeyecek, CHP’ye toz kondurmamış olanların ‘biz bunlara mı oy vereceğiz’ tepkilerine ne diyeceğiz peki?
Bugüne kadar ‘AKP bir daha iktidar olmasın da ne olursa olsun’ diyen dostlardan gelen telefonlar, CHP’ye yönelik öfke/kızgınlık cümleleri, beni bile şaşırttı. Beni bile diyorum; çünkü İzmir CHP’nin iki seçim bölgesinde, 4 bilemedin 5 isimden başka ‘hak etmiş’ diyebileceğim bir isme rastlamadığım ve benim için CHP’ye oy vermek her seçimde ‘kara kara düşünülecek bir mevzu’ olduğu için… Benim ‘bu yemek olmamış’ demem fazlasıyla olağan/normal ama CHP’den başka kuş pardon parti bilmemiş, sanki iyi günde/kötü günde dercesine bu parti ile nikah kıymış olan İzmirliler, ‘biz bu yemeği beğenmedik’ diyorlarsa, orada duracaksın işte.
Üstelik bu İzmirliler, ‘CHP hep bunu yapıyor, nasıl olsa İzmir cepte/elde var bir/garanti mantığıyla bizim önümüze al bunu ye işte deyip saçma sapan bir yemek koyuyor. Bunun adı dayatmadır. İzmir’i hafife almaktır. Biz karın doyurmak değil, İzmir’e özgü lezzetlerle parmaklarımızı yemek istiyoruz. Alsınlar bu yemeği de kafalarına çalsınlar’ diye çığlık atıyorsa…
‘12 Haziran’da İzmir şaşırtırsa sakın ola şaşırmayın kardeşim’ deyip, CHP mevzunu şimdilik kapatıyorum.
*
AKP İzmir’e gelince…
‘Bundan iyisi Şamda kayısı’ diyeceğim ama diyemiyorum.
Ak Parti’ninki CHP İzmir listelerine göre, çok daha düşünülerek, çok daha ince eleyip sık dokunarak tasarlanmış bir liste olduğu tartışma götürmez.
Mesela, seçilebilir sırada iki tane dişli ‘kadın gibi kadın’ var.
Mesela 9 yıldır AKP İzmir’de kazansın diye taş taşımış/ocağa odun atmış, zaman zaman kenara itilseler de partilerinden/çalışmaktan vazgeçmemiş İzmir’de yaşayıp İzmir’de kazanıp İzmir’de harcayan parti emekçileri/teşkilat neferleri var.
İzmir’e laf söylemeyip karınca kararınca hizmet etmiş bakanlar var.
Ama ortada, fasa fiso bir ‘temayül garabeti’ de var. 
Sen tutup CHP’lileri kıskandıran düzende/katılımda ‘ön seçim gibi’ bir parti içi yoklama yapacaksın, sonra sonuçlarını kamuoyuna açıklayacaksın; ardından Ankara’da iki yazılı/üç sözlü sınav çekeceksin; sonra?
Sonra da ‘şaka yaptım/kandırdım!’ dercesine, -daha önce de yaptığın gibi- temayül sonuçlarının şampiyonlarını bile yok sayacaksın.
1. bölgenin birincisi Bilal Doğan’ı seçilmesi mucize olan 7. sıraya koyarken, 2. bölgenin birincisi Mehmet Bayındır’ı görünmez yapacaksın.
“Göstermelik yoklama yapacağına yapmasaydın kardeşim, Tayyip Erdoğan tek seçicidir/yoklama/moklama yok, o ne derse o deseydin, AKP ayağa mı kalkacaktı, nümayiş mi yapacaktı tüm ülkede/yavru vatanda” demezler mi adama?
CHP’liler bile önseçim diye homur homur yapıp oturmadılar mı bir yerlerinin üzerine?    
 
Bir de İlhan İşbilen diye bir isim var AKP’nin 1. bölge 3. sırasında, ki…
Dün Söz Meclisten İçeri ekibi olarak katıldığımız Ege tv’deki seçim özel programında, aday adaylarından Kemeraltı’na dönen odalarda/koridorlarda önümüze gelene ‘kimdir bu İşbilen’ diye sorduk.
Ve yanıt alamadık iyi mi?
‘Valla ben de bilmiyorum, sanayiciymiş’ dediler, başka da bir şey bilemediler.
Şifreleri kırarak bugün öğreniyoruz ki, seçilmiş aday listelerinde ‘sanayici’ olarak geçen İlhan İşbilen, yıllar önce Zaman Gazetesi Genel Müdürü olarak, ‘Fettullah Hoca'ya hizmet vermiş’ bir isimmiş.
İzmir’in neresinde oturur, şu an ne üretir, İzmir’e kazandırmayı düşündüğü işler nedir; hiç bilmiyoruz.
Detayları öğrendiğimizde sizlerle paylaşacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın.
 
Aday listeleriyle ilgili içimizi dökmeye devam edeceğiz.
Siz de ‘Allah ne verdiyse’ söylemek, düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız, biz yani Ümit Yaldız, Nedim Atilla ve bendeniz, bu akşam 20.30’da yine Ege Tv ekranlarındayız.
 ‘Söz Meclisten İçeri’ ekibi olarak, bekleriz…