GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
13 Temmuz 2024 Cumartesi

Müsavat Dervişoğlu’nu dinlerken…

Geçen gün TBMM Grup Toplantısında İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun konuşmasının bir bölümünü dinledim. Etkili bir üslupla anlattıkları arasında bana ilginç gelen yönleri oldu doğrusu. Buna değineceğim. Ama önce bu konuşmayı dinlerken, bir anda geçmişte yaşadığım bir olaya gitti zihnim. Onu anlatmak isterim.

Milliyet Ege’de yazıyorum o zamanlar. Epeyce yıllar geçti üzerinden. Bergama Ticaret Odası bir etkinlik düzenlemişti. İstanbul Ortadoks Patrikanesi Başpiskoposu Bartholomeos’u davet etmiş, Kızılavlu (İlk en önemli Kiliselerden biri) bahçesinde sembolik bir ayin töreni düzenlenmişti.

Maksat inanç turizmi kapsamında, Hristiyanların ilgisini çekip, buraya yönelik turist çekmekti. Bu ayin töreni sırasında MHP ve İşçi Partisi (şimdiki Vatan) teşkilatları da bu durumu protesto etmek, ayini etkisiz kılmak için, ses düzeneği kurarak Mehter Marşı söylemişlerdi.

Bu haber olunca, ben de eleştirel bir köşe yazısı yazmıştım. Bu protestoyu doğru bulmamıştım. Kızılavlu Klisesi, bir Hristiyan mabedidir. Burada bir Başpiskopos dua etti diye, burası Hristiyanların olacak değil. Nitekim birçok belediye başkanının daveti ile Bartholomeos çeşitli il ve ilçelerde ziyaretlerde bulunmaktadır.

Bu eleştirimde bu anlayışla protestonun doğru olmadığını anlatırken, o zaman Ayasofya ve Meryem Ana Evi önünde de turistler gelince Mehter Marşı okuyun dedim.

Bu yazı yayınlandık birkaç saat sonra biri aradı. Buyurun dedim. “Ben MHP İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu” dedi. Ve ardından tehdit edici sözler söyledi. “Bunu senin yanına bırakmayız” dedi. “Elinizden geleni ardınıza koymayın” diyerek kapattım ben de telefonu.

Tabii, bu durumdan evde hiç söz etmedim. Ancak iş sevimsiz bir hal almıştı. MHP İl Başkanlığı sayfasında bu yazıya yer vererek beni hedef gösteriyorlardı. Hatta o dönem Milliyet’te görev yapan Deniz Sipahi’nin yazısına da yer vererek, beni tehdit ediyor ve onu övüyorlardı.

Tedirgin oldum tabi. Ertesi günü üniversitede dekan ve bazı hocalarım, “Dur biz de devreye girmeye çalışalım” dediler, bu yayını kaldırmaları için. Sen de alttan al biraz diye tembih etmişti rahmetli Nuri Bilgin hocam. Deniz Sipahi’de bana, “Hocam ben de Müsavat Bey ile konuşacağım” demişti.

Sonraki yazımın başlığı, “Eleştiri Hakkı” idi. Yani iftira atmadığımı, hakaret etmediğimi ama bu protestoyu doğru bulmadığım için eleştiri hakkımı kullandığımı yazdım.

Birkaç ay sonra Karşıyaka Belediyesi’nin düzenlediği bir toplantıya katılmıştım. Sanırım konu Kentsel Dönüşüm idi. MHP İl Başkanı Musavat Dervişoğlu da salonda idi. Benim yakınımdan geçerken, yanıma geldi. “Engin hocam nasılsın?” dedi ve ben de ona hatırını sordum ve ayrıldık. Bugüne kadar bir daha da görüşmedik.

Gelelim İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu’nun Grup Konuşmasına. Güncel konular üzerinden gerçekleşen bu konuşmada beklendiği gibi “Bozkurt”a sahip çıkan sözler söyledi. Ardından emekli maaşları ve asgari ücret konusunda oldukça sert ifadeler kullanıp, “defolun gidin, bu millet kurtulsun” gibi bir sertliğe ulaştırdı konuşmasını.

Bu önemli tutum. Yani Erdoğan’a yakın değil cepheden eleştiren bir tavır ile İYİ Parti varlığını sürdürebilir çünkü. Aynen Yeniden Refah Partisi gibi. Bu türden muhafazakar muhalefet partileri, iktidarı eleştirip, muhafazakar ve milliyetçi değerlere sahip çıkarak, AKP’den uzaklaşmak isteyen seçmene davet çıkarabilirler.

Benim konuşmada en çok dikkatimi çeken bölümü AKP’nin hazırladığı, “Kadının kocasının soyadını almasına yönelik” düzenlemeyi içeren kanun teklifine yönelttiği eleştiriydi. Aile bütünlüğünün korunması gerekçesine dayanan bu düzenlemeyi çok iyi bir yerden eleştirdi.

Aile bütünlüğünün soyadı ile korunamayacağını vurguladı. Bu ülkede rekor düzeyde kadın cinayeti işlendiğini ve bu konuda ne yazık ki yeterli önlemlerin alınmadığına dikkat çekip, kadına yönelik şiddet konusunda caydırıcı cezaların olmamasının en önemli sorun olduğunu vurguladı.

Devlet kadınları koruyamıyor vurgusu yaptı. Yılda yüzlerce kadın, cebinde koruma belgesi ile gezerken öldürülüyor hatırlatması önemliydi.

Bu konuşma ve eleştiri noktası, kritik bir öneme sahiptir. Çünkü muhafazakar olarak aile ve din gibi kurumlar konusunda duyarlılık göstermek başka, ama bu çağda kadına dini metinlerden hareketle rol ve konum biçmek başka.