GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
18 Haziran 2024 Salı

Mahalle çok karıştı!

31 Mart seçimlerinden sonra, siyaset arenası baş döndürücü bir şekilde hareketli. Olup bitenleri açıklamaya kalktığınızda, ertesi gün başka bir olay veya değişken devreye giriyor ve değerlendirmenizi yenilemeniz gerekiyor.

Bu hareketli gündemin en belirleyici nedeni, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi ve kendine yönelik seçmen desteğinin erimesidir. Kendi tarafından gündeme sokulan bütün hamleler, siyasi ömrünü uzatmaya yönelik oyun kurma çabasının ürünleridir.

Özgür Özel ile birlikte yumuşama mesajları vermesi, Meral Akşener ile görüşmesi ve Ayşe Ateş’i Saray’da kabul etmesi. Bunlar 31 Mart öncesi olacak şeyler değildi.

Bütün bunlara bakarak, Erdoğan’ın MHP’den kurtulmak istediğini düşünenler var. Çünkü artık gerilim siyaseti desteğini artırmayı bırakın, korumada bile işe yaramıyor. Normalleşme ve yumuşama lafları bunca yıl sonra bu nedenle devrede.

Gerçekten yumuşama ve normalleşme karşılık bulursa, o zaman da MHP’ye ihtiyaç azalabilir.

Şimdi hepimizin de izlediği gibi, Sinan Ateş suikastı, çok kritik öneme sahip. Bu hem siyasetin ne kadar suç batağında olduğunu göstermekte hem de ortakların, adeta suç ortağı olduğunu göstermektedir.

Güpegündüz Ankara merkezinde işlenen bu cinayet, açık ki, parti içi bir davaya yönelik. Bu nedenle Erdoğan, bir buçuk yıl bu konuda üç maymunu oynarken, birden bire Ayşe Ateş ile görüştü ve “Gereğini yapacağım” dedi.

Bu hamleye karşı hamle, “Bana Allah Yeter” yüzüklü elinin altındaki dosya görüntüsü ile Devlet Bahçeli’den geldi. Bu görüntü, Sinan Ateş cinayeti ile uğraşma, yoksa bizde de dosya var mesajı gibi algılandı. Yani sadece iktidar ortağı değil, aynı zamanda suç ortağıyız mesajı gibi de okundu bu durum, doğal olarak.

Erdoğan’ın MHP ve Bahçeli ile ortaklığı, seçim ittifakı ile sınırlı değil. Her ne kadar eskisi gibi bakanlıklar paylaşılmasa da, devletin/iktidarın paylaşıldığı çok açık. Bu anlamda MHP’li bakanın olması şart değil. MHP’li valiler, kaymakamlar, rektörler, hakimler, savcılar, emniyet müdürleri var çok sayıda.

Yani bu sadece seçim ittifakı değil, bir koalisyon aynı zamanda. Aynen daha önce AKP ile FETÖ koalisyonu gibi. O dağılınca, yerine Erdoğan bunu ikame etti. Ve bu koalisyona son vermek kolay olmaz. Çok yol alınmış, çok şey paylaşılmış durumda. Bu nedenle böyle bir ayrılık, aynı zamanda sert bir hesaplaşmayı göze almayı gerektirir.

Ama öte yandan da bu koalisyonun, seçmen desteği bakımından ömrü tamamlanmış durumda.

Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzatmak için, CHP ile farklı bir ilişkiyi deneme girişimleri, seçmen nezdinde pek de karşılık bulmuş sayılmaz. Saray medyasının özellikle Özgür Özel’i ön plana çıkarmaya çalışarak, CHP içinde Özel ve İmamoğlu geriliminden medet umması da istenilen sonucu vermeyebilir.

Nitekim İstanbul’da Özel’in Erdoğan’ın kırmızı çizgilerine yönelik eleştirileri, Erdoğan tarafından, İmamoğlu’nun etkisi olarak okundu. Oradaki çatlağı derinleştirme hamlesi, henüz işe yaramış gözükmüyor.

Ancak, Özgür Özel ve bazı İYİ Partili milletvekillerinin Sinan Ateş suikastı davası üzerinden ses yükseltmeleri, Erdoğan ile Bahçeli ortaklığını (Biz ayrılamayız sözlerine rağmen) zorlayacak sonuçlara gebe gözüküyor.