GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
12 Mart 2013 Salı

Mostar’dan Malabadi’ye giden mesaj…

Bir yanda Türk insanının yakından tanıdığı Mostar Köprüsü… Boşnakça adı Stari Most… Bosna-Hersek’in adı gibi Mostar şehrinden geçen, Osmanlı’nın baş mimarı, mimarların piri Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprü… Diğer yanda ise Diyarbakır’ın simge tarihi eserlerinden birisi, 10 ve 11. yüzyılda kentte hüküm süren Kürt ve Arap Hanedanı Mervaniler döneminde inşa edilen Malabadi Köprüsü… İkisinin arasında hem zaman hem de anlam farkı oldukça belirgin... Farklı olmasına rağmen aynı amaç için yıllar sonra bir organizasyonda kullanıldılar. Balkan-Anadolu Derneği tarafından düzenlenen AK Parti İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in öncülük ettiği heyet Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki sorunları çözmek için başlatılan sürece destek vermek için bölgeye gitti. Ziyaretin adına da ‘Mostar’dan Malabadi’ye barış köprüsü’ adı verildi.
 
Yıllarca Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda birlikte savaşan, düşmana aynı cepheden kurşun sıkan, aynı toprağa düşen insanların geçen zamanda ayrışması, karşı karşıya getirilmesi, birbirine kurşun sıkmasına bir dur denilmeliydi. Bunun için daha önce bir çalışma başlatıldı. Habur’dan giren teröristlerin şovları ile gündeme gelen süreç daha sonra işin mimarları tarafından “başarısız olduk” denilerek kayıtlara geçirildi. Aradan geçen süreçte ardı ardına gelen şehitler yeni sürecin bir an önce başlatılması gereğini ortaya koydu. Şu anda MHP’nin hiç destek vermediği CHP’nin ise gelgitler yaşadığı bol bol eleştirdiği süreç devam ediyor.
 
Süreç ile ilgili yürütülen çalışmalar aralıksız sürerken, her gün yeni gelişmeler olurken AK Parti’nin farklı ismi Rıfat Sait bölgeye giderek 100 kişilik grup ile çıkarma yaptı. Orada, halaylar çekildi, Balkan yöresine ait müzikler çalındı, oyunlar oynandı. Kısaca “Hepimiz kardeşiz, bu kin, nefret niye?” diye soruldu. Diyarbakır-Mardin ekseninde yapılan temaslarda bölgenin önemli isimleri ile bir araya gelindi. Süreç ve gelinen nokta masaya yatırıldı. “Balkan Türkleri olarak size hor bakmıyoruz, biz birlikte bu vatanı kurduk” mesajı verildi.
 
Elbette ki ziyaret ile birlikte arada önemli gerçekler de ortaya çıktı. İki günlük dolu program boyunca biz de heyette yer aldık. Orada yapılan açıklamaları kamuoyu ile paylaştık. Halkın duygu ve düşüncelerini yansıttık. Öncelikli olarak bölgede yaşayan insanlar akan kanın durmasını istiyor. Kiminle konuştuysak ‘Artık insanlar ölmesin’ diyor. Tabi ki bu işten nemalananlar ve çıkar gurupları ayrı bir kenara konulmalı. 30 yıldır yaşanan süreç içinde silah tüccarlarından, kaçakçılara kadar birçok kişi kendine rol biçip nema sağlamış. Halen daha devam ediyor. Bu işi baltalamak isteyen muhakkak olacaktır. Halka rağmen hiçbir şeyin yapılamayacağı zaten zamanı geldiğinde ortaya çıkacak.
 
BAYDEMİR’İN DURUMU
Sürecin önemli mimarlarından biri olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile uzun uzun sohbet etme fırsatı bulduk. Baydemir çok dolu ve akıllı birisi... İzmir’den gelen heyeti güllerle kapıda karşılayan Baydemir’in tavırları herkesten takdir topladı. O da bu sürecin bitmesini istiyor. İstiyor ama konuşmasından çok da fazla yetkili olmadığı anlaşılıyor. Aslında Baydemir kendisine verilen rolü yerine getiriyor. Akşam yemeğinde ise daha samimi bir ortam oluştu. Küçük gruplar halinde yapılan sohbet ortamında 1992 yılından bu yana 10 kez suikast teşebbüsü ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Hatta bu girişimlerden bir tanesi de şu sözlerle: ‘Adam tetiğe bastı ama silah tutukluk yaptı… Buna kader mi dersiniz ne derseniz bilemem… Belki şu anda sizinle olmayacaktım’ Konuşmasında çok önemli bir bilgi daha verdi: Bana suikast düzenleyenlerin, öldürmek isteyenlerin bir bölümü bugün Ergenekon Davası kapsamında cezaevinde bulunuyor…
Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılamadığını söylerken Uludere’de hayatını kaybeden 34 kişiyi hatırlattı. O da Başbakan Tayyip Erdoğan gibi derin devletin bitmediğini, sadece pasif duruma geçtiğini ifade ediyor. Başlatılan sürecin dış güçlerden çok içyapılar ve içerideki odaklar tarafından sabote edilebileceğine inanıyor. Bu arada yerel yönetimlere geniş yetki vermesi için çıkartılan Büyükşehir Yasası’nın Kürt sorunun çözümüne hiç fayda etmeyeceğini ifade etti.
 
Baydemir’in cevabını veremediği bir de soru var! “30 yıldır yapılan mücadele sadece dil, kültür, anadilde eğitim ve sosyal haklar için miydi?”
Baydemir, ilerideki talepler yani ayrı devlet, ayrı toprak, ayrı yönetim kısaca özerklik ile ilgili sorulara cevap veremiyor. Bu konuda “Uzun, üzerinde tartışılması gereken mesele” ifadelerini kullanıyor. İşte süreç burada tıkanıyor. PKK ve dağ kadrosunun ileride ne isteyeceğini o da anlatamıyor.
 
Baydemir sadece bir kesimin yerel lideri olmanın dışında bir belediye başkanı… İzmir’in, Ankara’nın, İstanbul’un belediye başkanları ne hakka sahipse İçişleri Bakanlığı düzeyinde kendi ilini temsil ediyor. Baydemir, kentsel dönüşüm konusuna önem vermiş. Kentin ovalarla çevrili olması gelişmesinde önemli faktör… Şehir başka yere taşınmış. Bir de hizmetler var. Çoğu söz verdiği projeleri yerine getiremese de bürokrasiden şikayet ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile ortak yanları var. O da bakanlıklardan randevu alamadığını söylüyor. Hatta “Bazı bakanlar ile görüşüyorum ama Maliye Bakanı Mehmet Şimşek telefonuma bile çıkmıyor, oturup konuşamıyoruz” diyor. Bu yüzden raylı sistem projesi için İller Bankası’ndan alacağı kredi sekteye uğramış.
 
AK PARTİ’NİN TAVRI
Bölgede BDP-KCK VE PKK üçgeninde yaşanan gelişmeler sürekli farklı gündem maddeleri ile yeniden ortaya çıkarken AK Parti’nin durumu da ayrı bir konu... İzmir heyetine eşlik eden Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu çok güçlü bir isim... Oya Eronat ise aynı zamanda şehit annesi... Diğer milletvekilleri de kendi çaplarında önemli yerlerdeler. AK Parti ile BDP aynı tabana hitap ediyor. O yüzden, Batı’daki partililer kadar keskin olamıyorlar. Oldukça ılımlı tabiri caizse ‘suya sabuna dokunmayan’ bir yapıları var. CHP’nin artık adı bile anılmaz olmuş. O cephede ise parti halen Sezgin Tanrıkulu ve Mesut Değer arasında yaşanan kavgaya mahkum… AK Parti’nin görevden alınan il başkanının yerine partide aktif görevlerde bulunan Avukat Aydın Altaç getirilmiş. Avukatlık mesleği gereği süreci de hukuki olarak inceliyor. BDP’li milletvekillerinin süreci baltalamaya çalıştığına inanıyor. Ayrıca devletin doğrudan İmralı ile görüşmesini daha doğru buluyor.
 
SAİT’İN KARNESİ
Gelelim Rıfat Sait’e… Balkan-Anadolu Derneği ile yaptığı faaliyetlere bir yenisini daha ekleyen Sait, öncelikli olarak “Göçmenleri temsil etmiyor” sözlerinden nefret ediyor. Bazı göçmen dernek temsilcilerinin tepki gösterdiği Sait, hemşerilerinin desteğini aldığının kanıtı olarak da genel seçimlerde altıncı sırada olmasına rağmen seçilmesini gösteriyor. İlginç kişiliği, hızlı yapısı, çabuk sinirlenip kızan sonra da hemen sönen ateşi ile bilinen Sait’in birçok farklı özelliği bulunuyor. Zaman zaman milletvekilleri tarafından halka çok yakın olmakla ve hemen ulaşılabilir yönünden dolayı eleştirilen Sait, son bombasını açılım süreci ile patlattı. Şanlı Urfa’ya giderek orada halay çeken, İstanbul’a çıkarma yaparak AK Parti belediyecilini anlatan Sait, bu kez barış, kardeşlik ve terör sorunu için Diyarbakır-Mardin’den mesaj vererek parti içinde öne çıkmayı başardı. Bana göre Sait’in seçildiği günden bu yana en prestijli işi buydu. Diğerleri parti içinde eleştiri alsa da buna kimse bir şey diyemedi. Sait’in hanesine bir artı daha yazıldı.