GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Ocak 2014 Pazartesi

Konak’ta da sorun var Kınık’ta da…

CHP İzmir’de ‘değişim’ senaryoları başlıklı yazıya inanılmaz tepkiler geldi. Kentin dört yanından yorum yağmuru… Onlarca telefon, e-posta…
Anlaşılan o ki İzmir ciddi bir değişim bekliyor. Revizyon talebi neredeyse kentin her noktasından yükseliyor. Beş yıllık süreçte hayal kırıklığı yaratan yahut 10-15 yıllık süreçte ‘metal yorgunluğu’ yaşayan/yaşatan başkanlar açısından bu durum elbette iyi değil.
Peki, CHP üst yönetimi bu talebi ne kadar duyuyor, görüyor, biliyor dersiniz?
İlk parti atamalara bakarak bu talebi gördüğünü söyleyemeyiz.
13 atama yaptı CHP genel merkezi şu ana kadar.
2’si CHP’nin iktidara gelemediği ilçelerdi.
Kalan 11 ilçede sadece Torbalı’da değişime gidildi. Onun da nedeni Başkan İsmail Uygur’un yaşadığı hukuki sıkıntıydı. Eğer böyle bir sorun olmasaydı Uygur’un yerini korumasına banko gözüyle bakılıyordu.
Hem genel merkez hem Kocaoğlu cephesinde güçlüydü çünkü Uygur. Hatta Başkan Kocaoğlu’nun özellikle çöp krizinde diğer ilçe belediye başkanlarına örnek gösterdiği bir başkandı. Partinin önemli mevkilerinde yer alanların (il başkanı, milletvekilleri) açıkça istenmeyen adam ilan ettiği Kınık Belediye Başkanı Süleyman Kaya’nın bile PM’den aday olarak çıktığı süreçte CHP genel merkezi ‘değişim’ talebini kalan ilçelerde yerine getirebilir mi dersiniz?
Rivayetler muhtelif… Senaryolar tutarsız.
Kimilerine göre CHP üst yönetimi ilk partide ‘bankoları’ açıkladı. Kalan ilçelerde ciddi bir değişime imza atacak. Kimilerine göreyse değişim talebi karşılık bulmayacak. Mevcutlarla önemli ölçüde yola devam edilecek.
Bana göre her iki senaryo da İzmir’de sıkıntı yaratır.
Ciddi bir değişime gidilmesi bir önceki yazıda yaptığım benzetmeyle açıklamak gerekirse, ‘sıfır numara’ tıraş da sıkıntı olur ‘uçlardan azıcık’ almak da…
Sıfır numara tıraş ‘eski-yeni’ çatışmasının gölgesinde siyasi bir tasfiye olarak algılanabilir.
Uçlardan azıcık almak da kamuoyundaki ‘değişim’ beklentisine merhem olmaz.
Malum önümüz yaz… İzmir’in kışının bile yumuşak geçtiği düşünülürse İzmir’in ihtiyacı olan ‘subay tıraşıdır’
Yanlar sıfıra yakın, en çok üç, üstler beş numara…
İzleyip göreceğiz.
Çin işkencesine dönen sürecin bitmesine artık sayılı günler var. 9 Şubat’ta yapılacağı söylenen PM’nin biraz daha erkene çekilmesi gündemde. Ayın başında toplantının yapılacağı konuşuluyor. Bu konuda Kocaoğlu’nun da görüşü aynı… Sürecin artık bitmesi, adayların netleşmesi gerekiyor. AK Parti’nin süreci geç başlatıp daha erken tamamlaması ‘içe dönük’ rekabetle enerji kaybını önledi. AK Parti adayları maddi-manevi tüm güçlerini rakipleri CHP’lilere sakladı.
Öte yandan 15 Temmuz’dan bu yana sokakları arşınlayan, her türlü iç saldırıya karşı savunma yapmaktan yorulan CHP’liler gelinen noktada klinik vakaya dönüşmek üzere…
Duyduğum/bildiğim kadarıyla pek çoğu sakinleştirici almaya başladı.
Sadece aday adayları değil… Başkanların da pek çoğu aynı durumda…  
Hala direnenler var belki… Ama onlar da ‘pes’ etmek üzere.
Ama yüzde 90’ı ‘pert’ vaziyette CHP adaylarının… Peki, klinik vakaya dönüşen aday adayları ‘aday gösterildiklerinde’ hangi enerjiyle çıkacaklar rakiplerinin karşısına?
İşte Kocaoğlu’nu da asıl düşündüren de budur diye düşünüyorum.
Gelelim iç isyanlara…
Her seçim dönemi yaşadığımız bir tablo aslında. Aday gösterilemeyenin isyan ve istifa etmesi… Güzelbahçe’de Ertan Avkıran, Foça’da Osman Mert…
Hem istifa ettiler hem bayrak çektiler. İmkânları olsa rakip partinin adayı olacaklar. Avkıran bağımsız çıkmanın hesabını yapıyor. Osman Mert’in de rakip partinin adayına destek vereceği konuşuluyor. Atanan başkanlar açısından konuşmuyorum. Ama yaptıkları açıklamaların her ikisine yakışmadığını düşünüyorum. Aradan bir süre geçtikten sonra inanıyorum ki onlar da sıcağı sıcağına yaptıkları bu açıklamalardan rahatsız olacaklardır. Çünkü özellikle Ertan Avkıran gibi partisi CHP sayesinde 2 dönem Güzelbahçe’ye başkanlık etme onuruna nail olmuş birinin ‘CHP’ye hakkımı helal etmiyorum’ demesi manidar ve de ironiktir.

Dedik ya bunlar hemen her seçim döneminde gördüğümüz, duygusal temelli çıkışlar.  
Ama siyasetin öteki yüzünde farklı örnekler de var.
Güzelbahçe’nin iki adayı Mustafa Gürkan ve Uğur Yelekli gibi…
Her ikisi de birkaç saat sonra kendilerine bu süreçte destek olan herkese teşekkür ederek aday gösterilen Başkan Mustafa İnce’yi tebrik etti. Kim ne derse desin… Siyasetin fair-play ödülü varsa hem Gürkan hem Yelekli hak etmiştir. Çünkü aday gösterilmemek kolay değildir. Birkaç saat sonra açıklama yaparak ‘adayın yanındayız’ diyebilmek hiç kolay değildir.
Bu süreçlerin ardından aylarca süren tedavilerle hayata dönenleri biliyoruz çünkü. Siyasi centilmenlikleri için Yelekli ve Gürkan’ı bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum.

Burada en zor olanı Kocaoğlu’nun pozisyonu…
Aday gösterilenler kerameti kendilerinde görecek. Ki görüyorlar zaten. Hatta aynaya bakıp ‘Ben ne vazgeçilmez adamım/adayım be’ diye böbürlenecekler hafiften.
Gösterilmeyenlerse kabahati Kocaoğlu’nda bulacak. Ki buluyorlar. Foça aday adayı Osman Mert’in yaptığı gibi zehir zemberek konuşacak.  
Bir kısmı da olan biteni içine atıp Kocaoğlu’nu defterlerinden silecek. Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranması mümkün görünmeyen Aziz Başkan ise ‘Konak-Bornova çukurunda’ patinaj çekerken öteki ilçelerde atı alan Üsküdar’ı geçecek muhtemelen…