GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
24 Aralık 2010 Cuma

Kıyı Türkleri

Son Türk Devletini kuran Türklere ’“Kıyı Türkleri’” denir!..*
Onlar ki, mazlum Kürtlere şefkat göstermeyen zalim(!) Türklerdir... Başbakan Erdoğan’’dan hoşlanmazlar... İyi eğitim almışlardır, AKP’’ye oy vermezler’… Bu da yetmiyormuş gibi, CHP’’ye oy verirler. Cumhuriyetçidirler. Laiktirler. Türbanla başları hoş değildir. Sahillerde yaşarlar ve içki içtiklerinde Tanrı’’nın kendilerine günah yazmadığına inanırlar’… Aşırı dindarlık onları bozar. Türk Aydınlanmasına inanacak kadar naiftirler. Sanatı, ziyadesiyle de sanatçıyı severler. Batı Anadolu’’yu ve Trakya’’yı mekan tutmuşlardır. Irkı, dili, dini, geleneği, göreneği farklı insanların kardeşliğinden mürekkep kozmopolit toplumun doğal üyeleridirler. Etnik kökenlerine baktığınızda, ’‘Türklüğün kültürel kimlik olduğu’’ gerçeğiyle karşılaşırsınız.
Kıyı Türkleri şehirlidir; şehir yabancılarla karşılaşmanın kuvvetle muhtemel olduğu, insani yerleşim alanıdır.* Yani şehirde yaşam kozmopolittir. Şehrin kozmopolit yapısı, cemaat yaşamına direnebildiği ölçüde varlığını sürdürebilir. Cemaat yabancıyı dışlar. Ve biliyoruz ki, şehir medeniyetin geldiği yerdir. Şehrin kozmopolit yapısı çökerse medeniyet biter. (Aslında uygarlığın öyküsü mülkiyetin ortaya çıkışına kadar gider ve son bulması insanlığın hayrına da olabilir. Bu ayrı bir yazı konusudur.)
Bir başka deyişle, ülkemiz çağdaş uygarlığı ’‘Kıyı Türkleri’’ne borçludur. Neden mi? Çünkü, ’‘Kıyı Türkleri’’ şehirlidir, yabancılarla birlikte yaşamayı bilir, kozmopolit kent kültürüne aşinadır.
 
’‘Kıyı Türkleri’’ bu denli marifetli ve faydalıyken, neden ’‘sahillerde yaşayan Türkler’’ diye kategorize edilmişlerdir? Bu adlandırmanın altında ne yatıyor?
Kanımca, toplumda yükselen islami değerler ve Kürtlerin istemleri bir ayrışmaya yol açarken, Türkler de ’‘Beyaz Türkler’’ olarak kategorize edildiler, buna bir de yaşadıkları coğrafya ilave edilince ortaya, ’“sahillerde yaşayan beyaz Türkler’” diye bir tanımlama çıktı. İslamcıların ve Kürtlerin karşısına, sahillerde yaşayan beyaz Türkleri çıkardılar. Ben onlara kısaca, ’“Kıyı Türkleri’” diyorum. ’‘Ötekilerin’’ demesine göre; ’“Onlar memleketin efendileridir!..’”
 
Umarım Türkler bu aptalca oyuna gelerek, ’‘sahillerde yaşayan beyaz Türkler’’ rolünü benimsemezler.
Kıyı şeridinde yaşayan Türkler, taşıdıkları önem itibarıyla, toplumun efendileri olmaktansa, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin öncüsü olmayı tercih edecek bilinçtedir. Onlara bu yakışır. Ayrıca, doğuştan sosyal demokrat(!) olan ’‘Kıyı Türkleri’’ sosyal devletin, uzlaşmanın ve toplumsal barışın teminatı olmak durumundadır.
 
Sözün özü: Barış içinde bir arada yaşamanın yolu, öncelikle, sahillerden geçer.
Malumu yinelemekte yarar var; ’“Türkiye hepimizin yurdu.’” Yolunda gitmeyen işleri tartışmak için ayrıştırıcı unsurlar üzerinden konuşmak yerine, birleştiren unsurları öne çıkarmak yerinde bir seçim olacaktır. Farklılıklarımız, bizi ayrıştıran olabileceği gibi, zenginleştiren de olabilir.
Beyaz Türkler, Müslüman Türkler, ayrılıkçı Kürtler derken, ortalık toz duman’…  Sorunlar diz boyu, çözüm yok.
’“Sorun çok, çözüm yok durumlar’” kimilerine tuhaf bir şekilde ilham veriyor olmalı ki; ’“Bu Cumhuriyet’’i bozalım, yenisini yapalım!..’” diye tutturdular. Yeni Cumhuriyet’’i Japonlara sipariş etmeyeceklerse, yine bizler kuracağız; o halde, ne değişecek! ’‘Cumhuriyet’’i değiştireceğimize, kendimizi değiştirmeyi düşünsek!..
 
 
 
*Aslında bu bilginin kaynağı yok. Ben uydurdum. ’“Sahillerde yaşayan beyaz Türkler’” nitelemesinden esinlenerek yaptım bu tanımlamayı.
*Kamusal İnsanın Çöküşü. S.340