GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Ağustos 2023 Pazartesi

Keskin bıçak!

Dediler ki, günler önce:

“Meral Akşener, öyle bir konuşma yapacak ki...

Türk Siyaseti’nde önemli bir başlangıç olacak...”

Ne zaman?

“26 Ağustos’da; tam da Büyük Taarruz’un 101’inci yıldönümünde...”

Nerede:

“Afyonkarahisar Kocatepe’de...”

***

Nitekim ilk cümlesi şöyle oldu:

“Yeni bir yola çıkmak için buradayız...”

Sonra...

AK Parti iktidarına verdi; veriştirdi...

Her zamankinden daha heyecanlıydı...

Sesi gür; dili çatallıydı:

“Yapılan son maaş zamları erimeye başladı... Asgari ücret zammı daha hesaba yatmadan açlık sınırının altında kaldı... (Enflasyonla mücadele edeceğiz) diye başladıkları her cümle dönüp dolaşıp (Faturayı millete keseceğiz!) diye bitiyor...”

***

Bundan sonrası...

Her şeyden daha anlamlı...

Çünkü...

Suriyeli göçmenler için söyledikleri tabii ki...

Vücuttan et kopartacak kadar acı vericiydi...

Ama...

Sözlerinin...

Asıl hedefi, “Millet İttifakı Huzursuzluğu” bölümüydü...

Türk Siyaset arenasında...

Belki de hiç benzeri yoktu ama...

Yuvarlak Masa’nın ömrü olarak anılan...

“12 Şubat 2022 ila 6 Mart 2023” tarihleri arasında yaşadıklarının(!)...

Acısını çıkarmak istediği belliydi...

Tarihe geçen o “Altılı Masa”da tanık olduğu...

Ancak...

Bir kısmını yuttuğu(!) olayların...

Kalbinde nasıl “acılı odacıklar” yarattığını...

Sadece anlatmadı aynı zamanda hissettirdi...

Bu yöntem...

Aslında...

Sessiz bir “Keskin Bıçak” operasyonundan farksızdı ve...

Belki de ömür boyu seslendirilmeyecek bir pişmanlığın...

Kanlı-canlı sesiydi:

“Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama asıl koltuğundan başka hiçbir şey düşünmeyenlerle uğraştık... Çabalarımıza rağmen yenilgiye engel olamadık... En nihayetinde maalesef olmadı, olduramadık... 2023 seçimlerindeki yenilgiye maalesef engel olamadık...”

Sonra?

Sonra nefsini nasıl kör odalara hapsettiğini anlattı:

“İktidara yanlamakla suçlandık... Oysa ki, ben ve arkadaşlarım makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken, elektriği kesilen salonlarda hayır diye haykırmazdık... Biz pazarlık yapacak olsaydık, herkesin sus-pus kesildiği dönemde İYİ Parti’yi kurmazdık...”

***

Sözlerinin bir bölümünü...

İsim vermedi ama...

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’a neden ayırdı, derseniz?

“Seçimlere girerken, 20 senede ilk kez milletimizin sevgisini kazanıp, Sayın Erdoğan'a karşı, belirgin şekilde üstünlük kuran, iki adayımız oldu... İstisnasız, tüm araştırmalarda, bu sonucu gördük... Bunun üzerine, ben de, milletimize bir söz verdim: (13'üncü Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı olacak...) Ama asıl sorunun, kendi saflarımızda olduğunu göremedim... Önleri kesilmek istendiğinde, yardımlarına koştum ama onları paçalarından tutup, aşağı çekenlere engel olamadım... Özür dilerim!”

***

Sonra...

İsim vermedi ama...

Millet İttifakı’nı oluşturan her lidere bir “fiskesi” vardı...

Özellikle de...

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na...

Tepkisini... Sıkıntısını... Üzüntüsünü ve dahi Pişmanlığını...

Hissettirmeye çalıştı...

Artık...

Torba dolusu eleştiriye “kimlik” bulmak yerine...

Millet İttifakı paydaşlarının liderlerine...

Direkt...

“Bundan sonra beni unutun; yerel seçimde yokum!”

Demedi ama...

Asıl partisine olan güvenini sürpriz cümlelerle...

Dosta-düşmana duyurdu:

“Yerel seçimlerde, İYİ Parti olarak, elbette kendi kadrolarımızla, milletimizin huzuruna çıkacağız ve göreve talip olacağız...”

Bununla da yetinmedi...

Tüm siyasi partilere de, açık ve net bir çağrıda bulundu:

“Gelin, tüm siyasi partiler, hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim ve milletimize hizmet için yarışalım...”

Böyle sağlam çıkışa...

Sağlam bi’de “Amaaan ha!” mesajı yakışır:

“Elbette işbirliği yapabiliriz ama gizli gündemleri olanlarla,  menfaatleri için sırtımızda kurban kesenlerle işimiz olmaz!”

***

Tamam...

İYİ Parti lideri Meral Hanım, tüm söylediklerinde haklı olabilir...

Gelgelelim...

İçinden çıkılmayacak bir “garabet / tuhaflık” var!

O da şu:

Millet İttifakı’nın yarattığı “Altılı Masa” macerasının ömrü...

Neredeyse “385 gün” sürmüş...

Bu süre içersinde (belli ki...) “Yav, bizim ekibin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” muhabbeti hiç yapılmamış(!)

Ya da “üstü kapalı” ima edilmiş; demek ki, kimsecikler anlamamış!

***

İYİ Parti’nin lideri Meral Hanım’ın...

Bu milletten özür dilemesine gerek yok...

Hayat bu!

Siz isterseniz “kuş dili” ile anlatın...

Taaa...

Yuvarlak Masa henüz “ete-kemiğe” bürünmeden...

O “masanın efendisi”nin kim olduğunu...

Bilmenin ötesinde...

Neredeyse “kabullenmişti” seçmenin(!) bir kısmı...

***

O “Altılı Masa” galiba şunu beklemiyordu...

Daha Cumhurbaşkanlığı Seçimi ilk turunda...

Kimsecikler “Yav, neler oluyor?” bile demez iken...

Ata İttifakı adayı Sinan Oğan ortaya çıkıyor ve...

Neredeyse 3 milyon seçmeni etkiliyor...

Bu rakam “%5.17”dir ve...

Sayın Erdoğan ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun baş başa mücadelesinde...

Büyük olasılıkla...

Neticeyi bile değiştirebilirdi...

Ne var ki...

O günlerde “Altılı Masa” yeteri kadar “açık” ve “net” miydi?

***

Bitiriyoruz...

İYİ Parti’nin patronu Akşener...

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için...

İstanbul ve Ankara belediye başkanları için bastırırken...

Kısmen haklı olabilir...

Ancak...

Bana sorarsanız...

Sinan Oğan’ın “son dakika”da ortaya çıkışı ya da çıkarılışı(!)...

Üzerinde durulmaya değer bir “son saniye” olayıdır...

Ata Partisi’nin adayı...

Beş ay önce ortaya çıktığında...

Altılı Masa’da “ne kadar” dikkat çekti?

Önemsenmedi bile...

Aday olmak için gerekli 100 bin imza bile şıppadanak verilmişti...

Buna rağmen...

Millet İttifakı...

Yaklaşan fırtınanın farkına bile varamadı...

Oysa...

“Önemsemediğiniz her iş, ayağınıza köstek olur!”

Olay budur!

Nokta...

Hamiş 1: İYİ Parti Lideri Akşener’in şu sözleri önemlidir: “Milletiyle beraber, ilelebet muzaffer!” ruhuyla, ter dökmeye hazır olun! Asla unutmayın! Unvanımız kanımızdır... Sermayemiz canımızdır... Yükümüz imanımızdır... Vatan emrederse duramayız, cenk ederiz... Şöhret, ad, şan, bize yasak...”

Hamiş 2: Bu yazının başlığı “Keskin Bıçak”ı, Sezen Aksu’nun unutulmaz şarkısıyla karıştırmayın... O aslında bir atasözü... Türk Dil Kurumu’na göre açık ve net hali şöyle: “Keskin bıçak olmak için, çok çekiç yemek gerek... Yani, hayatta başarılı olmak için; çok çalışmak, sıkıntı çekmek, emek harcamak gerekir... Bu süreçte kişiler tecrübe edinirler... Tecrübeli kişiler başarıya daha kolay ulaşırlar...”

Sonsöz: “Mum olmak kolay değildir... Işık saçmak için önce yanmak gerekir... / Hz. Mevlana...”