GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
21 Ağustos 2023 Pazartesi

Dilek taşı...

100 yaşındaki CHP’nin...

Altıncı genel başkanı olma onurunu yaşıyor...

Bugün itibarıyla...

Tam...

13 yıl 87 gündür “Altıok”un kaptan köşkünde...

Aslında...

Girdiği 12 seçimi kaybeden bir “kumandan”!

Bu yazıya konu olan “o sözü” söyleyeli...

Neredeyse bir ay olacak...

Laf aramızda...

Medya, biraz da...

“Asırlık CHP’ye ayıp olmasın...” diye...

Gazozu fazla “çalkalamadı” ama...

Fokurdamasa bile...

Bu sözler çoktan tarihe geçti...

Asla inkar edilemez...

Hatırlatmakta yarar var...

Cümle aynen şöyle:

“Genel başkanlık yükünü taşıyabileceğine inanacağım, CHP'nin ilkelerine bağlı, partiyi ileri götürecek ve geçmişi temiz birisi olsa yarın bırakırım... Kurultay’da ne yapılması gerekiyorsa yapılır... Ortada bir kayıp var... Ama hepten başarısızlık saymak doğru değil...”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun...

İki dudağı arasından kaçıvermedi bu cümle...

Belki de...

Kendisini eleştirenlere “salvo” niyetineydi!

Ama...

Ağızdan çıkmış; ufka yayılmıştı bi’kere...

Bırakın...

“Genel Başkanlık yükünü taşır mı, taşıyamaz mı?” fantezisini!

Önemli olan...

Şu dört kelime:

“Geçmişi temiz biri olsa...”

Peki, siyasi atmosferde...

Nasıl belirleniyor “geçmişi temiz” biri?

Aslında...

Sayın Kılıçdaroğlu’nun şunları da söylemesi gerekir...

Fırıldak olmayacak... Sus deyince susacak... Konuş deyince konuşacak...

Mesela...

Bu Gazi Meclis...

Atatürk’ü kaybettikten sadece bir gün sonra ne yaptı?

Hemen toplandı...

Birinci turda İnönü oy birliği ile Cumhurbaşkanı oldu...

Peki, nasıl veda etti?

Pek zor oldu o iş...

Neden?

Çünkü, CHP’yi yönetmeye alışmıştı...

Bu alışkanlık...

33 yıl, 134 gün sürdü...

Rahmetli Ecevit, çok efendice “Yeter artık lütfen” demese...

İnönü devam edecekti...

O sırada 88 yaşındaydı!

Ecevit ise, 50...

Ancak “politik taktik” gereği...

Karaoğlan, hep şöyle dedi:

“Genel başkan olmayı hiç bir zaman düşünmedim... Benim Genel Başkanım İnönü’dür... Onun karşısında başka bir genel başkan da düşünemiyorum... Dünya çapında büyük devlet adamıdır...”

Ardından da...

14 Mayıs 1972'de toplanan CHP’nin Özel Kurultayı’nda...

Bülent Ecevit CHP Genel Başkanlığına seçildi...

***

O günden bugüne neler oldu?

Önce Atatürk... Sonra İnönü... Ardından Ecevit... Peşinden Deniz Baykal... Sonra iki kez daha Deniz Baykal... Ve bunca yıldır da Kılıçdaroğlu...

Arada...

Kısa süreli de olsa...

Hikmet Çetin ve Altan Öymen’in...

O makama “onur” veren destekleri var...

Ancak...

O makama oturanların arasında...

“Keşke geçmişi temiz biri çıksa da” diyen, tek CHP’li lider yok...

Sizce de bu “ayrıntı” önemli değil mi?

***

Böylesi bir ayrıntı...

Gelecek ay (9 Eylül) 100’üncü yaşını kutlamaya hazırlanan...

CHP’de...

“İnsani duyguların ayağa kalktığı” bir tartışmayı başlatması açısından...

Hem çok önemlidir hem de aynı zamanda ürkütücüdür!

Hele hele...

Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim yenilgisinin ardından...

***

Bugün...

Kılıçdaroğlu’nun şu dediklerinin sancısı yaşanıyor:

“Ömrümün sonuna kadar genel başkanlık yapmak istemiyorum... Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım...” (Kaynak: İpek Özbey – Sözcü TV...”

***

Bu sözler...

Neredeyse bir aydır “kalpten CHP’liler”in kalbini ağrıtıyor!

Üstelik...

Böyle bir ifade...

Sadece “kızgınlık” yaratmıyor...

Bu’dolu “nefret”i de peşinden sürüklüyor...

***

CHP ve Kılıçdaroğlu için...

İki kez Cumhurbaşkanlığı sandığına giden herkes...

Her şey bittikten sonra...

Böylesi bir “geçmişi temiz” yakıştırmasına...

Belki beddua etmez ama...

Oyunu “helal” etmeyebilir?

Böylesi bir görüntü daha acıklıdır...

Manzara böyle olunca...

İnsan merak etmeye başlıyor ister istemez...

“Acaba, Kemal Bey Kaptan Köşkü’nden bıktı mı?”

***

Beş yıl önce...

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu...

Türkiye’ye tanıtırken...

Şöyle demişti:

“O’nun muazzam bir hikayesi var...”

Güzeeeel...

İyi de...

Herkesin bir “hikayesi” yok mu?

Zaten o hikayenin “sanal gücü” ile...

Ekrem İmamoğlu...

Çok değil; iki hafta önce...

CHP’nin “1 Numaralı” koltuğuna talip olduğunu...

Türkiye’ye anlatmaya çalışmıyor muydu?

Anlattı da n’oldu?

“Sıfıra sıfır; elde var sıfır!”

O zaman...

CHP’ye gönül verenlerin şu soruya cevap aramaları yanlış mı?

“Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde 25 milyondan fazla oy alan Kılıçdaroğlu, asırlık CHP’de nasıl oluyor da geçmişi tertemiz bi’kişi bile bulunamıyor?”

Pes, yani...

***

Bitiriyoruz...

Sevimli ama aynı zamanda gülümseten bir finalle...

Taaa...

Fi tarihinden bugünlere gelen bir efsaneye göre...

Etrafında son derece belirgin “beyaz bir çizgi” olan taş bulursanız...

Bilin ki, o bir dilek taşıdır...

Kendiniz için bir dilek tutarsan gerçekleşir...

Ama...

Başkası için “dilek tutarsanız” yerine gelmesi pek garantili değil...

Şarkısı bile vardı...

İzmirli merhum Ferdi Özbeğen ne güzel söylerdi:

“Efkarım birikti sığmaz içime... / Bin sitem etsem de azdır kadere... / Gülmeyi unutan yaşlı gözlere... / Mutluluktan haber ver dilek taşı...”

Belli ki...

Ana muhalefet’in çatı katı...

Hala...

O “Dilek Taşı”nı bulamadı...

Nokta...

Sonsöz: “Kar gibi yağıp yeryüzünü kaplasan da güneşin varlığıyla yok olup gidersin... / Hz. Mevlana...”