GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
3 Kasım 2011 Perşembe

Kentsel dönüşüm fitili ateşlendi, söndürmeyelim!

Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan’ın ‘15 yıldır söylemekten dilimde tüy bitti’ dediği kentsel dönüşüm, önce Haziran seçimlerinde partilerin vaatleriyle sıkı bir giriş yaptı gündelik konuşmalarımıza…
Van depreminden sonra, un ufak binalar ve o binaların yok ettiği hayatlarla da… Dank ettirdi bininci kez.
Takılı plak gibi konunun üzerinde dönüp durmaya başladık nitekim.
Ve bu durum, yani bu konuyu döne dolaşa konuşmak/tartışmak…
İyi ne kelime; iyiden de öte fevkaladenin fevki bir gelişme elbette…
 
Ege Tv’de her Salı akşamı olduğu gibi, kentin gündemini konuştuğumuz Söz Meclisten İçeri’de de, gündem maddelerimizden biri buydu.
Expo gelişmeleri nedeniyle, Ankara’dan canlı yayın konuğumuz olan Ulaştırma Bakanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ı sadece Expo konusuyla ağırlamadık elbet.
Bir saatlik canlı yayın bağlantısında söz, elbette ‘takılı plağımıza’, kentsel yenilemeye/dönüşüme geldi.
Meselenin çok büyük olduğunu, haziran seçimlerinden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan toplantı sonrasında İzmir’e yönelik planlama çalışmalarının devam ettiği bilgisini verdi öncelikle Bakan Yıldırım. Aziz Başkan’ın ‘kentsel dönüşüm projelerimiz bakanlar kurulu onayını bekliyor’ sözlerine atfen de şöyle konuştu:
 “Bu mesele o kadar önemli ve büyük ki belediye başkanlarının altından kalkacağı mesele değildir. Söylenilen ‘ben yapacağım ama izin vermiyorlar’ anlayışını bir kenara bırakalım. Bununla bir yere varamayız. Kayıkçı kavgası ile olacak iş değildir. Şu anda buraya yönelik planlama çalışmaları devam ediyor. Biz bu çalışmaları yaparken ‘aman belediye yapmasın, bunun getirisi bize olsun’ anlayışında olmadık, olmayacağız. Belediyenin yapacağı iş varsa zaten yapar. Biz de yapacağız. Hatta bizim dışımızda üçüncü kişilere de yaptıracağız. Bizim kontrolümüzde çalışmalar olacak.
Burada kısa ve orta vadede en az 150 bin konutun yenilenmesi gerekiyor. Yasal altyapısı tamamlandı. Şehir yenileme yapılacak alanlarla ilgili uygun yer tespiti yapılıyor. Birinci tercihimizde önce yeni şehri yapalım mevcutların ise gönüllülük esasıyla buraya taşınmalarını sağlayalım. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise öyle ilçelerimiz var ki bu çalışmayı yapma imkanınız yok. Oralarda ise bir tarafından başlayıp hak sahiplerinin binaları yapılıncaya kadar TOKİ’nin başka bölgelerde yapacağı depo konutlarda oturmalarını sağlayacağız. İsteyen temelli olarak da orada kalabilir. İsteyen de yapımın sonunda geldiği yerden evini alabilir. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyenin birlikte çalışması lazım. Zaman kaybettirecek bürokrasiden uzaklaşmamız gerekiyor.”
 
Binali Bey’in konuşmasının en can alıcı cümlelerinden biri de, bana göre şu bölümdeydi:
 “Bu çalışma İzmir’in hem depreme, hem de sağlıklı yaşam alanlarına hazır hale gelmesi anlamına geliyor. Bu konuda hiçbir şekilde siyaset yapılmayacak. Bile bile insanlarımızı tehlikeye atacak işlem yapılmayacak. Bu konuda kararlılık mevcuttur. İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘ben şurayı yapacağım’ diyorsa buyursun yapsın. İzmir’de ister belediyenin, valiliğin ya da başka bir kuruluşun işini takip etmek ve çözmek bizim görevimizdir. Bu görev aynı zamanda milletvekillerinin de görevidir. İzmir’de adaylığım belli olduktan sonra ‘konu hizmet ise gerisi teferruattır’ dedim. Bu görüşümü daha da güçlendirmiş olarak aynen devam ettiriyorum.”
 
Kadifekalede 2 bin 508 konutu (kimseyi mağdur etmeden/sükunetle) yıkıp, hak sahiplerini kaymayan bölgelere taşıyarak sahiden de ‘Türkiye’ye örnek olacak bir kent dönüşümü projesi’ gerçekleştiren Başkan Aziz Kocaoğlu’nun da; Bakan Yıldırım’la ‘siyaset yapılmayacak’ noktasında hemfikir olduğunu, kamuoyuna yansıyan açıklamalarından biliyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan’la iyi bir diyalogu olduğunu, aralarında bir uyumsuzluğun söz konusu olamayacağını vurgulayan Aziz Başkan’ın ‘Yerel yönetim olarak biz bir taraftan, merkezi yönetim de bir taraftan başlarsa inanıyorum ki kenti hep birlikte ayağa kaldırırız’ sözleri, tıpkı Binali Bey’inki gibi umut verici, ayakları yere basan beyanlar..
 
Nüfusunun yüzde 55’sinin kaçak yapılarda/gecekondularda, yüzde 38’inin kirada oturduğu ve her yıl nüfusuna 100 bin kişinin eklendiği İzmir için ‘kentsel dönüşüm fitilinin ateşlendiğini’ görmek/bilmek, taşıdığımız umudun kaynağı.
Umarım, fitilin ateşi sönmeden ve yeraltındaki kırıklar harekete geçmeden; harekete/eyleme dönüşür bu sözler, bu çalışmalar…
Ve kentsel dönüşüm, 27 yılda gerçekleştirdiği kentsel yenileme projeleriyle rüştünü fazlasıyla ispat etmiş Hüseyin Aslan’ın dediği gibi; ‘kentsel yıkım olmadan’, halkı da içine katarak, yaratılan değerden halka da pay vererek yürütülür. Umarım…
 
Bu büyük ve uzun sürecek proje konusuna (Türkiye ve İzmir gündemi izin verirse) yarın da devam edeceğim…