GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Şubat 2014 Perşembe

İzmir’deki liste sancısı…

Diyor ya Sayın Başbakan: Bu bir yerel seçim değil. Meseleye öyle bakmayın.
Doğru. Bu bir yerel seçim değil. 12 yıllık Erdoğan dönemine ilişkin halk oylaması… Kimilerine göre Yeni Türkiye’nin İstiklal Savaşı’nı kimilerine göre kendisi ve kurmaylarının ‘İkbal Savaşı’nı veren Sayın Başbakan 30 Mart’taki oy oranına göre ‘tamam ya da devam’ diyecek. İzmir’de de bilinçli bir kesim meseleye bu perspektiften bakıyor. Aslında “Kim niçin yazıldı, niçin çizildi” yazısını yazacaktım bugün... Ama görünen o ki CHP’de yazma/çizme işi sürüyor. Aziz Kocaoğlu’nun dün akşam saatlerinde apar topar Ankara’da davet edilmesi, sabahın erken saatlerinde soluğu genel merkezde alması hayra alamet görünmüyor. İzmir’de 15 başkanın gitmesi, yaşanan sancılar, isyanlar…
İmza altına alınan bildiriler, başka partiye gitmeler…
Bilhassa DSP’nin ‘küskün’ CHP’li avı…
Görünen o ki CHP Genel Merkezi başından itibaren kötü yönettiği seçim sürecinde her şeyi ama her şeyi eline yüzüne bulaştırmış.
İstanbul’u Sarıgül’e İzmir’i Kocaoğlu’na teslim eden Kılıçdaroğlu pirincin taşını ayıklamaya çalışıyor. MYK ve PM’de yaşananlar içler acıcı…
Sezgin Tanrıkulu’nun Aytun Çıray’a ‘Alırım seni ayağımın altına’ şeklindeki tehdidi, kimse kusura bakmasın İzmir’de herkesin kanına dokunur. Çıray’ı seversiniz sevmezsiniz.
Kaldı ki Çıray’ın Konak Adayı gösterilen Baro Başkanı Sema Pekdaş’a yönelik eleştirilerini de doğru bulmuyorum. Ama Tanrıkulu gibi ‘TR 735 kod adıyla’ matuf birinin İzmir’in vekiline yaptığı bu çıkışı hoş karşılamak, onaylamak asla mümkün değildir.
Ayrıntılara girip konuyu dağıtmadan devam etmek gerekirse;
İzmir’deki sancıyı büyüten nedir? Bu denli geniş çaplı bir isyanı körükleyen ya da?
Hiç düşünmeye gerek yok. Tasfiye kanaati…
Anketlerde kendisinin çıktığını, halkta karşılığı olduğunu düşünen başkanlara kazan kaldırtan budur. Kimi Baykalcı kimi Önder Sav’cı kimi Kocaoğlu muhalifi olduğu gerekçesiyle tasfiye edildiklerine inanıyor. Ve bu kanaat oldukça yaygın…
İstanbul’u Sarıgül’e İzmir’i de Kocaoğlu’na teslim eden Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada bu duruşunun arkasında duruyor.
Peki, isyancı başkanların haksız oldukları nokta neresi?
DSP’ye, DP’ye geçenleri ayrı tutarak söylüyorum. Çünkü onlara bilahare iki çift lafım var. ‘Tasfiye edildik’ diye ayaklananlar ne yazık ki hangi sistemde siyaset yaptıklarını ve o koltuklara nasıl oturduklarını unutmuş görünüyorlar.
Onlar da ‘iki dudak’ demokrasisinin ürünüydü, bugün gelenler de…
Onları yazan Baykal’dı bunları yazan Kılıçdaroğlu… Yahut Kocaoğlu, Yüksel…
Gönül Soyoğul’un Ege Tv’deki Söz Meclis’ten İçeri Programı’nda ‘tırnaklarını çıkararak’ yaptığı “Birkaç adam değiştirmekle yeni olunmuyor, Yeni CHP olunmuyor” çıkışı doğru.
Uygulamaya baktığınızda CHP’de Baykal’dan bu yana hiçbir şeyin değişmediğini düşünebilirsiniz. Hatta bazı konularda Baykal’ın mumla arandığını…
Örneğin 2009’da Deniz Baykal Büyükşehir’e Kocaoğlu gibi ‘tescilli’ bir muhalifini ataması bile başlı başına yeterlidir. Hatta Menemen’e o günlerde Sarıgülcü denilen Tahir Şahin’i Dikili’ye tescilli bir başka muhalifi Osman Özgüven’i ataması… Bugünkü İzmir listesindeki ‘tahammül katsayısı’ Baykal’ı bile aratıyor ne yazık ki.
Listeyi sağlıklı analiz ettiğinizde hâkim güçlerin geçmişe dönük nasır ağrılarının tedavi edildiğini, rövanşlarının alındığını ve geleceğe yönelik hedeflerinin düşünüldüğü izlenimi rahatlıkla uyanıyor. Ne yazık ki! Kocaoğlu’nun neşteri biraz derine indirdiği ortada... Ve Kılıçdaroğlu’nun da buna göz yumduğu hatta izin/cevaz verdiği…
Ama yine de bugün isyan edenler o koltuğa nasıl, hangi yöntemle geldiklerini unutmamalıdır. Dün onları yazan irade bugün çizmiştir. Aslında hepsi budur. Uzun lafın kısası CHP’de yeni olan hiçbir şey (isimlerden gayri) yoktur. Eski tas eski hamamdır.
Bir şekilde koltuklara kurulanlar sistemin değişmesi için mücadele etmiyor. Bana dokunmayan yılan misali… Ne zaman azlediliyorlar, indiriliyorlar. İşte o zaman feryat, figan… Her biri demokrasi havarisi kesiliyor.
Asıl olan sistemin değişmesi için mücadele etmektir. Sandığı üyelerin önüne koymak, çıkacak iradeye saygı duymaktır. 
Peki, uzun etmeyelim de Ankara’dan ne çıkar, Kocaoğlu geri adım atar mı, hangi ilçeler değişir gibi sorulara yanıt arayalım.
Bana göre değişmesi en muhtemel ilçe Karşıyaka’dır. Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in ortaya gövdesini koyarak ‘baba yadigârı’ Hüseyin Mutlu Akpınar’ı deniz aşırı bir ilçeye atatması sadece benim için değil İzmir örgütünün bağrından çıkan Akpınar için de sürpriz olmuştur.  
Ama Akpınar’ın Göztepeli olduğu iddiasının önünü almak mümkün görünmüyor. Çünkü bu iddianın altını bizzat CHP’nin aday adayları dolduruyor.  Ve hasbel kader Cevat Durak’ın talimatıyla Akif Ersezgin döneminde KSK yönetimine girdiği 6 aylık süreye ilişkin üyelik belgesi de ilçedeki isyanı bastırmaya yeterli olmuyor. Karşıyaka gibi son seçim üzerinden konuşmak gerekirse AK Parti’ye 93 bin fark atılan bir kentte Konak adayının parti içi pazarlıklar üzerinden Karşıyaka’ya kaydırılması ayrıca CHP’ye de yakışmıyor.
Ama arkası sağlam olan Akpınar’ın Karşıyaka’dan alınsa bile Karabağlar’a atanma ihtimali konuşuluyor bugün… Liste savaşlarında en fazla yıpranan isim kesinlikle Akpınar’dır.
Konak adayı için Göztepeli olmak bir ayrıcalıkken Karşıyaka adayı için handikap... Şimdi Akpınar’ı Konak’a döndürdünüz diyelim. Adam ‘KSK üyesiyim’ diye açıklama yaptı. Bu kez Konak’a, Güzelyalı’ya hatta Hatay civarı için söylüyorum Karabağlar’a nasıl dönecek? Akpınar adına üzgünüm ama CHP’nin yönetemediği bir sürecin en mağduru o gözüküyor şu anda…
Bornova’da adayın değişmesini bekleyenlere ‘fazla ümitlenmeyin’ derim. Evet, Başkan Sındır çalışkan, üretken hatta anketlerde önde çıkmış olabilir.
Ama gerek Bornovalılar gerekse Başkan Sındır şunu unutmamalıdır. 2009’da üzeri çizilen Sırrı Aydoğan da çok çalışkandı, başarılıydı, anketlerde önde çıkıyordu.
Ama parti içi duruşu, Kocaoğlu’nun yakını olması gibi nedenlerle, Kemal Karataş ve Baykal tarafından itinayla çizildi. 2009’da yaşanan bugün tekrar etmiştir. Yaniz 'Tarih tekerrürden ibarettir' diyenler haklı çıkmıştır.
Karabağlar, Çiğli, Buca, Urla hatta Bayraklı’nın da içinde bulunduğu Konak’ın merkezinde olduğu bir dizi ilçe için değişim senaryoları havada uçuşuyor. Ama aday adaylarına tavsiyem çok ümitli olmasınlar. İl Başkanı Ali Engin kadar ‘Aday adaylığı süreci bitmiştir, adaylar kesinleşmiştir’ diyemiyorum. Birkaç ilçede sürpriz beklentimi konuyorum. Ama daha fazlası olursa bu listeye bir de Büyükşehir’i eklemek durumunda kalabiliriz. Yani Kocaoğlu listesine daha fazla müdahale edilirse istifayı basıp evinin yolunu tutabilir.
Son sözüm DSP’ye geçenlere… Evet, siyaset yapmak tabi ki hakkınız. Ama sizi 10 yıl, 15 yıl sırtında taşımış bir partiye bugün altınızdan koltuğu çekti diye sırt çevirmenizi anlamakta zorlanıyorum. CHP’liler kadar ileri gidip meseleyi ‘ihanet’ olarak tanımlamakta zorlansam da ülkenin içinden geçtiği süreç dikkate alındığında doğru cümleyi bulmakta da güçlük çekiyorum. İfade ettiğim gibi Baykal yazarken CHP iyi… Kılıçdaroğlu ya da Kocaoğlu çizerken kötü…
Bunu siyaset ahlakı kabul etmez. Baştan söyleyeyim İzmir seçmeni de etmez. Doğrudur. Parti yanlışlar yapmıştır. Aziz Başkan da yapmıştır. Ama bir yanlışın üzeri başka bir yanlışla örtülmez. O koltuklara otururken hangi demokratik süreçlerden geçtiyseniz o koltuklardan alınırken de aynı süreçlerden geçtiğinizi unutmayın derim.