GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
9 Nisan 2014 Çarşamba

Futbolu bitiren görüntüler!..

Gerilim filmi gibi bir şeydi...
Tıklım tıklım dolu tribünlerde hoplaya-zıplaya insanlar...
Bağır bağır; yüzlerinde öfke-kin karışımı bir ifade belirmiş...
Küfrediyorlar!..
Futbol alanının içinde, başlama işaretiyle birlikte, sanki bir "ezeli rekabeti" değil de, asırlık savaşın gladyatörleri var!..
Birbirlerine yaka- paça, el-ense giren futbolcular; hakemin engellemekte, ayrıştırmada yaptığı hatalar nedeniyle karar dengesizliği; kart görenin aşağılandığı ama onun da ister vücut dili deyin, ister mimikleriyle elinden geldiğince karşılık vermekten geri durmadığı futbol dışı, genel görgü kuralları dışı, insanın insana saygısızlığı anlamında ne isterseniz var!..
Nedir bu?
Dünyanın dört bir köşesinden gazetecilerin de geldiği; yüzlerde spor gazetecisinin izlediği...
Yine dünyanın sayılı derbilerinden biri!..
Ezeli rekabetin her zaman insanlarda iz bırakan ama futbol adına bırakan bir görsel şölen olması beklenen Galatasaray-Fenerbahçe derbisidir anlatmaya çalıştığımız!..
Oysa konuşulanlara bakın siz!..
Bu mudur futbol?
 
X
 
Sözüm ona maç bitmiş, her şey biter diyorsunuz ya...
Yanılıyorsunuz tabi ki; sahada birşeyleri paylaşamayanlar bu kez televizyon ekranlarında birbirlerine "sallamayı- saydırmayı" sürdürüyorlar...
Olayı yatıştırmak; Türkiye'de futbolun lokomotifi olan iki büyük kulübün yönetimlerine düşer değil mi?
Daha bir dikleşiyorlar!..
Sahada adeta "canavar" görüntüsü çizen futbolcularını koruyacaklar diye birbirleriyle yarışıyor; söz söyleme ustalıklarını "kabalaşma" ustalığına dönüştürüyorlar!..
Sözlerin arasına sıkışmış, içsel kızgınlıklarını, nefretlerini dışa vuruyorlar!..
Sahada olup bitene, futbolu futbol olmaktan çıkaranlara "özel koruma" alanı çiziliyor sanki!..
Neredeyse ödül verecekler!..
Bu mudur toplumun aynası olacak spor kulübü yöneticiliği?
Ve nerede kaldı sizin evrensel değerlere bakışınız?
 
X
 
2. Ligde bir mücadele...
Bir dönemin "efsanesi" Göztepe, liderin gerisinde kalmışlığın yılgınlığını üstünden atıp, play-offa moralle, motivasyonla girmek için çırpınıyor...
Bir bölüm taraftar bitip tükenmez bir inatla takım üzerinde, yöneticiler üzerinde neredeyse "tahakküm" kurmaya uğraşıyor sanki!..
İki hafta önce, yine bitmez bir inatla, eleştirdikleri-kızdıkları Göztepe A.Ş. Başkanı Hüseyin Altıbaş'a saldırıyorlar VİP tribününde!.. Araları daha bir geriliyor!.. Ne anlamsız ve çelişkilerle dolu bir çekişme!..
Geçen cumartesi günü; takım Tokatspor ile oynuyor ve aynı grup, maç başlarken; devre arasında, durmadan "sallıyorlar" futbolculara!..
Maç bitiyor; futbolcular kazanılmış bir maçın ardından kırgın-üzüntülü ve belki de yılgın, soyunma odasının yolunu tutuyorlar!..
O grup, tünelin üstündeki tribünden eline geçirse, yiyip bitirecek futbolcuyu; kaptan geliyor ama dinleyen kim?
Utanılacak bir küfürle; dayanamayacağım yazacağım, kimse kusura bakmasın, "O takım buıraya s... s... gelecek" diye adeta kin kusuyorlar!..
Bunun neresi taraftarlık; bu nasıl bir renk aşkıdır?
Sevdanın adı da, zamanı da vardır da...
Böyle aşk olmaz olsun!..
 
X
 
Ve pazar günü...
Altay, son derece kritik bir maça çıkmış Alanyaspor'a karşı...
Kendisi için kazanmak zorunda; düşme ürküsü yaşamamak için...
İzmir için kazanmalı; lider Altınordu'nun şampiyonluk yolunda rahat soluklanması için...
Her şey güzel gidiyor derken...
Önce kapalı tribünde birbirine giriyor taraftarlar...
O bitti derken, açık tribün hareketleniyor...
Herkes birbirine öfkeli; tekme-tokat girişilmiş ve küfürler havada uçuyor...
Altaylılar, ne oldu sizin "fair-play" ruhunuza, saygınlığınıza?
Birbirinize düştüğünüz günleri de mi görecekti İzmir?
 
X
 
İşte okudunuz...
Hafta sonundan iki gün, üç örnek size...
Bu görüntüler, yaşananlar Türkiye'de futbolu gitgide çürüten ve bitirmeye götüren eylemlerdir!
Sporun "sevgi, dostluk ve kardeşlik" olduğu vurgusundan; futbolun ezeli rekabetine...
Ve dünyada marke değeri ekonomisiyle her geçen gün daha bir büyüyen futboldan bu örneklere bakarak...
"Türk futbolunun marka değeri" diye bir şeyi konuşabilir ya da tartışmaya açabilir misiniz?
Sizi bilmem ama ben...
"Türk futbolunun etik değerleri"nin masaya yatırılmasından yanayım!..
Kulupleriyle, futbolcusuyla, yöneticisiyle, teknik adamlarıyla, tutarsız taraftar gruplarıyla -bunlar belli bir orandadır, diğer futbol izleyicisini ve takım yandaşlarını ayrı tutuyorum- bir araya toplayıp...
"Futbolun etik değerleri" konuşulsun; sonrasında "marke değerine" sıra gelir belki!..