GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Aralık 2011 Çarşamba

CHP’de solcu olmak!

CHP’de, solculuklarının karinesi olarak Kurtuluş Savaşının anti emperyalist karakterini göstermekle yetinen ve salt ben “Kemalist”im demekle solcu olunabileceğini düşünenlerin nasıl bir yanılgı içinde olduklarını artık görmek gerekir.
 
AKP’li İslamcı muhafazakarlar; “sömürgeciliğe, sömürünün her türlüsüne karşı olduklarını, mazlumları savunduklarını” söylüyorlar.
MHP’li muhafazakar milliyetçiler; “emperyalizme ve sömürüye karşı çıktıklarını, Atatürk ilkelerini savunduklarını” söylüyorlar.
Aydınlanma felsefesi, sağdan sola bütün siyasal düşüncelerin oluşumunda belirleyici rol oynamıştır. Tek başına bir parti ile özdeş değildir.
Solcu olmanın bu değerlerin ötesinde bir boyutu var.
 
Demem o ki, CHP’de nevi şahsına münhasır solculuğun anlaşılır bir dille yeniden tanımlanması gerekiyor.
“Ben yaptım, oldu” tavrı içinde kendilerini solcu ilan eden ama, yaptıkları ve ettikleriyle sağ ideolojiye daha yakın duranların sözleri ikna edici değil.
Üretim ilişkilerinde, mülkiyet sorununda, servet paylaşımında, sol görüşe dayalı bir dünya tasavvurları olmadığı kanısındayım; aksi halde, iktidara geldiklerinde nasıl bir sol programı hayata geçireceklerini anlatmaları gerekirdi.
 
Her ne kadar, Parti programında CHP’nin ideolojisinin sosyal demokrasi olduğu yazıyorsa da, kendilerini solcu, ulusal solcu, Kemalist olarak tanımlayanların, sosyal demokrat düşüncenin evrensel ilkelerine mesafeli oldukları görülüyor.
CHP’de sosyal demokrat düşünceye mesafeli duran ulusalcı sol görüş olsun, sosyal demokrasiyi küçümseyen radikal sol görüş olsun, bir ölçüde totaliter izler taşıyor.
Bu anlayış, sosyal demokrat düşüncenin önünü kestiği sürece, Parti’de ideolojik netlik sağlanamaz.
İdeolojik bulanıklık o raddede ki, sosyal demokrat olduğunu söyleyen kimi yöneticilerin kullandığı sloganlar, sosyal demokratların tüylerini diken diken ediyor.
 
Atatürk milliyetçiliğinin ardında saf tutan, fakat anlaşılmaz şekilde kaba milliyetçilik yapan guruplara gelince; herkesi Cumhuriyet düşmanı gibi algılamaya dayanan paranoyak bir tutum içinde çevrelerine öfke saçıyorlar.
Öfkelerini anlayabiliyorum, Cumhuriyet için ben de kaygılıyım. Korkularım var. Ne var ki, kontrolsüz öfkenin kimseye yararı yok. Milliyetçilik, dozu kaçtığında, ulusal kimliğimizin kültürel boyutunu tartışmalı hale getirebiliyor.
 
CHP hakkında yerel düzeyde yazan partililerin yazılarını elimden geldiğince izliyorum. Yurtta ve dünyada olan bitene dair zihin açan, günü yakalayan yorumlar bulmak, dört yapraklı yonca bulmak kadar zor.
Sosyal demokrat düşüncenin evrensel ilkelerine dayalı çözümlemeler neredeyse yok.
Açıkçası, bir iki sloganla ve okumaktan bıktığımız şablonlara oturtulmuş yorumlarla durumu geçiştiren yazılardan fazlasını göremiyorum.
Mahalle veya kahve muhabbetleri düzeyinde sataşmalar ve “sen, ben, bizim oğlan” sarmalında harala gürele  siyaset…
 
Eğri oturup doğru konuşalım; CHP henüz çağdaş sol kimlik kazanmış değil ve Parti’nin sola açılmasının yolu sosyal demokrasiden geçiyor. Ve sosyal demokratların bütün sivil toplum kuruluşlarında, derneklerde, sendikalarda, meslek odalarında, hayatın her alanında politika üretmeleri gerekiyor. Örgütsüz toplumda sosyal demokrasi gelişmez.
Sadece parti programında, parti ideolojisinin sosyal demokrasi olduğunu söyleyerek solcu olmak, sosyal demokrat olmak mümkün değil.
Parti’de bir an önce sağ ve sol kanat hareketlerinin önünün açılması ve nitelikli siyaset yapma koşullarının oluşturulması gerekiyor.
 
CHP’de yaşanmakta olan sorunlar, geleneksel politikaları savunan ve değişime direnen kesimin oynadığı sekter rolden kaynaklandığı kadar, mevcut yönetimin kararsız duruşundan ve sosyal demokrat ilkelerin gereğini yerine getirmek konusunda pasif kalmasından da kaynaklanmaktadır.
“Yeniden CHP” diyenler, Parti içinde görece muhafazakar bir role soyunduklarını göremiyorlar. “Yeni CHP” diyenler ise, değişimi yönetmek fikrini geliştirmek yerine, uluslararası sistemin çizdiği rotada edilgen siyaset yapmayı tercih ediyorlar.
 
Cumhuriyet devrimini sosyal demokrat düşünce ile buluşturmak, CHP’nin bu ülke için yapacağı en iyi şeydir. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.
 
NOT-1: CHP Konak İlçe yönetiminde yaşanan tartışmalı değişim için söylenecek tek şey; seçimle gelen, seçimle gitmeli. Başvurulan yöntem kimselerin içine sinmedi.

NOT-2:
Deniz Baykal’ın İzmir ziyareti CHP’de yeni bir dönemi başlatabilir. Önümüzdeki günlerde bu konuyu yazacağım.