GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Aralık 2011 Perşembe

Dersim için özür dileyen devlet Ermenilere ne diyecek?

Dersim tartışmalarını başlatan CHP’li milletvekilini CNN’de dinliyorum. Anlattıkça açılıyor, açıldıkça anlatıyor;
Sosyalistmiş, CHP’den aday olması için sürpriz bir teklif gelince ”hayır” diyememiş… Görünen o ki, milletvekili olunca da, Dersim’in hesabını sormak için kolları sıvamış.
Sosyalist olduğu için, CHP’nin programı umurunda değil. Bence, CHP de umurunda değil… İnönü, Bayar, Çakmak ve Atatürk’ten hesap sormak gerektiğini söylerken, bunu Atatürk’e yapılacak bir iyilik gibi görüyor. Benim bildiğim; Atatürk hiçbir zaman, “Devlet Ben’im” demedi. Neyse, devam edelim;
Aslında, Dersim’de devlete başkaldırı olmamış; Zazalar, sadece devlet otoritesini istememişler! Silahlı olmaları da normal bir durummuş, yoksul olduklarından korunmak için silahla dolaşıyorlarmış!.. Kızılbaşların kendi içinde bir sosyal örgütlenmeleri varmış, sözü dinlenen kişiler düzeni sağlıyormuş, devletin bu yapıyı bozması kabul edilebilir bir durum değilmiş. Gerek Kürtler gerekse Zazalar, devletin o yörede otorite kurmasından, başına buyruk aşiret yaşamına zarar vermesinden rahatsız olmuşlar. Bizler bu durumu anlayamazmışız…
Söylenenler özetle aşağı yukarı böyle.
Milletvekilini dinlerken bir şeyi çok iyi anladım, başımız adam akıllı dertte; PKK haklı, ASALA haklı, Zazalar haklı, Rumlar haklı… Türkler zalim!
Bundan böyle, Türkiye’de Türk olmak için mangal gibi yürek lazım.
 
Milletvekilinin zihni bulanık. Bir kere, Dersim’de yaşandığı söylenen zulmün hesabını sormak başka şey, o yörede hüküm süren feodal ilişkilerin ve aşiret yaşamının sürmesini savunmak başka şey.
Milletvekili, Cumhuriyet’i kuranları Dersim katliamıyla suçlarken, Devletin o yörelerde otorite tesis etmesinden de yakınıyordu. Kendi içine kapalı cemaat toplumlarının sürüp giden kendi hukukunu ve hiyerarşisini ortadan kaldırmakla suçluyordu devleti.
Belki tam olarak bu sözcükleri kullanmıyordu ama söylediklerinin anlamı buydu.
 
Sorun ne?
İnsanın değerini savunmak ve korumak adına her türlü zulme karşı olmak, insan olmanın gereğidir. Ne var ki, insan olmanın gereğini yerine getirirken atları arabanın arkasına koştuğumuzda işlerin rengi değişiyor.
Toplumun gözü önünde olan insanların, bir şeyi yıkarken yerine ne koyacağını bilmesi zaruridir. Cemaat toplumlarının üstündeki baskıdan yakınıyorsanız, nasıl bir devlet tasavvur ettiğinizi ve bu devletin nasıl oluşabileceğini de söylemeniz gerekir.
Yeryüzündeki bütün devletlerin kuruluş dönemlerinde insanlık suçları işlendi. Milyonlarca insana devletin otoritesini kabul ettirmek, toplumdaki iktidar yetkilerinin tamamının devlette toplanması, genellikle zora ve şiddete başvurulmak suretiyle mümkün kılındı. Sorun, devletin yapısı ve varlığı ile ilgili olup dünya ölçeğinde bir sorundur. Konuşacaksak bunu konuşalım. Tek başına Dersim’i konuşmak ve “özür dile!” demek hiçbir sorunu çözmez.
 
Dersim konuşulurken yönteme özen gösterilmiyor. Sorun bulanık, sorunsalı ise belirsiz.
Diyelim ki, Devlet Dersim için özür diledi; ardından Ermeni diasporasından özür dilemesi lazım, onun ardından PKK’dan özür dilemesi lazım. Tut ki, Devlet, onlardan da özür diledi; sorun çözülecek mi? Hayır! Bu defa da, mağduriyetlerinin giderilmesini isteyecekler, iktidarı paylaşmak isteyecekler. Bu nasıl olacak? Olamayacak. Yine kavganın başladığı yere döneceğiz.
 
“Dersim’de insanlık suçu işlendi, özür dilensin, gereği yapılsın!” demek çok kolay. Fakat o sorunu yönetmek, o sorunun yol açacağı yeni sorunları öngörmek, çözümü toplumsal barışa yönlendirmek çok zor.
Bildiğim kadarıyla, insanlık tarihi, bunun pek mümkün olmadığını söylüyor. Dersim’de yaşanmış olan olayların benzerleri elan yeryüzünde yaşanmaktadır.
 
Yeryüzünde “güvenlik” sorunu, toplumsal hayatımızda belirleyici rol oynaya gelmiştir.
Küçük devletler güvenlik sorununu çözemediler, imparatorlukların kanatları altına girdiler. İmparatorluklar bu misyonu sürdüremediler, yerlerini modern devletlere bıraktılar. Şimdi, modern devletlerin da yetersiz olduğu görüşü giderek yaygınlaşıyor.
 
Kanımca, çıkarılan tartışma doğrudan Dersim ile ilgili değil. Dersim üzerinden, daha sonra gündeme getirilecek konulara gerekçe hazırlanıyor. Yapılmakta olan tartışmalar, aslında yeryüzünde kurulmakta olan “yeni dünya düzeni” ile ilgili. Ve bütün iktidar tek merkezde toplanırken, belki de hiç olmadığı kadar çok kan akacak.
Bu meseleyi ve sorunsalını kavramak için bakış açımızı değiştirmemiz lazım.