GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Ocak 2012 Pazartesi

CHP’de değişim sancıları sürerken

Siyasal partilerde değişim akşamdan sabaha gerçekleşmiyor. Uzun soluklu ve zorlu bir mücadeleyi göze almadan değişim ve yenilenme mümkün değil.
CHP’de yaşanmakta olan da budur. Değişim, gerek parti içinden, gerek parti dışından, gerekse basından gelen ağır eleştirilerin ve sert muhalefetin bunaltıcı baskıları altında sürüyor. Değişimin sonuçları ortaya çıktıkça baskılar da muhtemelen hafifleyecek.
 
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde zorlu değişim sürecinin en sıkıntılı zamanlarından geçerken, sadece eleştirmekle yetinmek yerine, olan biteni anlamaya çalışmak ve empati kurmak gerektiğini düşünüyorum.
CHP’de yeni yönetim bir yandan sosyal demokrasi fikrini partide yaygınlaştırmak için uğraş verirken, bir yandan da partiyi halkla buluşturmaya çalışıyor.
CHP’nin başında artık herkesin ne dediğini anladığı bir Genel Başkan var.
CHP artık doğu ve güneydoğu illerinde varlığını hissettirecek politikalar izliyor.
Yeni yönetim CHP’yi yeniden Türkiye’nin partisi yapmak için mücadele ediyor.
CHP’de kendine ekip diyen cemaatleşmiş kapalı yapıların etkinliği kırılıyor.
Atatürkçülüğü din gibi algılayan ve CHP’de herkesin Kemalist olmasını zorunluluk olarak gören bağnaz anlayış artık örgüte tek başına yön veremiyor.
 
Türkiye’de siyaset yapmanın koşulları hızla değişiyor. Zahmetsiz siyaset dönemi bitti. Elini taşın altına koymadan, başını derde sokacak işlerden uzak durarak iktidara aday olmak mümkün değil. Türkiye gerçekten yönetilmesi güç bir ülke oldu.
Kürtlerin talepleri var. Aleviler inançlarını özgürce yaşamak istiyor. Sünniler, islami kural ve kurumların öne çıktığı bir devlet istiyor. Ermeniler, tarihsel bir hesaplaşmanın hazırlığı içindeler. Rumlar ve Museviler azınlık haklarını tam olarak kullanmak istiyor. Türkler, haksız bir şekilde, zulmün ve haksızlığın tarafıymış gibi gösterilmekten rahatsız. Toplumun önemli bir kısmı, milliyetçilik ve laiklik ilkeleriyle sorunlu hale geldi. Devletle sorunlu kesimlerin talepleri bölünmeye zemin hazırlıyor.
Bu ahvalde, Cumhuriyet’in kuruluşunda rol almış bir CHP’nin geliştireceği siyasal  ve toplumsal çözümlere elbette ülkenin ihtiyacı olacaktır. Ve elbette CHP toplumda yükselen talepler doğrultusunda yeniden yapılanacaktır.
 
CHP’de yenilenme ihtiyacına direnen kesimler ucuz polemiklerle saldırıyorlar. Yeni CHP, yeniden CHP gibi sulandırma girişimleriyle CHP’de ayrışmayı kışkırtıyorlar. Onların anlayışına göre; CHP kendilerinin değilse parçalansın, yok olsun gitsin…
Oysa, AKP’nin darmadağın ettiği devletin yeniden toparlanması için ülkenin CHP’ye ihtiyacı var, sosyal demokrat düşünceye ihtiyacı var.
Dünyanın içinden geçtiği büyük bunalımın yaptığı tahribata karşı sosyal demokrat politikalarla direnmek, sonuç alınabilecek ve olabilirliği en yüksek siyaset biçimidir.
 
CHP içeriden ve dışarıdan gelen bütün olumsuzluklara direnerek değişimi sürdürmek zorunda. İç hesaplaşmasını bir an önce bitirip ülke meselelerine sahip çıkmak, CHP’nin önünde duran en acil görevdir.
CHP örgütleri öylesine içine kapalı ve dar çıkar guruplarına teslim olmuş halde ki, İzmir Büyükşehir Belediyesinde yaşanmakta olan isyan ettirici haksızlıklara dahi tepki veremiyor. Şehre yapılan haksızlık karşısında bu kadar etkisiz kalan örgütler, nasıl olacak da ülkenin boğuştuğu çetin sorunlara duyarlı olacak!
 

CHP’nin bu zihniyetle gideceği yol kalmadı. Değişimin daha cesur adımlarla sürdürülmesi ve bir an önce toplumda hissedilmeye başlaması artık zaruret ötesidir.