GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Mayıs 2011 Cumartesi

Büyükşehir’i/İzmir’i bekleyen asıl tehlike!

Operasyon sonrası Büyükşehir koridorlarında derin bir sessizlik ve korku hâkim. Başkan Kocaoğlu’nun olayın üstüne giden cesur tavrına karşın, bürokratlarının önemli bölümü ürktü, korktu. Operasyon sırasındaki doğal direnme refleksi gösteren imza yetkili bürokratların, son günlerde rutin işlere bile imza atmaktan imtina etmeye başladığı söyleniyor. Bu durum sadece Büyükşehir’e de has değil.
Kısmi operasyon yiyen ya da her an operasyona hazırlıklı olan tüm ilçe belediyelerinde aynı korku hakim.
Ya telefonumuz dinleniyorsa, ya bize de bir operasyon yapılırsa…? Soruları yanıtsız kalıyor.
 
Ortada suç unsuru bir olayın olup olmaması da önemli değil. Özel yetkili mahkemelerde suçsuz olduğunu ispat etmek bile bir yılını alıyor insanın.
Ya da ‘kime göre/neye göre suç’ meselesi var bir de. Sizin kamu yararı olarak gördüğünüz özel yetkili savcıya göre suç unsuru…
Bu arada yapılan ‘yolsuzluk’ başlıklı haberlerin öznesi olma ihtimali bile fazlasıyla yetiyor. Yolsuzluk haberlerinin öznesine dönüşen ya da dönüşme riski taşıyan bürokratlar, aylar öncesinden yaptıkları telefon görüşmelerinin hesabını vermeye çalışıyor.
Tüm dost, arkadaş ve iş alemine ‘rezil’ olanların adını temizlemek gibi bir sorumluluğun altına girmesi de cabası tabi ki…
Gözaltına alınanlar aylarca ‘geçmiş olsun’ temennisi altında ‘hesap sorma’ girişimlerine maruz kalırken, kalanlar gözaltına alınma/tutuklanma korkusuyla yaşamaya mahkum.
Operasyonun en kötü yanı da bu… İzmir’deki belediye bürokrasileri tamamen tıkanma noktasına gelebilir bir süre sonra.
Çünkü hala ‘Bir karabasan gibi belediyelerin üzerinde dolaşıyor’ operasyon korkusu…
Ve bu karabasan İzmir’in üzerinde dolaştıkça, bürokratların da belediyelerin de işleri zor. Dahası bizim işimiz zor! Yani hizmet bekleyen halkın işi zor!
İnsanın doğumundan ölümüne kadar her anında yanında olması gereken belediyeler, bu yönüyle devletin halka uzanan dokungaçlarıdır çünkü.  
Üst düzey bürokratların evlerinden alındığı bu dev operasyondan sonra bu dokungaçları harekete geçirecek bürokrasi felç olma tehlikesiyle karşı karşıya…
Gözaltına alınanlar yaşadıkları şoku üzerlerinden atmaya çalışıyor.
Mesleğinin henüz başında olan genç bürokratla ise bir serçe kadar ürkekleşti! Zaten 40 günde ancak atılan basit/rutin bir imzayı artık kaç günde atarlar merak ediyorum.
Aldığım duyumlar ve gözlemlerime dayanarak İzmir Büyükşehir bürokrasisinin felç olma noktasına geldiğini söyleyebilirim.
Ve İzmir’i Büyükşehir’i bekleyen asıl tehdidin/tehlikenin de bu olduğunu…
İmza yetkili icracı şube müdürleri/daire başkanları, genel sekreter yardımcıları kılı kırk yaracak artık. İmzadan kaçmak, sorumluluk almamak için de ‘ipe un sermeler’ başlayacak bir süre sonra. Operasyon ‘incir çekirdeğini doldurmayan’ nedenlere dayandırılmış olsa da, sonuçları büyük bir depremden farksız olabilir.
Artçı şok beklentisi, yeni operasyon ihtimali ortada dururken hem de…
Maksatlı itirafçıların, gizli tanıkların ne yumurtladıkları belli değil. Ortalık gammazdan, hainden geçilmiyor. Bazıları kişisel intikamları için İzmir’i, bir dönem kaykıla kaykıla oturdukları sarayı ateşe veriyor çünkü. Pirincin taşını ayıklamanın bile aylar/yıllar aldığını bile bile intikam duygusu insana her şeyi yaptırabiliyor.
Buna iftira da dahil, yalan da…  
 
Aziz Kocaoğlu’nun işi kolay değil. Bir yandan kamuoyunu yönetmeye çalışırken kilitlenen bürokrasiyi açmak için de ekibini cesaretlendirmek zorunda.
Ve de operasyonun satır aralarını iyi okuyarak önlem almak… Hem artçı şoklara hem de yeni operasyonlara meydan vermemek için…
Belki de bir süre sonra kendisi düğmeye basabilir ikinci bir iç operasyon yapabilir Kocaoğlu. Gözaltına alınmayan ama konuşma tutanakları medyaya servis edilen pek çok çalışanı (aralarında şirket genel müdürleri, şube müdürleri ve daire başkanları da var) ile yollarını ayırma kararı alabilir.  
İZSU’da başlattığı iç operasyonun bu anlattıklarımla ilgisi yok. O tamamen olası bir dış operasyona karşı önlem gibi duruyor. Ama Aziz Başkan’ın, operasyon tutanakları üzerinden pek çok çalışanını yakından tanıma fırsatı da bulduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
Ve önümüzdeki günlerde (belki de seçimden sonra) Kocaoğlu, yeni yapılanma için düğmeye basacaktır. Çürük elmaları ayıklayacak, cesur yürekleri ödüllendirecek, yeni isimlerle ekibi takviye edecek…
Müfettişin, Sayıştay denetçisinin eksik olmadığı, teknolojik böcekler vasıtasıyla 24 saat gözlenen/izlenen/dinlenen Büyükşehir’de bundan sonra iş üretmek kolay değil. Ama iki operasyon yapıldı diye işleri durdurmak da çözüm değil.
Kocaoğlu’na ve İzmir’e lazım olan cesur, iş üretecek, dürüst bürokratlar.
Gözünü budaktan esirgemeyecek, ipe un sermeyecek, İzmir’e bir çivi fazla çakmak için özveride bulunacak bürokratlar…
Bir süre sonra emekli olup başka kentlere taşınmayı hayal eden değil İzmir’e karşı sorumluluk taşıyan bürokratlar.
Her krizde köşe bucak kaçıp, tavuk gibi korkudan titremeyecek, kendinden ve de attığı imzadan emin olacak bir ekip.
Tabi ki bu yolda gözaltına alınmak da var operasyon sonucu sabahın yedisinde evinden alınmak da… İzmir’de görev/iş yapmak bir ayrıcalık olduğu kadar riskli ve zor da!
Ama ‘Doğrunun kalesi yıkılmaz. Sallanır ama yıkılmaz’ kuralı her zaman geçerli… 
Eğer kişi yaptığı işten ve de kendinden eminse korkması için sebep yok!
Kimin ne kadar korktuğu/tırstığı kendi sorunudur. Ama korkuları üzerinden İzmir’deki işleri yavaşlatmaya da kimsenin hakkı yoktur.
Başkan Kocaoğlu’na düşen ise İzmir’deki işlerin/hizmetin yavaşlamasına/aksamasına izin vermemek, göz yummaktır.  Büyükşehir felç olursa tüm İzmir felç olur çünkü.
*
Gelelim Kocaoğlu’nun ‘2014’te aday değilim’ açıklamasına… Ödemiş Bademli’de yaptığı konuşmada ‘2014’te 66 yaşında olacağım. Yerimi gençlere bırakacağım’ demiş Sayın Başkan… Biraz erken konuşmuş. 66 yaş Türk siyaseti için genç kabul edilen bir yaştır. Başka siyasi planları varsa ya da İzmir’deki misyonunu tamamladığına inanıyorsa bilemem tabi ki. Ama 66 yaş iyi bir bahane değil.
Geçmiş dönemde benzer açıklamalarını okuduk, yazdık. O nedenle ben bu açıklamayı son sürecin duygusallığına veriyorum. Yoksa operasyonlar Kocaoğlu’nu yıldırıyor mu? sorusu akıllarda farklı yanıt bulur.
Zaten siyasette her zaman adaylığa kişinin kendisi karar vermez. Bazen süreçler belirleyici olur bazen de taban baskısı galebe gelir. O nedenle bu köprünün altından daha çook su akar!